Özgür Denizli

Denizli Kadınlar Birlikte Güçlü Platformu ‘İstanbul Sözleşmesi’ için sokağa çıktı

Denizli Kadınlar Birlikte Güçlü Platformu’nun çağrısı ile kadınlar İstanbul Sözleşmesine sahip çıkmak için sokağa çıktı. Candoğan Parkı’nda toplanan kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılacağı yönündeki açıklamalara tepki gösterdi.

Yürüyüş ile tepkilerini dile getirmek isteyen kadınlara polis engel oldu. Uzun süren gerginlik ve yoğun müzakereler sonrası fiziksel mesafe kurallarına uyularak Çınar Meydanı’na yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüş, basın açıklaması ve oturma eylemi ile Denizli Kadınlar Birlikte Güçlü Platformu bir kez daha Denizli toplumsal muhalefetinin en güçlü bileşeni olduğunu göstermiş oldu. Pandemi koşullarında dahi eylemliliğin nasıl yaşama geçirileceği konusunda örnek oldu.

Çınar Meydanı’na gelen kadınlar dövizlerin asılı olduğu mor kurdeleden dayanışma zinciri oluşturdu. Basın açıklaması sırasında kadınlar; “Yaşasın kadın dayanışması, kadınlar birlikte güçlü, kadın cinayetleri politiktir, kadınları değil cinayeti engelle, istismarı koruma aklama yargıla” sloganları attı.

Platform adına basın açıklamasını okuyan Ebru Koç Acar son dönemde artan kadın cinayetlerine dikkat çekerek: “Kadın cinayetlerini meşrulaştırmaya çalışanlara, çocuk istismarı faillerini affetmeye çalışanlara, kadınların kazanılmış haklarını gasp etmeye çalışanlara karşı biz kadınlar buradayız” dedi. “Boşanmak için başvuranların, polise gidenlerin, şikayet edenlerin; kısacası adaletten yardım isteyenlerin öldürüldüğü bir ülkeden haykırıyoruz” diye konuşan Acar katillerin ve istismarcıların; kadınları suçlayan savcılardan, hakimlerden, medyadan, iktidardan cesaret aldıklarını ifade etti.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ BİZİM YAŞAM GÜVENCEMİZDİR!

Çocuk istismarını evlilik yoluyla aklama tasarısının yeniden gündeme gelmesinin dehşet verici olduğunu belirten Acar şöyle devam etti: “Bu şiddet ve tecavüz ortamında güvencemiz olan İstanbul Sözleşmesini dahi yürürlükten kaldırmayı gündeme getirenleri uyarıyoruz. 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesi bizim yaşam güvencemizdir. Ellerinizi haklarımızdan, yaşamımızdan çekin. Haklı taleplerimiz karşılanana kadar sokakları, alanları terk etmiyoruz. Çünkü bu mücadele hayatta kalma mücadelesidir.”

Açıklanan basın metninin tamamı şu şekilde;

“Kadına yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerini meşrulaştırmaya çalışanlara, cezasız bırakanlara, çocuk istismarı faillerini affetmeye çalışanlara, kadınların kazanılmış haklarını gasp etmek isteyenlere karşı biz kadınlar buradayız. Katledilen, şiddete uğrayan tüm kadınlar için buradayız ve şiddetle terbiye edilmeye çalışılan hayatlarımıza, bedenlerimize, emeğimize arzularımıza, hayallerimize sahip çıkmak için buradayız. Yaşamak istiyoruz demek için, kadın katillerine, çocuk istismarına, nefret söylemlerine dur demek için buradayız. Kadına yönelik suçlara karşı suskun, yalnız, çaresiz değiliz. Kadınlar olarak birlikte güçlüyüz.

Boşanmak için başvuranlar, polise gidenler, şikâyet edenler; kısacası adaletten yardım isteyenlerin öldürüldüğü bir ülkeden haykırıyoruz. Bir kişi daha eksilmemek için cezasızlığın, hukuksuzluğun, erkek adaletin son bulmasını istiyoruz. Katillerin, istismarcıların; kadınlar öldürüldüğünde dahi onların hayatlarını mercek altına alan, yine kadınların tercihlerini sorgulayan, öldüreni değil öldürüleni suçlayan savcılardan, hakimlerden, medyadan, iktidardan cesaret aldığını biliyoruz.

Pandemi dönemini kadın kazanımlarını tırpanlamak için kullanan, kadınlara destek için var olan dernekleri -tıpkı OHAL döneminde olduğu gibi- kapatan, boyun eğmeyen kadınları işkencelerle yıldırmaya çalışan hükümete söyleyecek bir çift sözümüz var. Biz bu sahneleri daha önce de görmüştük. Geçtiğimiz hafta içinde Rojbin Çetin’e evinde 3.5 saat boyunca köpekli işkence yapılmıştı. Köpekli işkencelerin 80’li yıllarda Diyarbakır Cezaevi’nde yaşandığını biliyoruz. O zaman Esat Oktay, kadınlara geri adım attırmak için köpeğiyle saldırılar gerçekleştiriyordu. Ancak bu saldırılar kadınların iradesine ve mücadelesine geri adım attıramamıştı. Bugün de attıramayacaktır. Haklarımız için savaşmaya, kapatılan derneklerimizi yeniden ve yeniden kurmaya, işkence sonrasında bile gülümsemelerimizden vazgeçmemeye ant içtik.

2016 yılından bu yana mütemadiyen önümüze gelen çocuk istismarcılarına evlilik yoluyla affın yeniden gündem olmasını dehşetle görüyoruz. İnfaz yasasının geçirildiği gece yarısı ortaya çıkan taslak, 14 yaşını doldurmamış kız çocuklarına karşı cinsel istismar suçu işlemiş, onlardan 15 yaş büyük erkeklerin ve suçu azmettiren ailelerin cezalarının sonradan evlenildiği durumda ertelenmesini yani affedilmesini öngörüyordu. “Bir kerelik af” diye sunulan bu iğrenç düzenlemenin sonucunun evlilik yaşının 13’e indirilmesi ve tecavüzün yasallaşarak, tecavüzcünün ödüllendirilmesi olacaktır.

Bu şiddet ve tecavüz ortamında güvencemiz olan ‘İstanbul Sözleşmesi’ni dahi yürürlükten kaldırmayı gündemleştirenleri uyarıyoruz. 6284 sayılı yasa ve ‘İstanbul Sözleşmesi’ bizim yaşam güvencemizdir. Ellerinizi haklarımızdan, güvencelerimizden, yaşamımızdan çekin. Haklı taleplerimiz karşılanana kadar sokakları, alanları terk etmiyoruz. Çünkü bu mücadele hayatta kalma mücadelesidir, bu mücadele onurlu yaşama mücadelesidir, bu mücadele katil ve tecavüzcü sisteme çelme takma mücadelesidir.”

DENİZLİ KADINLAR BİRLİKTE GÜÇLÜ PLATFORMU

Basın açıklaması mesafeli oturma eyleminin ardından sona erdi.

Exit mobile version