A. Eğitim ve Öğretim
B. Araştırma-Geliştirme, Proje ve Yayın
C. Uluslararasılaşma
D. Bütçe ve Finansman
E. Topluma Hizmet ve Sosyal Sorumluluk
açılarından 55 gösterge ile değerlendirip açıklamış bulunuyor.
Eğitim ve Öğretim niteliği ile ilgili kıstaslardan ikisini
“A.10.1 Akademik huzuru bozmaya yönelik, akademik ve idari personel ile öğrencilere ait açılan disiplin soruşturması dosya sayısı”
“A.10.2 Akademik huzuru bozmaya yönelik, akademik ve idari personel ile öğrencilere ait sonuçlandırılan disiplin soruşturması dosya sayısı” oluşturmaktadır.
Zahmete girip tek tek üniversite dosyalarına bakıldığında, 110 devlet üniversitesi itibariyle açılan disiplin soruşturması dosya sayısı 8 bin 23 ve sonuçlandırılan disiplin soruşturması dosya sayısı 7 bin 23.
Sayılar dosya bazında verildiğinden bazı dosyalarda birden fazla personel veya öğrenci soruşturma geçirdiğinden 10 binlerce personel veya öğrencinin soruşturma geçirdiği anlaşılmaktadır. Benim tahminim 20 bin civarında olabilir.
Üniversitelere göre soruşturma dosya sayısına bakıldığında köklü üniversitelerin hemen tamamı listenin üst sıralarında yer alıyorlar.
Karabükte ne varsa soruşturma liderliği 370 soruşturma dosyası ile Karabük Üniversitesinde. Bunu Dokuz Eylül Üniversitesi takip ediyor.
Liste böyle akıp gidiyor.
Görüldüğü gibi eski üniversitelerimizden listenin başında olmayan yok gibi. Dokuz Eylül, Erciyes, Hacettepe, Fırat, Akdeniz, Sivas Cumhuriyet, Van Yüzüncü Yıl, İstanbul, Ankara, ODTÜ, Atatürk, Ege, İTÜ, Selçuk…
Şehir olarak Karabük, Kayseri, İzmir başı çekiyor. Ankara, İstanbul onlarla başa baş sayılır. Manisa, Antalya, Konya, Erzurum, Afyon, Isparta, Eskişehir, Mersin, Van, Siirt… Hiçbir şehrimizin birbirinden aşağı kalır yanı yok, hepsinde öğrenci ve personel soruşturmalardan üzerine düşen payı alıyor.
Köklü üniversiteler listenin başında yer alıyorsa YÖK’ün kalite göstergeleri isabetli sayılır. Çaresiz birkaç öğrencinin gitmek zorunda kaldığı büyük üniversiteler daha çok soruşturulup sorgulanıyor gibi.
Daha önemli bir soru ki, bu soruşturmaların içerikleri nedir? Kim hangi akademisyeni, personeli veya öğrenciyi neden dolayı soruşturuyor, kim izliyor, kim şikayet ediyor, kim soruşturmacı oluyor?
Öğrencilerin ve personelin, hoca ve çalışanların soruşturma konu içerikleri nasıl dağılıyor acaba? İnsanlar neden dolayı soruşturuluyor, sorgulanıyor?
Soruşturmalar üniversite ortamını nasıl etkiliyor acaba? Ülkenin bilim, felsefe, sanat, teknoloji, mühendislikteki gelişimini nasıl etkiliyor acaba?
Anladığım o ki, bilimsel sorgulama giderek zayıflıyor, soruşturmalar ise artarak devam ediyor. Yakında soruşturacakları düşünen soran sorgulanacak kimse de kalmayacak gibi, o zaman rahata ereceğiz, huzura çıkıp son cebelleşen bir iki hoca ve öğrencinin de cenaze namazını kılacağız galiba.
İşin özü zaten zar zor oluşan, 12 Eylül’le birlikte zaten ne bilimsel özgürlüğün ne de akademik özerkliğin kaldığı, kırıntı olarak geriye kalan üç beş kuruşluk akademik kültürü de kaybediyoruz, memlekete yazık oluyor.
Kaynak: Evrensel
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()