Iraklı bir Şii siyasi grubun lideri Mukteda el Sadr ve Kasım Süleymani (sağdan ikinci) İran’ın dini lideri Ali Hamaney’i selamlıyor
Pentagon, Bağdat’taki Uluslararası Havalimanı’nda Haşd-i Şabi komutanlarını hedef alan saldırıda İran Kudüs Güçleri Komutanı Kasım Süleymani ve Haşd-i Şabi komutanı Ebu Mehdi el Mühendis’in öldürüldüğünü duyurdu.
İran devlet televizyonuna göre İran Devrim Muhafızları, Kasım Süleymani’nin öldürüldüğünü doğruladı.
Fars Haber Ajansı da Devrim Muhafızları’nın açıklamasını yayımladı:
“İslam’ın gururlu komutanı Kasım Süleymani, Cuma sabahı Amerikan helikopterlerinin yaptığı bir saldırıda öldürüldü. Ebu Mehdi el Mühendis de helicopter saldırısında bir aracın içinde öldürüldü.”
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) bir açıklama yayımlayarak Kasım Süleymani’nin ABD operasyonuyla öldürüldüğünü doğruladı:
“ABD ordusu, Başkan’ın yönlendirmesiyle, yurt dışındaki ABD personelini korumak için, ABD’nin terör örgütü kabul ettiği İran Devrim Muhafızları – Kudüs Gücü’nün lideri Kasım Süleymani’yi öldürerek kararlı bir savunma eylemi gerçekleştirdi.
“Süleymani aktif olarak Amerikan diplomatlarına ve hem Irak hem de bölgenin geri kalanındaki Amerikalı görevlilere saldırma planları hazırlıyordu. General Süleymani ve emrindeki Kudüs Gücü, yüzlerce Amerikalının ve koalisyon üyesinin öldürülmesinden ve binlercesinin yaralanmasından sorumluydu.”
ABD Başkanı Donald Trump, haberlerin ardından twitter hesabından sadece Amerikan bayrağının olduğu bir paylaşım yaptı.
ABD’nin Bağdat’taki havalimanında Haşd-i Şabi güçlerine ait bir konvoyu hedef aldığı saldırısında Kasım Süleymani ve Mehdi el Mühendis’in öldürüldüğünü ilk olarak Irak devlet televizyonu duyurmuştu.
Iraklı Haşd-i Şabi milislerinin sözcüsü Ahmed el Assadi, Süleymani ve Mühendis’in ölümünden “Amerikalılar ve İsraillilerin sorumlu olduğunu” söyledi.
Bağdat’taki havalimanına, Irak polisine göre dört roket atarak düzenlenen saldırının ardından Irak’taki milis güçleri, ilk olarak “Iraklı milislerin üst düzey yetkililerinden 5 kişi ve iki de çok önemli misafirimiz hayatını kaybetti” açıklaması yapmıştı.
Kargo terminali yakınlarındaki İran destekli silahlı güçlere bağlı Iraklıları taşıyan konvoya düzenlenen saldırıda iki araç yandı, en az 7 kişi hayatını kaybetti.
Bağdat Havalimanı, geçici bir süre için kapatıldı.
ABD, Bağdat Büyükelçiliği saldırısından İran’ı sorumlu tutmuştu
Irak’taki İran destekli milis güç Haşd-i Şabi’nin doğrudan Kasım Süleymani komutasında hareket ettiği biliniyor.
Haşd-i Şabi içindeki en etkili birliklerden Hizbullah Tugayları, Aralık ayı sonunda Amerikan ordusunun Irak’ta kullandığı üslere yönelik saldırı düzenlemiş; bir Amerikalı müteahhit hayatını kaybetmişti.
Bu saldırılara misilleme olarak ABD de, Hizbullah Tugayları’nın Suriye ve Irak’taki üslerine yönelik hava saldırısı düzenlemiş; en az 25 savaşçı ölmüştü.
Hizbullah Tugayları Komutanı Ebu Mehdi El Mühendis, Irak’taki ABD güçlerine yanıtlarının çok sert olacağı uyarısında bulunmuştu. İran da ABD saldırılarını “terörizmin açık örneği” olarak nitelendirmişti.
Ardından ABD’nin Bağdat’taki Büyükelçiliği önünde, milis güçlerin önclüğünde protesto gösterileri başladı ve büyükelçilik binası ateşe verildi. ABD, bölgeye koruma için 750 asker göndereceğini duyurdu.
Büyükelçiliğin önünde, ABD bayraklarının yakıldığı protestolar sırasında ABD Başkanı Donald Trump bir tweet atarak “”İran bizim binalarımızda kaybedilen hayatlar ve verilen zarardan sorumlu tutulacak. ÇOK BÜYÜK bir bedel ödeyecekler. Bu bir uyarı değil, bu bir tehdit.” demişti.
Kasım Süleymani’nin öldürülmesi ne anlama geliyor?
Kasım Süleymani, ABD ile birlikte İran’ın bölgedeki en büyük rakipleri Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin de bölgedeki milis güçlere destek vermekle suçladığı, İran’ın ülke dışındaki operasyonlarından sorumlu komutanı.
1998’de Kudüs Gücü’nün komutanı olan Süleymani, Lübnan’da Hizbullah’la, Suriye’de Baas yönetimiyle ve Irak’taki Şii silahlı gruplarla İran’ın ilişkilerini daha da yakınlaştırmada önemli rol oynadı. İsrail ve bazı Arap ülkelerinin istihbaratları tarafından defalarca suikast girişiminde bulunulduğu ve her seferinde bu girişimlerin engellendiği belirtiliyor.
Kudüs Gücü, ABD’nin “yabancı terör örgütleri” listesinde.
İran ordusunun en önemli yöneticilerinden, üst düzey komutanlarından birinin ABD tarafından öldürülmesi, İran ve ABD arasındaki gerilimin çok daha ciddi boyutlara ulaşabileceğini gösteriyor.
Süleymani’yle birlikte öldürüldüğü iddia edilen El Mühendis de, Amiri’den sonra Irak’taki Haşd-i Şabi güçlerinin ikinci önemli komutanıydı. Hizbullah Tugayları’nın komutanı olan El Mühendis, yaklaşık bir yıl önce verdiği bir röportajda Kasım Süleymani’yle ilişkisi için “bir askerin komutanına olan bağlılığı gibi” demişti.
ABD, 8 Nisan 2019’da Haşd-i Şabi’yi “terör örgütü” olarak kabul ettiğini açıklamıştı.
Orta Doğu uzmanları, Twitter üzerinden operasyonun önemini ve olası sonuçlarını değerlendirdi.
Washington merkezli Orta Doğu Enstitüsü direktörü Charles Lister, “Süleymani’nin öldürülmesinin sonuçlarını tahmin etmek zor, bu Orta Doğu’da son yılların en büyük haberi.” dedi, ABD’nin yakında Suriye ve Irak’tan tamamen çekilebileceğini yazdı.
Global Politikalar Merkezi’nin Devlet Dışı Aktörler Programı direktörü Hassan Hassan da, “İran, ABD’nin vereceği olası yanıt konusunda fazla rahat davrandı” diyerek İran’ın son haftalardaki eylemlerini sıraladı:
-ABD’nin insansız hava aracını düşürdü-Suudi Arabistan’ın petrol tesislerine saldırdı-Amerikan üssüne saldırıp bir Amerikalı müteahhiti öldürdü-ABD büyükelçiliğine saldırı organize etti-Tüm bunların ardından Süleymani yenilmez olduğunu düşünerek rahatça ortada dolanmaya devam etti
Irak’ta çalışan gazeteci ve araştırmacı Patrick Osgood ise “ABD ya İran’la savaşa hazır -ki böyle olması düşük bir ihtimal- ya da büyük bir gaz tankerine bir sigara atıp çekildi, Iraklıları da bunun sonuçlarını yaşamak üzere arkasında bıraktı” yorumunu yaptı.
Gerilim nasıl tırmandı?
İran ile 5+1 olarak bilinen (BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ABD, Çin, Rusya, İngiltere, Fransa ve Almanya) ülkeler arasında 2015’te imzalanan anlaşma kapsamında uranyum enjekte edilen santrfüjler boşaltılmıştı.
Kapsamlı Ortak Eylem Planı adlı bu anlaşma ile uluslararası ekonomik yaptırımların kaldırılması karşılığında, İran’ın nükleer faaliyetlerini sınırlandırılması konusunda anlaşmaya varılmıştı.
Ancak ABD Başkanı Donald Trump, Mayıs 2018’de, bu anlaşmadan çekildiklerini açıklamış ve İran’a yeniden yaptırım uygulamaya başlamıştı.
Trump yönetiminin anlaşmadan çekilmesinden sonra başlayan gerilim, son aylarda tırmandı.
İlk olarak 12 Mayıs’ta BAE’nin Fuceyre emirliğinde dört tankerde patlamalar meydana geldi. Tankerlerin ikisi Suudi Arabistan, birisi Norveç, birisi de BAE bandıralıydı. ABD, patlamalardan İran’ı sorumlu tuttu ancak İran bu iddiaları reddetti.
Olayı üzerinden yaklaşık bir ay geçtikten sonra Tahran, nükleer anlaşmada tarafların üzerinde mutabık kaldığı 300 kilogramlık zenginleştirilmiş uranyum limitini 27 Haziran 2019’da aşacağını duyurdu.
Henüz bu tarih gelmeden Umman Denizi’nde bir Japon ve bir İsveç petrol tankerinde patlama meydana geldi. ABD, ellerindeki uydu görüntülerine dayanarak patlamaların Devrim Muhafızları saldırısı sonrası meydana geldiğini duyurdu.
İran bu iddiaları da reddetti.
Petrol tankerlerindeki patlamaların ardından ABD, bölgeye takviye 1000 asker göndereceğini açıkladı.
20 Haziran’da ise İran Devrim Muhafızları, İran hava sahasına girdiğini iddia ettiği bir Amerikan insansız hava aracını düşürdüğünü duyurdu. İran’ın düşürdüğü insansız hava aracı, bir yolcu uçağı büyüklüğündeydi.
ABD, buna yanıt olarak İran’a, dini lider Ali Hamaney’i de kapsayan yeni yaptırımları devreye soktu.
Yaptırımlar açıklanırken Trump, hava aracının düşürülmesine misilleme olarak İran’daki 3 ayrı hedefi vurmayı planladıklarını, “ancak saldırıda 150 kişinin ölecek olması nedeniyle” bu plandan vazgeçtiğini söylemişti.
İran’la savaş çıkmasını istemediğini söyleyen Trump, ancak fakat olası bir savaşta İran’ın “yok olmayla karşı karşıya kalacağını” söyledi.
14 Eylül’de, Suudi Arabistan’daki üç büyük petrol tesisine yönelik saldırılar düzenlendi, ülkenin petrol üretimi yarı yarıya düştü. Hem Riyad hem Washington, bu saldırılardan İran’ı sorumlu tuttu.
Tahran ise saldırılarda sorumluluğu olmadığını ve kendisine yönelecek askeri bir saldırıya derhal ciddi misilleme yapacaklarını duyurdu.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani Suudi petrol tesislerini Yemen’deki Husilerin bir uyarı olarak hedef aldıklarını söyledi.
İran destekli Husiler, Suudi Arabistan destekli Yemen ordusuna karşı savaşıyor.
Kaynak: BBC-Türkçe
