Brezilya başkanlık seçimlerinin birinci turunda Lula de Silva 54 milyon, Bolsonaro 51 milyon oyla, Lula oyların yüzde 48,43’ünü Bolsonaro ise yüzde 43,2’sini aldı. Bu sonuç Lula’yı iktidara taşıyacak mı henüz belli değil, aradaki fark 5 puan olsa da ikinci tura kalamayan adayların biri yine merkez soldan diğeri sağcı bir aday. Merkez sol politikacı Gomez ve merkez sağ Tebet’e oy veren seçmenler yüzde 7’den biraz fazlasını oluşturuyorlar.

Oy farkının azlığı ve seçimin birinci turda bitmemesinin durumu belirsizleştirmesinde önemli birkaç neden öne çıkıyor. Birincisi, seçimden düşen adayların oyları aşağı yukarı denk ama ne kadar oyun kime gideceği henüz belli değil ve bu Lula ve taraftarları kadar Bolsonaro için de hayati önemde.

İkinci olarak ve daha da önemli olan, seçim sürecine girildiğinden bu yana Bolsonaro’nun “savaş” olduğunu söylediği bu seçim için elektronik oylamada “hile”yapılacağını her fırsatta bağırarak söylemesi. Kendisi seçilemezse seçimin iptalini sağlamak için türlü dalavereye başvurduğu biliniyor, Silahlı Kuvvetler’e kendi sayım merkezlerine sahip olmalarını sağlayan iznin verilmesi, ordunun bugüne kadar Bolsonaro’nun yanında durduğu da belli olduğu için durumu daha da belirsiz kılıyor.

Brezilya’da ekim ayı çok uzun olacak…

Lula halen favori aday ve seçimleri kazanabilir fakat ülkeyi yönetmek için kongrede çoğunluğu sağlayamadı. Başkanlık seçimine ek olarak, Temsilciler Meclisi’nin tamamı (513 üye) ve Senato’nun üçte biri yenilendi ve 27 federal eyaletin valileri ve ilgili yasama meclisleri seçildi. Sağ ve aşırı sağ, São Paulo ve Rio de Janeiro gibi en kalabalık eyaletlerde avantaj kazandı. Yeni Kongre’nin bileşimi, geleneksel olarak oldukça parçalı bir Parlamento ile ülkenin yönetilebilirliği için belirleyici olacak. Bolsonaro mevcut 27 Senato koltuğunun 19’unda kazandığı zaferin yanı sıra alt mecliste de başarılı oldu. Kısacası, neo-faşist akım muhtemelen cumhurbaşkanlığını kaybedecek olsa da, son derece güçlü bir siyasi güç olmaya devam ediyor.

Bolsonaro’nun seçimi kaybetmesi durumunda kendisini destekleyen ordu içindeki güçlerle birlikte bir darbe yapma olasılığı olsa da, bugüne kadar ABD’den bağımsız darbe yapılmamış bir ülkede, ABD’nin yeni Başkanı Biden’ın Brezilya’nın Trump’ına destek vermesi zor görünüyor, yine de Bolsonaro destekçileri -polisleri, milisler, emekli generaller, papazlar vb.– bir kriz durumu yaratırsa ne olacağını kestirmek zor.

Bolsonaro’nun ülkeye verdiği zarar ancak görevden ayrılmasından sonra ortaya çıkacak

Bolsonaro aynı zamanda ülkenin 1964’ten 1985’e kadar hüküm süren acımasız askeri diktatörlüğüne hayranlığını gizlemeyen; rejimin en kötü şöhretli işkencecisinin anılarını komodinin üzerinde saklayan; şüpheli suçluların yargısız infazını savunmasıyla ve kadınlara, siyahi Brezilyalılara, solculara, LGBT bireylere ve diğerlerine yönelik tiksindirici sözlü saldırılarıyla ünlü biri. Ayrıca seçimler öncesinde kadınların kürtaj haklarına ciddi kısıtlamalar getireceğini ilan etti. Brezilya nüfusunun yüzde 70’i Katolik, diğer mezhepler içinde de Evanjelikler en güçlü grup ve Bolsonaro’yu güçlü biçimde destekliyorlar.

Bolsonaro, Brezilya’da COVID-19 pandemisinin kasıtlı olarak yanlış yönetilmesine başkanlık eden ve yandaşlarının kârı için yılan yağı tedavilerini zorlarken 700 bin üzerinde ölüme neden olan bir başkan.

Amazon yağmur ormanlarının ve Pantanal sulak alanlarının (Brezilya’nın diğer büyük biyomu) yasadışı madencilik mafyaları, sığır baronları ve diğer akbaba kapitalistleri yararına yanmasına izin veren başkan.

(Göreve geldikten kısa bir süre sonra kapattığı) Çalışma Bakanlığı, halk eğitimi, hükümet destekli bilim ve araştırma ve çok daha fazlası dahil olmak üzere Brezilya devletinin temel kurumlarını dağıtmaya çalışan başkan.

Brezilya’nın demokratik kurumlarına ve kırılgan, kilit parçalarına verilen zarar, ancak görevden ayrılmasından sonra ortaya çıkacak.

Lula, kapitalist sistem içinde çözümler bulmaya çalışan bir sosyal demokrat

Lula, ilk iktidarı döneminde en yoksul kesimin üç öğün yemek yemesini sağlayacak “Bolsa familia” programını uygulamaya aldıktan sonra halk içinde desteği ciddi artmış bir eski başkan. Bu kesim şu anda yaklaşık 30 milyon insan demek. Kadınlar ve gençler içerisinde de ciddi bir desteği olan Lula’nın ve sonrasında zorla görevden alınan Dilma Rousseff’in uyguladığı ekonomi politikaların halk içinde ciddi bir karşılığı var.

Burada belirtilmesi gereken önemli bir nokta; Lula, (partisi olan İşçi Partisi (PT) de) aslında neoliberal sisteme karşı değil, kapitalist sistem içinde çözümler bulmaya çalışan bir sosyal demokrat.

Seçimlerle birlikte yeni siyasal durum

Brezilya seçimlerinin birinci tur sonuçlarına baktığımızda bazı tespitler yapabilecek veri var elimizde. Brezilya işçi sınıfı bölünmüş. “Orta sınıf” tabir edilen, görece geliri daha iyi olan büyük kentlerde yaşayan kesim eriyen gelirlerinden rahatsız.

Bolsonaro ve sermaye için ucuz işçi anlamına gelse de, göçmenler düşman olarak görülmekte. Göçmen ve mültecilere yönelik tırmanan ırkçılık tüm gezegende olduğu gibi Brezilya’da da çok etkili. Son iki yılda işlenen cinayetlerin yüzde 70’i siyahlara yönelik. Brezilya’da dünyanın en fazla siyah nüfusuna sahip Nijerya’dan fazla Afrikalı var ve göç devam ediyor. Sadece Venezuela’dan son iki yıllık göç 700.000 civarında ve göçmenlerin yüzde 65’i oturma izni için başvuru yapmış durumda.

Amazon Ormanları’na verilen zarar/sonuçları tüm dünyada konuşulsa da önemli bir iş alanı olduğu ve örgütsüz işçinin de geniş bir kesiminin buradan ekmek yediği açık. Bütünüyle örgütlü bir işçi sınıfının olmadığı da sır değil fakat faşist diktatörlüğe gidişin önünü kesmek için yine de en geniş kesimin, yalnızca solun ve toplumsal hareket örgütlerinin çoğunluğunun -sendikalar, topraksızlar hareketi, evsizler hareketi- değil, aynı zamanda sanayi burjuvazisinin bir bölümü de Lula’yı desteklemekte. Fakat Lula iktidara gelse de kongredeki durumu ve karşısındaki sağ ittifakın gücü nedeniyle yönetmekte oldukça zorlanacağı gibi, Rousseff’in başına gelenlerin tekrarlanmayacağının da garantisi yok.

Bütün bunlarla birlikte Bolsonaro’nun aldığı 51 milyon oy tüm dünyada aşırı sağ/faşist hareketin büyümesine bir örnektir.

Brezilya’daki anti-kapitalist solun ana gücü olan Sosyalizm ve Özgürlük Partisi (PSOL), uzun bir iç tartışmadan sonra Lula’yı ilk turdan itibaren desteklemeye karar verdi. Bu seçime katılmayan ekonomist Plinio de Aruda Sampaio Jr liderliğindeki küçük bir muhalif akım partiden ayrıldı ve çoğunluk Lula’yı desteklemek için kampanyaya aktif olarak katıldı.

PSOL üyeleri, başkan yardımcılığını Sâo Paulo’nun eski valisi tescilli sağcı Geraldo Alckmin’e veren Lula ve PT tarafından yönetilen hükümetin neye benzeyeceği konusunda bir fikir sahibi olarak, önceki deneyimlerin, sosyal-liberal sınıf uzlaştırma politikalarının muhtemelen daha da dengesiz bir versiyonu olacağını öngörmekte ve önceki iktidarlarında bazı sosyal ilerlemelerin olduğu kabul edilse de, kapitalizmin yeni evresinde tekrarlanmasının pek de mümkün olmadığını bilmektedirler.

Tüm bunlara rağmen, Bolsonaro defedilip, bu kabustan kurtulunduktan sonra; sosyalist hareketin, toplumsal hareketlerin, sömürülenlerin ve ezilenlerin özerk ve bağımsız olarak birlikte seferberlik kapasitesinin geleceği değiştirebilme olasılığı da güçlüdür.

Anın zorunluluğundan, Ekim 2022’de Lula’ya verilecek oyları doğru analiz etmek gerekir; işçi hareketinin ve toplumsal güçlerin en geniş birliği, faşizmi yenmek için gerekli koşuldur.

Kaynak: Siyasihaber