Özgür Denizli

Radyolojide taşeronlaşma: Erkek hastanın raporunda yumurtalık, rahim boyutu var

Bursa Tabip Odası’nın 30 ayrı uzmanlık alanından 258 hekimle yaptığı radyoloji hizmetlerindeki taşeronlaşmayla ilgili ankete göre hekimlerin sadece yüzde yedisi yazılan raporlara güveniyor.

Hekimlerin yüzde 83’ü son bir yıl içinde hatalı BT/MR raporuyla karşılaşmış;

– Erkek hastaya over (yumurtalık), uterus (rahim) boyutu belirtildi.

-Hastaların kitleleri atlanıyor.

-Tedavide gecikme, takipte zaman kaybı yaşadım.

– MS tanısıyla izlediğim hastanın progresyonu (seyrin şiddetlenmesi) kaçırmama neden oldu.

-Defalarca MS olduğunu bildiğim eski hastalarımızın MR’ları normal raporlandı.

-Sayısız kez ‘normal’ raporlanan MR’da beyin tümörü dahil pek çok lezyon saptadık.

– Hastanın beyin metastazı olmasına rağmen ‘normal’ raporlandı.

-Her gün çekilen BT anjiyografilerde yüzdeler yanlış veriliyor. Bu da işlem yapılma kararını etkiliyor,

-MR raporunda servikste (rahim ağzı) 4 cm kitlesi olan ve adneksiyel (yumurtalık ve tüplerde) kitlesi de olan meme kanseri hastanın serviksi tamamen normal olarak raporlandı…

Bu hekimlerin yaşadığı kötü deneyimlerden sadece birkaçı. Yenidoğan çetesi skandalının ortaya koyduğu gibi sağlık hizmetlerinde taşeronlaşma önemli bir sorun haline geldi. Görüntülemede de hatalı raporlama, iletişim kopuklukları ve hasta güvenliğindeki zedelenme toplumun genel sağlığını da tehdit ediyor.

Kamu yeterli yatırım yapmıyor, özele yönlendiriyor

Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Kadir Binbaş, BT ve MR raporlamalarının kamuda istihdam edilen radyoloji uzmanları tarafından yapılması gerektiğini vurguladı.

Özel hastanelere başvurunun teşvik edilmesinin dışında kamunun yeterli yatırım yapmaması nedeniyle yoğun bakım, diyaliz, radyolojik görüntüleme hizmetlerinin özel sağlık kuruluşlarından satın alındığını belirten Binbaş, şöyle konuştu: “…‘Hizmet alımı’adıyla kamu hastanesinde radyoloji görüntüleme hizmetleri büyük ölçüde taşeronlaştırıldı. Bursa’daki MR- BT gibi görüntüleme ve raporlama hizmetleri tek bir taşeron firma tarafından karşılanıyor. Taşeron firmayla yapılan sözleşmeler kamuoyuyla paylaşılmıyor ve ‘ticari sır’ mantığıyla gizleniyor.”

Hekim Ağrı’da çalışıyor, Antalya’da oturuyor, Bursa’da BT raporu yazıyor

Film kalitesinde sekanslarında ve raporlamasında ciddi hatalar, eksikler, kopyala yapıştır yöntemlerinin dikkat çektiğini anlatan Binbaş şöyle devam etti: “Taşeron firma çok sayıda (günlük 2500 civarı) tetkik istenmesinden ve hızlı raporlandırma taleplerini gerekçe göstererek raporlama işini alt taşeronlara havale etmiş. Öyle ki raporlarda adı geçen bir hekim Ağrı’da özel bir sağlık kuruluşunda çalışıyor görünürken, Antalya’da ikamet ediyor ama Bursa’daki MR/BT raporlarını yazıyor.”

Oda genel sekreteri Dr. Muhsin Güllü anket sonuçlarının taşeronlaşmanın halk sağlığı ve sağlık çalışanlarının iş yükündeki olumsuz etkilerini açıkça gözler önüne serdiğini söyledi: “Sağlık hizmetlerinin temel taşlarından biri olan radyoloji, doğru tanı ve etkin tedavinin anahtarı. Ancak hızla artan taşeronlaşma ve hizmet alımı uygulamaları, özellikle radyoloji hizmetlerinin niteliğini ve güvenirliğini derinden etkiliyor.”

Hekimlerin yüzde 35’i fazla sayıda görüntüleme istediklerini düşünüyor

Anket verilerine göre;

Asistan hekimler eğitimleri yerine şirketlerin talepleriyle uğraşıyor

Raporda radyoloji hizmetlerindeki taşeronlaşmanın etkileri şöyle özetleniyor:

Toplum sağlığı üzerine etkileri: Kaliteyi düşürerek halk sağlığını riske atıyor. Radyologların tetkiklerin endikasyon uygunluğunu değerlendirme yetkisi, hizmet alımı şirketlerinin devreye girmesiyle azaldı. Sonuçta gereksiz tetkiklerle toplumun kümülatif radyasyon dozu artıyor ve halk sağlığı tehdit altında.

Eğitim ve meslek gelişim üzerine etkileri: Uzmanlık eğitimi sürecini olumsuz etkiliyor. Eğitim-araştırma, üniversite hastanelerinde radyoloji uzmanlık öğrencilerinin acil raporlama becerileri zayıflıyor. Öğretim üyeleriyle birebir çalışma olanakları azalıyor. Asistan hekimler eğitim yerine, hizmet alımı şirketlerinin taleplerini karşılamak zorunda kalıyor. Bu durum gelecekte nitelikli uzman hekim yetişmesini tehlikeye atıyor.

Klinik yönetim ve iletişim sorunları: Hizmet alımı şirketlerinin kârlılık odaklı yaklaşımı, radyolog ve klinisyen arasındaki iletişimi koparıyor. Klinik durumlara uygun olmayan raporlamalar, tanı süreçlerini olumsuz etkileyerek hasta tedavisini geciktiriyor. Tekrarlanan çekimlerle hem maliyeti hem de hasta üzerindeki radyasyon yükünü artırıyor. Ayrıca raporda imzası bulunan kişilerin, başka kişilerce temsil edilmesi gibi etik sorunlar da var.

Düşük kaliteli monitörleri doğru teşhisi engelleyebiliyor

Teknik ve operasyonel zorluklar: Teleradyolojide uygun olmayan cihazların kullanımı, raporların doğruluğunu etkileyebiliyor. Tanı sürecinin önemli bir bileşeni olan teknik yeterlilik, düşük kaliteli monitörlerin tercih edilmesi nedeniyle zarar görüyor. Bu durum, hastaların doğru teşhis almasını engelleyebiliyor. Ayrıca kontrast madde yönetimindeki hatalar, özellikle acil durumlarda hasta güvenliğini riske atıyor.

Emek süreci ve tıbbi mahremiyet: Radyologların emeği, düşük ücretler ve iş yükü nedeniyle değersizleştiriliyor. Ayrıca sosyal medya platformları üzerinden yetkilendirilmiş kişiler aracılığıyla gerçekleştirilen raporlama süreçleri, tıbbi bilgilerin mahremiyetini ihlal ediyor. Bu hem yasal hem de etik sorunları beraberinde getiriyor.

Taşeron, alt taşerondan hizmet alımına son vermeli

Oda çözüm önerilerinde de bulundu:

Kaynak: Diken – Mesude Demir

 

Exit mobile version