Özgür Denizli

Doç. Dr. Davuthan Günaydın “okul yemeği” uygulamalarını anlattı: Okulda ücretsiz ve sağlıklı bir öğün yemek eğitimden kopuşu önler

“Okullarda 1 öğün ücretsiz, sağlıklı yemek” kampanyası sürerken, dünyadaki örnekler okul yemeği programı uygulayan ülkelerde okullaşma oranının arttığını gösteriyor.

Ekmek ve Gül’ün çağrısıyla pek çok kentte, çok sayıda kadın derneği, veli derneği, çocuk hak örgütü, mahalle inisiyatifi, çeşitli sendika şubeleri ile birlikte yürüttüğümüz “Okullarda 1 Öğün Ücretsiz, Sağlıklı Yemek” kampanyası tüm hızıyla sürüyor. Okul önlerinde, kent merkezlerinde, ev toplantılarında, dernek buluşmalarında, işyerlerinde çay molalarında, veli toplantılarında konuşmaya tartışmaya devam ediyoruz. Talebimiz o kadar hayati ki hem pek çok gazete ve televizyonda yer buldu, hem de mecliste kanun tekliflerine konu oldu. Ve şu an çok geniş bir çevre tarafından sahipleniliyor.

Çalışmalar sırasında yüz yüze geldiğimiz pek çok insan bu talebi açıkça destekler ve çalışmaya katkı sunmak için ne yapabileceğini sorarken, elbette pek çok kaygı, itiraz ve çekince ile de karşı karşıya kalıyoruz. Böyle bir uygulamanın okullarda başlaması mümkün mü? Kaynak nerede? Okulların fiziki koşulları uygun mu? Nasıl olacak?

Okullarda devlet tarafından öğrencilere yemek sağlanması yeni bir uygulama değil. Bu konuda önemli araştırmaları ve saha çalışmaları olan Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümünden Doç. Dr. Davuthan Günaydın bize dünya örneklerinin gösterdiklerini anlatıyor; Tekirdağ Süleymanpaşa ilçesinde bu konuda yaptığı araştırmadan çıkan güncel sonuçları da paylaşarak bu sorulara somut yanıtlar veriyor.

BESLENME EĞİTİMİN ALT YAPISIDIR

Bir ailenin eğitim, sağlık, barınma, ısınma, ulaşım gibi giderlere harcama tutarı 24 bin 221 liraya ulaştı. Açlık sınırı 7 bin liraya vardı. Asgari ücret 5 bin 500 lira.  Türkiye bir asgari ücretliler toplumu. Bu rakamlar ülkede genel yoksulluk oranlarının da arttığını gösteriyor. Siz çalışmalarınızda Türkiye’de çocuk yoksulluğu genel yoksulluk oranlarının üzerinde seyrediyor diyorsunuz. Ne anlamalıyız çocuk yoksulluğu dendiğinde? Ülkenin genel yoksullaşması çocuk yoksulluğunu nasıl özgün biçimlerde arttırıyor/etkiliyor?

Ücretlerin çok düşük olması, asgari ücretin açlık sınırından neredeyse yüzde 25 oranında daha az olması, insanların temel yaşamsal ve biyolojik ihtiyaçlarını gidermek için gereken, yoksulluk sınırı olan 24 bin lirayı değerlendirdiğimizde ise ülkenin neredeyse tamamına yakın bir kısmının yoksulluk sınırının altında gelire sahip olduğunu görüyoruz. Bu durum yoksul ailelerde yetişen çocukların yeterli eğitim, yeterli beslenme olanaklarına erişememesine neden oluyor. Yoksul ailelerde iyi eğitim almamış, iyi beslenmemiş çocuklar, büyüdüklerinde nitelikli işlerde çalışma imkânı bulamıyorlar ve yoksulluk sorunu süregiden bir sorun oluyor. Yoksullukla mücadele etmek için bir yerden başlamak gerekiyorsa çocuklardan başlanmalı.

Çocuk yoksulluğunu bağımlılık döngüsü içinde ele almalıyız. Sosyal yardımların hak temelli sunulmadığı ülkelerde, sosyal yardımlarla ayakta duran ailelerde yetişen çocukların gelecekte sosyal yardımlara bağımlı olma olasılığı yüksek. Neticesinde yoksulluk nesiller boyu devam ediyor.

Yoksulluğu ortadan kaldırmanın en temel yöntemlerinden biri eğitim. Zengin – fakir, kız -erkek çocukları ayırt etmeksizin ve dezavantajlı çocukları önceleyerek bütün çocukların nitelikli eğitime erişimini sağlarsanız yoksullukla etkili bir biçimde mücadele edebilirsiniz. Bunun haricindeki bütün politikalar pansuman niteliğindedir.

Eğitim ve beslenmenin birbiriyle iç içe bir ilişkisi var, iyi bir eğitim verebilmek için mutlaka çocukların gerekli vitaminler mineraller ve diğer ihtiyaçlar açısından yeterince iyi beslenmiş olması gerekir. Beslenme bir açıdan eğitimin alt yapısı diyebiliriz.

Çalışmalarınızda çocuk yoksulluğu ile mücadele için ve nesilden nesile aktarılan yoksullukla mücadele için kapsamlı politikalar uygulanması gerektiğini vurguluyorsunuz, “Nereden başlamalı” sorusuna hızlı ve etkili bir cevap olarak “ücretsiz okul yemeği” politikasını öneriyorsunuz. Neden bu bir başlangıç noktası?

Öncelikli olarak çocukların aileleri dışında en çok vakit geçirdikleri yer okullar. Okullarda çocukların pek çok ihtiyacını giderebiliriz. Çocukların ailelerinde sağlayamadıkları gıdaya erişimlerini sağlayarak fiziksel ve zihinsel gelişimlerini sağlamak da bunun önemli bir parçası. Okul derken; okul öncesinden başlayarak, 3 yaşından itibaren sağlanması gereken eğitimden bahsediyoruz. Çünkü bütün araştırmalar bize çocukların özellikle 0-6 yaş arasında fiziksel ve bilişsel gelişiminin pek çok evresini tamamladığını gösteriyor. Eğer biz 3-6 yaş arasında çocuklara yeterli beslenme olanağı sağlayamazsak 7 yaşına geldiklerinde çok geç kalmış oluyoruz. 6 yaşına kadar almaları gereken vitaminler mineraller açısından eksik kalan çocuklar bilişsel ve fiziksel olarak gelecek dönemlerde yeterince beslenseler de açığı kapatamıyorlar.

OKUL YEMEĞİ VEREN DÜNYA ÜLKELERİ

Pek çok ülkede okul yemeği uygulaması var, kamu kaynaklarıyla çocukların beslenmesinin sağlanması söz konusu. Hangi ülkelerde uygulanıyor?

Okul yemeği uygulamasının ilk örneklerini 18. yüzyılda Almanya’da görüyoruz. İlk başta amaç çocukların gelişimi değil, özellikle kapitalizmin işçi sınıfı üzerindeki ağır sömürü koşulları nedeniyle yetersiz beslenen grubun besine erişimi. Gerçek anlamda okul yemeği uygulamaları 2. Dünya Savaşı sonrasında Marshall yardımlarına tekabül ediyor. Eğitim süreçleri ile beslenme arasındaki ilişkinin daha açık kurulduğu dönem, bu dönem.

Bugün ise orta üst gelir grubundaki dünya ülkelerinin yüzde 48-50’si ücretsiz okul yemeği uyguluyor, gelişmekte olan ülkelerde bu oran yüzde 18 dolaylarında.

Türkiye ile aynı gelişmişlik düzeyinde sayılan Brezilya’da okul öncesinden başlayarak, orta öğretime kadar hak temelli yaklaşımla 42 milyon öğrencinin faydalandığı bir program uygulanıyor.      Şili’de de 60 yıldan fazla bir süredir devam eden okul yemeği uygulaması var. Hindistan’da 79,7 milyonu ilkokul, 33,9 milyonu ortaokul öğrencisi olmak üzere toplam 113,6 milyon çocuğa yemek veriliyor. Bunlar ekonomik göstergeler açısından Türkiye ile aynı kategoride ülkeler. Finlandiya, İsveç gibi ekonomik ve gelişmişlik göstergeleri daha üst düzeyde olan ülkelerde de okul yemeği uygulamasını görüyoruz, buralarda devlet okullarında çocuklara verilen yiyeceklerin tamamı kamu bütçesinden karşılanıyor. ABD ve İrlanda’da devlet sıcak yemek programlarını karşılıyor. İngiltere, İskoçya, Galler, Kuzey İrlanda, İtalya, Fransa, İspanya, Hong Kong ve Japonya’da ise kısmen kamu tarafından sağlanıyor.

Japonya’da okul yemeği programı kapsamında öğrencilere verilen bir menü | Fotoğraf: Douglas P Perkins / Wikimedia Commons (CC BY 3.0)
Exit mobile version