8 Mart Dünya Kadınlar günü tüm yurtta etkinlikler, eylemler ve basın açıklamaları ile kutlanıyor. Kadınlar sorunlarını ve taleplerini gündeme getiriyorlar. Denizli’de de 8 Mart etkinliklere sahne oluyor. Pamukkale Üniversitesi kadın öğrencileri de 8 Mart’ta seslerini duyurdular. Eyleme üniversitenin kadın çalışanları ve LGBTİ+ öğrencileri de destek verdi.
Pamukkale Öğrencileri’nin 8 Mart açıklaması şöyle:
Basına ve Kamuoyuna
Yine bir 8 Mart’ta başladı her şey. 1857 yılında 40.000 dokuma işçisi daha iyi koşullarda çalışmak istedikleri için tekstil fabrikasında greve başlandı. Ancak polisin işçilere saldırması üzerine işçiler fabrikaya kitlendi. O sırada çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikattan kaçamaması sonucu 129 kadın işçi can verdi. İşte 8 Mart, yıllar önce gerçekleşmiş bir kadın katliamından doğdu.
YİTİRDİĞİMİZ HİÇBİR KADINI UNUTMAYACAĞIZ!!!!!!!!
Şule Çet, Ankara’da bir plazanın 20. Katından şüpheli bir şekilde düşerek yaşamını yitirmişti. Yapılan araştırma sonucu Şule’nin ölmeden önce cinsel saldırıya maruz kaldığı öğrenildi.
Özgecan Aslan, 4 yıl önce yurduna gitmek için bindiği dolmuşun şoförü tarafından tecavüze uğrayıp yakılarak katledildi.
Hande Kader, trans kadın, sex işçisi olduğu için nefret cinayetine kurban gitti. Failleri hala bulunamadı.
Dilek Doğan, evine giren polislere “Galoş giy” dediği için polis kurşunuyla öldürüldü.
Leyla bebek, bayramda ziyarete gittiği dedesinin köyünde kayboldu. Günler sonra sırtında yara izleriyle, ölü olarak bulundu.
Ceren Damar, kopya çekerken yakaladığı öğrencisi tarafından öldürüldü. Tutuklanan öğrenci ifadesinde “2 el ateş ettim, sonra bıçak ile saldırdım” dedi.
2018 yılında 440 kadın öldürüldü, 317 kadınsa cinsel şiddete maruz kaldı. 2018’de öldürülen 440 kadından 131’i şüpheli olarak kayıtlara geçti ve failleri bulunamadı.
DENİZLİ’DE KADIN OLMAK
Ülkede kadınlar için hal böyleyken Denizli’de de durum değişmedi.
2016’da üniversitede okuyan bir kadın arkadaşımızın geçimini sağlamak için çalıştığı kafenin patronu tarafından tecavüze uğradı.
2017’de yine üniversitede okuyan bir arkadaşımız ısrarlı takibe maruz bırakıldı, taciz edildi.
Bu sene yine Denizli’de bir çiğköfte işletmecisi tarafından iki çocuk istismara uğradı.
Şiddet, taciz, tecavüz, istismar; kampüsün öğrencilerin yaşam alanı haline geldiği şehirlerde her haliyle ortada.
KADIN DÜŞMANI POLİTİKALARINIZI KABUL ETMİYORUZ!!!!!!
Ülkede daha çocuk yaşlarda başlayan cinsiyet ayrımı, kadınlar iş hayatına dahil olana kadar devam ediyor. Eğitim sistemindeki toplumsal cinsiyet eşitsizliğini körükleyen kitaplar, kardeşlerimizin çocuklarımızın her gün gittiği okullarda normalleştirilerek empoze ediliyor.
Üniversite kadın öğrenci yurtlarında, kadın olmaktan kaynaklı ayrımlar yurt yöneticileri tarafından her gün şiddetlenerek sürüyor. Erkek öğrencilerinin yurt giriş saatlerinin kadın öğrencilerden farklı olmasından, kadın öğrencilere “aile baskısı” tehditlerine kadar bir çok baskıcı politika uygulanıyor. Bunun yansıra iktidarın bizleri üniversiteye başlamamızla imza attığımız kredi borçlarıyla bağımlı bir yaşama sürüklediği gibi iktidarın “burs almayın kredi alın” gibi söylemleri de bizleri öğrenci değil müşteri olarak gördüğü kanıtlıyor.
Bizlere yapılan baskıcı, kadın karşıtı politikalar iktidar tarafından, her geçen gün arttırılarak sürüyor. Üniversiteye profesör olmuş akademisyenlerin “Adet olmak hastalıktır, tedavi edilmelidir” söylemleri bizlerin bedeni üzerinden erkek egemen zihniyetin yürüttüğü politikaları gözler önüne seriyor. Ataerkil iktidarın kadın düşmanı söylemleri normalleştirilerek katlanıyor.
Bu söylemlere son olarak Binali Yıldırım’ın kadınlara “İtaat et, rahat et” söylemi gündeme oturdu.
kadınların iktidar tarafından maruz kaldığı kadın düşmanı söylemlerin yanı sıra gündelik yaşamda da yaşadığı sorunlar ard ardına eklenerek bir zincir oluşturuyor. Görünmeyen ev içi emeğinin yanı sıra çalışan kadınların işyerlerinde fabrikalarda yaşadığı mobing kadınları toplumsal yaşamdan uzaklaştırıp yalnızlaşmaya itiyor.
İktidarın sermaye sınıfına sırtını dayamasının bir sonucu olarak ekonomik kriz kadınları iki kat daha fazla vuruyor, kadınlar ekonomik krizin yükünü sırtlarına aldıkları yetmiyormuş gibi ayrıca ucuz iş gücü olarak görülüyor ve kriz dönemlerinde ilk gözden çıkarılanlardan oluyor.
Bizler Paü öğrencileri olarak Denizli’de güvenceli ve korunaklı bir yaşam istiyoruz.
Bunun için öncelikle kadını toplumsal yaşamda ötekileştirmeyen ve LGBTİ+ dostu belediyecilik,
Kentte kadınların ve LGBTİ+ bireylerin güvenceli bir yaşam sürmesi için şehir ışıklandırmalarının, otobüs saatlerinin yeniden düzenlenmesini ve sürekli olarak kadının toplumsal yaşamda korunmasını,
Denizli’de ve Pamukkale Üniversitesinde öğrencilerin temsiliyetinin olduğu anonim taciz birimlerinin kurulmasını ve bu birimlerde kadınların bizzat söz hakkının bulunmasını,
Yerel yönetimlerde kadınları, gençleri, lgbti+ bireylerini kapsayan “eşitlik meclislerinin” kurulmasını ve acil durumlar için başvurabileceğimiz korunaklı alanların sağlanmasını,
Kadınların üniversite içerisinde rahatlıkla ulaşabilmesi için kantinlerde kadın pedlerinin satılmasını istiyoruz.
BİRLEŞİRSEK YAPARIZ.
Baskı ve şiddet politikalarına devam eden devlet arkasına sermaye ordusunu da alarak kadınlar üzerinde yeni politikalar üretmeye ve erkek egemen zihniyeti devam ettirmeye yönelik çalışmalarını sonlandırmayacaktır. Eşitsizliği derinleştirerek her an öldürme, tacize tecavüze uğrama, baskıyla karşılaşma ihtimalimizi katlayanlara mahkûm değiliz!
Okul çıkışında av tüfeği ile öldürülen Helin Palandöken davasında bizlerin mücadele ederek kazandığını,
Kadın ve çocuk haklarını sıfırlayan boşanma komisyonu tasarısında kadınların “haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz” diyerek tasarıyı geri çektirdiğini
Erken yaşta evliliğin önünü açan af yasasını “daha önce geçirmedik yine geçirmeyeceğiz” diyerek mücadele eden kadınlar ve LGBTİ+ bireylerine hep birlikte şahit olduk.
Bir araya gelince, iktidarın kadın ve lgbti+ düşmanı bütün politikalarına karşı mahkum olmayacağımızı; hayatlarımızı, bedenlerimizi ve haklarımızı savunmaktan geri durmayacağımızı biliyoruz.
Bizler Paü öğrencileri olarak 8 martta bir kere daha “Kadınız eşcinseliz transız buradayız. Yaşam alanlarımızı sizlerin eline vermeyeceğiz.” Diyoruz.
PAÜ ÖĞRENCİLERİ #BURADAYIZPAÜ
