Özgür Denizli

Festival programı kapsamında 6 Şubat depremlerini unutmadıklarını ifade eden Aktolga, “Bu senenin içinde yaşadığımız deprem sonrası konuyu deprem deneyimine de odakladık. Bunun için Afet Sonrası Hak Temelli Çocuk Çalışmaları Paneli düzenliyoruz. Çocuk STK’ları ve eğitimciler için böyle bir çalışma başlattık” dedi. ‘HEDEFİMİZ EŞİTSİZLİK ALGISINI KIRIP HER ÇOCUĞA KAPI AÇMAK’ Dezavantajlı hale getirilmiş çocuk gruplarının ana hedefleri olduğunu belirten Aktolga, bu gruptaki çocukların sanata erişim konusunda güçlükler yaşadığına dikkat çekerek, “Dezavantajlı hale getirilmiş çocukların sanatla karşılaşması, erişimi çok daha zor. Ana hedefimiz her zaman bu oluyor. Öncelikle onların filmlerle, gösterimlerle ya da diğer etkinliklerle karşı karşıya gelebilmesi için planlama, programlamamızı her sene yapıyoruz. Bu eşitsizlik algısını kırıp, her çocuğa kapıyı açıp bu etkinlikleri özellikle ana grup olarak dezavantajlı hâle getirilmiş çocuklar üzerinden gerçekleştiriyoruz” dedi. Türkiye coğrafyasındaki çocukların sanatla olan ilişkisine dair de değerlendirmede bulunan Aktolga, deprem sonrasında oluşan tabloyu çocuklarla beraber herkesin yaşadığını ifade etti. Türkiye’de yaşayan çocuklarının bu coğrafyanın acılarını ve sancılarını yetişkinlerden daha fazla deneyimlediğini vurgulayan Aktolga, “Çocuk hakları dediğimiz şeyin aslında ana yaş gruplarında güvenli ortam, güvenli ev, güvenli beslenme olması gerekirken koşullardan dolayı çocuklar tersini yaşıyorlar. Dolayısıyla aslında bu çocukların acıları, sancıları da diğer coğrafyalara göre daha büyük” diye konuştu. Aktolga, cümlelerini şöyle noktaladı: “Sanat iyileştirici bir güçtür. Sanat acıyla yüzleşebilmektir. Orada iyileşme başlar. O yüzden sanat bu coğrafyada yaşayan çocuklar için bir gereklilik. Çünkü iyileştirici. Ve bu coğrafyadaki çocukların ücretsiz ve altyapısı hazırlanarak bu etkinliklerle daima karşılaşması gerekiyor. Sanat; beslenmeden, barınmadan, eğitimden sonra en önemli ihtiyaçlardan biri. Biz de bunun önemini bilerek, değerini bilerek bu festivali gerçekleştiriyoruz. Bunun için de mücadele vereceğiz.”

Hatay Büyükşehir Belediyesi, depremlerin vurduğu afet bölgesinde sıcaklıkla birlikte artan haşere ve vektör sorununa dair Hatay Valiliği ve 15 ilçe belediyesine yazı gönderdi. Yazıda 120 bin üreme noktasının 1 milyonu aştığı belirtildi.

6 Şubat Maraş merkezli depremlerin ardından içme suyu sıkıntısı yaşayan Hatay’da havaların ısınmasıyla birlikte haşere sorunu da baş gösterdi. Hatay Büyükşehir Belediyesi (HBB) tarafından Hatay Valiliği’ne ve 15 ilçe belediyesine gönderilen yazıda, Maraş merkezli depremlerin ardından bölgede büyük bir sorun haline gelen haşere ve vektörle mücadele için çağrı yapıldı, ilaçlama araçlarının yetersizliğine dikkat çekildi.

ÜREME ALANLARI BİNLERDEN MİLYONA ÇIKTI

Yazıda, Hatay’da yerleşim alanlarında oluşan yıkım ve havaların ısınmasıyla birlikte haşere üreme alanı sayısının 120 binlerden 1 milyona yaklaştığı belirtilerek, bu dönemde haşere ve vektör ile mücadelenin oldukça önemli hale geldiği, Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin il sınırları içinde tüm imkânlarıyla ilaçlamaya devam ettiği belirtildi.

TASARRUF TEDBİRLERİ KAPSAMINDA ARAÇ SAYISI AZALTILMIŞ

Hatay Valiliği’ne ve 15 ilçe belediyesine gönderilen HBB Genel Sekreteri Nihat Tazeaslan imzalı yazıda; İçişleri Bakanlığı’nın 22.05.2017 tarihli yazısı ve 5216 sayılı kanun gereğince “büyükşehir belediyesi bulunan illerde, haşere ve vektör ile mücadeleyi tek elden yürütmek, mücadele için ayrılan kaynakların etkin ve verimli kullanılmasını sağlamak amacıyla ilaçlama hizmetlerinde temel görev sorumlukların büyükşehir belediyesinde olduğu ancak ihtiyaç duyması halinde ilçe belediyelerinin de bu hizmeti büyükşehir belediyesi ile koordineli bir şekilde yapılabileceğine” dikkat çekildi.

DEPREMZEDELER ŞİKAYETÇİ

Öte yandan 30.06.2021 tarih ve 2021/14 sayılı Cumhurbaşkanlığı Tasarruf Tedbirleri Genelgesi ile tüm şehirlerde olduğu gibi Hatay Büyükşehir Belediyesi İlaçlama Birimi’nin de araç sayısının kademeli olarak 103 araçtan 65 araca düşürüldüğü hatırlatıldı.

Hatay Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanı Ahmet Kilisli, vatandaşlardan gelen şikâyet ve talep üzerine ilaçlama çalışmalarını haftanın 7 günü 24 saat sürdürdüklerini bildirdi.

BELEDİYELERE ÇAĞRI: TEMİZLİK KONUSUNDA ÇOK HASSAS OLUNMALI

Geçen yıllarda mevcut 120 bin üreme alanının tespit edildiğini, bu bölgelerde sineklerin ve haşerelerin üremesini engellemek için şubat ayından itibaren sıvı ve granül ilaçlama yaptıklarını hatırlatan Başkan Kilisli, deprem sonrası bu 120 bin noktanın 1 milyonun üzerine çıktığını vurguladı.

Kilisli, ilaçlama araçlarının yetersizliğine dair şunları söyledi:

“Özellikle ilçe belediyelerine buradan seslenmek istiyorum: İlçe belediyelerimizin temizlikle ilgili çok hassas davranmaları gerekiyor. Bu yapılmadığı sürece karasinek ve diğer zararlı böceklerin üremesini durdurmamız mümkün olmayacak. İlk günden itibaren tüm araçlarımızla tüm personelimizle gündüz larvayla mücadele, gece uçan sinekle mücadele için canla başla çalışıldı. Diğer taraftan şehirde de şöyle bir yapı oluştu: Normalde konteyner ve çadırkentlerin içerisinde yoğunlaştırabilseydik insanları bu mücadeleyi biraz daha iyi yapabilirdik ama insanlar ağır hasarlı, orta hasarlı veyahut da az hasarlı evlerinin bahçesine bir çadır kuruyor ve orada bir hizmet üretmemizi bekliyor. Maalesef bu şekilde 65 araç değil 300 araç ile bile çok zor olur, ilçelerin mutlaka ilaçlama yapması gerekiyor.”

Kaynak: Artı Gerçek

Exit mobile version