Özgür Denizli

Rolleri pekiştirme aracı: Gündüz kuşağı programları – Füsun Esentürk

Toplumdaki ahlaksızlığın ve cehaletin televizyon ekranlarından halkın beynine boca edilmesi kime neye hizmet ediyor? Kadına biçilen rol böyle mi pekiştiriliyor?

Ben uzun yıllar çalışan bir kadın olarak gündüz televizyon izleme şansım olmuyordu. Son aylarda çalışma saatlerimi azalttığım için gündüzleri televizyon izleme imkanı buldum. Sabah kalkıp rutin işleri yapıyorum, her ev kadını gibi öğleden sonra ev işlerini yoluna koyup şöyle bir televizyona bakayım dediğimde karşıma çıkan kadın programları “Kim Daha Hamarat” “Yemekteyiz” “Gelinim Mutfakta” “Gelin Evi” “Esra Erol’la Yalnız Değilsin” “Didem Arslan ile” gibi benzer programlar… Akşam haberlere kadar bu programlar sürüyor.

Saatlerce neler anlatılıyor bir bakalım. Ha bu arada sabahtan da benzer programlar var. Örneğin Müge Anlı’nın programı. Evinden kaçan küçük yaşta kız çocukları, bir bakıyorsun bulunuyorlar. Stüdyo da bir alkış kopuyor. “Allah razı olsun” duaları ile sunucu yaptığı işin tadını çıkartıyor. Stüdyo sanki bir mahkeme salonu. Hakimi, savcısı, cezaevi müdürüne kadar programın parçası haline gelmiş. Polisin ve jandarmanın asli görevini programcılar üstlenmiş. Ellerinde adalet terazisi adalet dağıtıyorlar. “Bu ülkede adalet var” düşüncesi pekiştiriliyor.

NE YAPMAYI AMAÇLIYORLAR SİZCE?

Başka benzeri bir programda, adam ve eşi salya sümük ağlayarak çocuklarına çok iyi baktıklarını, evden neden kaçtığını bilmediklerini anlatıyorlar. Ancak kısa süre sonra adamın yıllarca kız çocuklarına tecavüz edip satmaya çalıştığı ortaya çıkıyor. Stüdyoya polisler veya jandarma gelip suçluları gözaltına alıyor. (Tabii o zamana kadar neden harekete geçmedilerse…) Yine bir alkış kopuyor. Sunucu ve programı yapan işin tadını çıkarıyor dakikalarca. Televizyon başındakiler de sanırım aynı duyguları paylaşıyor. Her şey güllük gülistanlık oluyor.

Yemek programlarında kadınlar yemek yemiyor, birbirlerini yiyorlar. Saygı, sevgi, hürmet, emeğe saygı hiç yok. Ayrıca o sofrada hazırlanan yemeklerin kaç tanesi bir asgari ücretlinin sofrasında yer alabilir hiç sorgulanmıyor. O kadar emek ve masrafla hazırlanan yemeklerden bir çatal ya alınıyor ya alınmıyor. Çatalın ucuyla didiklenerek bir hata aranıyor. Sonra yemek yenmeden geri götürülüyor, çöpe atılıyor. Dünyada yeterli beslenemediği için ölen, gelişimi geri kalan çocuklar hiç sorgulanmıyor. Aman boş ver! Önemli olan reyting, gerisi fasa fiso değil mi ama…

Ha bir de “Gelin evi” var ki görgüsüzlüğün nirvanası. Tüm gelinler çok süslü ama rüküş. Kuyumcu dükkanının vitrinindeki tüm bilezik kolye ve altınları takmış takıştırmış birbirlerine hava atıyorlar. Evlerinin içi mobilya mağazalarının teşhir salonu sanki. Gelinlerin büyük çoğunluğu ev kadını. Sadece evin içinde çalışıyorlar. Hani “enerci” diye bağıran gösterişli kadın diyordu ya “Ben kocamın karısıyım” diye. İşte Gelin Evi’ndeki kadınlar da tam bu anlatıma uygun davranıyorlar. Hizmette kusursuz itaatkar kadınlar.

KİME NEYE HİZMET EDİYOR?

Aklıma ister istemez şu düşünceler takılıyor. Toplumdaki ahlaksızlığın ve cehaletin televizyon ekranlarından halkın beynine boca edilmesi kime neye hizmet ediyor? Kadına biçilen rol böyle mi pekiştiriliyor?  Acaba İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede bunun için mi çıkıldı? Bunun için mi bu ülkede her gün kadın cinayetleri işleniyor? “Küçüğün rızası vardı” gibi çocuk istismarları olağanlaştırılmaya çalışılıyor? Bunun için mi tecavüzcüsü ile evlendirilen çocuklar oyun yaşında hayattan koparılıyor? Siz ne dersiniz?

“HERKES BİLİYOR KİMSEDEN SES YOK”

Hele son olay bunlara rahmet okutacak cinsten. Adam kendi kızına ya tecavüz ediyor ya da başkalarının tecavüzüne göz yumuyor. Çocuk hamile kalınca çocuk da karnındaki çocuk da yok ediliyor. Aradan on yıl geçmiş. Ne anne, ne baba ne de yakın akrabalarından tık yok. Devlet çocuğa sahip çıkmamış, anne olanları saklıyor. Çünkü neden? Aile içinde “Kol kırılır yen içinde kalır” diye. Üstelik olanları tüm köy biliyor. Ne aile ne toplum! Aile içi ensest ilişki olağanlaştırılmış sanki. Herkes her şeyi biliyor ama kimseden ses çıkmıyor. Nasıl bir toplum olduk? Yoksa böyle idi de yeni mi farkına vardık? Televizyon ekranlarından döke saça anlatılmasının amacı ne?

Yoksa yaratılmaya çalışılan yeni toplumun tohumları mı atılıyor? Yaratılmaya çalışılan yeni toplumda çocuklar perişan aç susuz olabilir. Kadınlar kesin itaat etmelidir. Onun görevi erkeğini mutlu etmek, güzel yemekler yapmak, çocuklar doğurmak ve güzel temizlik yapmaktır.

Kaynak: Evrensel

Exit mobile version