Özgür Denizli

Sağlık çalışanlarının KHK’lar ve güvenlik soruşturmaları nedeniyle uğradığı hak gaspları sonlandırılmalıdır

Sağlık çalışanlarının KHK’lar ve güvenlik soruşturmaları nedeniyle uğradıkları hak ihlallerine yönelik olarak Türk Tabipleri Birliği (TTB) ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nca (SES) düzenlenen basın toplantısı 1 Temmuz 2019 Pazartesi günü TTB’de gerçekleştirildi.

TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, SES Eş Genel Başkanı Gönül Erden, TTB Asistan ve Genç Uzman Hekimler Kolu Yürütme Kurulu üyesi Dr. Haydar Can Dokuyan’ın katıldığı basın toplantısına, Ankara Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Vedat Bulut ve milletvekilleri Dr. Semra Güzel, Dr. Necdet İpekyüz ile Dr. Servet Ünsal da destek verdiler. Basın açıklamasını Dr. Haydar Can Dokuyan okudu.

Basın açıklamasında, OHAL KHK’ları ve hukuksal hiçbir gerekçe, kanıta dayanmayan, tutarlılık içermeyen güvenlik soruşturmaları ile üç yılı aşkın süredir sağlık çalışanlarının hayatlarının karartıldığına dikkat çekilerek, TTB ve SES’in bu hukuksuzluğa ve haksızlığa yönelik mücadelesinin süreceği vurgulandı.

Basın açıklamasının tam metni şöyle;

BASIN AÇIKLAMASI

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ OHAL KHK’LARI VE GÜVENLİK SORUŞTURMALARI NEDENİYLE UĞRADIĞI HAK GASPLARI SONLANDIRILMALIDIR

İşinden, ekmeğinden ve eğitiminden uzaklaştırdığınız, işe başlamasını engellediğiniz;

Hekimler, hemşireler, ebeler, sağlık memurları, laborantlar,  teknisyenler;

Sağlık çalışanları olarak soruyoruz!

Haklarında hiçbir adli işlem yapılmadan “KHK ve Güvenlik Soruşturması” gerekçesiyle mağdur edilen biz sağlık çalışanlarının ne yapmasını bekliyorsunuz?

Kaderimize razı olmamızı, haksızlığa, hukuksuzluğa, işsizliğe, eğitim hakkımızın, uzmanlaşma hatta sertifika alma haklarımızın yok edilmesine sessiz kalmamızı, cellatlarımıza boyun eğmemizi mi istiyorsunuz?

Öyleyse yine yanılacaksınız!

Bizler idealleri, hedefleri, hayata ve ülkeye dair umutları olan sağlık emekçileriyiz. Kimimiz hekimliğin mecburi hizmetine başlamış, kimimiz bin bir zorlukla TUS sınavını kazanarak ihtisas eğitimine başlamış ya da KPSS’de yüksek puan alarak on binlerce kişi arasından ebe ya da acil tıp teknisyeni olarak ataması yapılmış sağlık çalışanlarıyız.

Yirmi birinci yüzyılın Türkiye’sinde tıp fakültesini ya da hemşirelik fakültesini bitirmişiz. Belki tıbbi teknisyen, laborant mezun eden yüksekokuldan yeni mezun olmuşuz. Hatta onlarca yıllık devlet memuru sağlık emekçileri, emekliliği yaklaşan hekimler, hemşireler var aramızda.

Bizlerin çok dışındaki bir dünyada muktedirlerin kapışması, 15 Temmuz 2016’da ordu dâhil devlet bürokrasisinin her kademesinde etkin konuma getirilen “Cemaat” üyelerinin onları o konumlara taşıyan iktidara karşı gerçekleştirdiği kanlı bir darbe girişimine dönüştü. Darbeyi bastırma ve darbecilere karşı önlem alma gerekçe gösterilerek çıkarılan olağanüstü hal (OHAL),  “Başkanlık rejiminin” zaten antidemokratik olan yapısı ile bütünleşerek hukuksuz ve denetlenemez uygulamaların önünü açtı

Darbe başarılı olsa ülkedeki birçok kurum ve kişi ile birlikte darbecilerin hedefi olacağı açık olan insanlar ve kurumlar olarak bizlerin,  darbe başarısız olunca da hedef haline getirilmesi, Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES)’e de davalar açılması nasıl açıklanabilir?

Üzerinden üç yıl geçmesine rağmen hala kimler tarafından, hangi kriterlerle oluşturulduğu anlaşılamayan OHAL KHK’larının ve “kurum kanaati” gibi soyut  ya da ailede sendikalı bir bireyin varlığının, öğrenciyken katılınmış bir basın açıklamasının, sosyal etkinliğin bile  kaydedildiği hukuksuz “istihbarat fişlerinin” hayatlarımızı karartmasını kabullenmiyoruz.

Suçu tanımlamayan, kimin ne ile suçlandığını belirtme ihtiyacı duymayan KHK’lar, bir adli süreç sonucuna dayanmadığı gibi sonrasında da sonuç alıcı, yanlışı giderici anlamlı bir hukuksal süreç içermiyor.  “OHAL Komisyonları”  insanlarla alay edilen birer oyalama ve AHİM sürecinin önünde engel olmanın ötesinde hiçbir anlam ifade etmiyor.

Demokrasinin “D” harfine sahip ülkelerde bile uygulanması mümkün olmayan, ne mahkeme kararı ne de bir başka denetlenebilir mekanizmaya dayanmayan “güvenlik soruşturması” uygulamasının,  ülke güvenliği ile bağı koparılmış kamuya partizanca kadro almanın, çıkarmanın ya da iktidar partisinden yana olmayanların kamu çalışanı olmasını engellemenin sihirli formülü haline getirilmiş durumda.

Hukuksal hiçbir gerekçe, kanıt, tutarlılık içermeyen bu keyfi uygulamalar ile  mesleğinden “ihraç” edilen  ya da “güvenlik soruşturması” bahane edilerek mesleğe başlatılmayan sağlık emekçileri olarak buradan ilan ediyoruz. Bu hukuksuzluğu kabullenmeyecek, bu haksızlığa sessiz kalmayacağız.

Haksızlığı her kabulleniş daha büyüğünü doğurur. Bunu çok iyi biliyoruz. TTB ve SES olarak her türlü haksız ve hukuksuzluğa karşı olduğumuz gibi, bize yönelen bu haksızlıklara karşı da onurlu duruşumuzu ve mücadelemizi sürdüreceğiz.

KHK’lar gidecek, haksızlık, hukuksuzluk ve zulüm bitecek, biz kalacağız.

Kamuoyuna saygıyla.

01.07.2019

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ

SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ SENDİKASI

 

 

Exit mobile version