Küratörlüğünü Fırat Arapoğlu’nun yaptığı “Daimi Bir Akış” sergisi kapsamında sunulan Ahmet Rüstem Ekici’nin “Islak Hacim” isimli serisi 17 Aralık 2022 tarihine kadar Bilsart’ta görülebilir.
Rastlantılar eseri İstanbul’da her 3 senede bir ev değiştirdim; bol bol ev baktım, tahmin edebileceğiniz gibi ev bakarken bol bol gözlerime inanamadım. Bu tip deneyimlerde anlıyorsunuz ki, insanların diğer insanların nelere katlanabileceğini belirleme sınırları çok geniş. Bu katlanma sınırınızın doruğu, kiralık ev tuvaletlerinde zorlanıyor. Özellikle işe ilk başladığım ve daha mütevazi evler aradığım dönemde gördüğüm birçok tuvalette, tam olarak aynı noktada sindirim sisteminizi çalıştırıp, duş alıp, dişinizi fırçalayabiliyordunuz. Duş almak için klozetten iki adım uzağa gitmeye “gerek olmayan”, fonksiyon ve alan eksikliğinin yanısıra bir de birbirinden çirkin, yıkık dökük tuvaletler… Bunların arasında asla unutamadığım bir tuvalet, Dikilitaş’ta “modern” olarak sunulan yeni yapılmış ama çok hüzünlü gözüken bir binadaydı. Zaten kapıdan girdiğim anda vazgeçtiğim evin tuvaletinde, duşakabini açtığınızda, sürpriz! Duşakabinin içindeki klozetle karşılaşıyordunuz. Duşakabine çıkan merdiven yapmışlar bu arada. Çok detaylı düşünme ile hiç düşünmeme arasındaki fantastikliğe çıkan basamak… Emlakçıya şok olmuş bir şekilde baktığımda “Yav olmuş bir Laz uşaklık, ne olacak yav?” diye sırıtmıştı.
Algıları kurcalamayı, kabul edilmişlikleri, üstü örtülmüş bilinenleri silkelemeyi seven sanatçı son sergisinde, birçok sergisinde olduğu gibi yine mimar kimliği ve eğitiminden de yararlanarak tuvaletlere odaklanıyor. Ari P. Büyüktaş’ın sergi metninde “Tuvaletler, kendisiyle bir türlü barışamayan, kendi bedenine vurduğu zincirleri kırıp özgürleşemeyen insan bedeninin mimari zamansızlığını yüzümüze çarpıyor,” yazıyor. Ahmet Rüstem de tuvalet ile ilgili deneyimlerimiz, bedenlere vurulan zincirler üzerine düşünerek başlıyor ve her sergisinde yaptığı gibi hem konuyu irdeleyen hem kendine sınır da koyan kelime listesi oluşturuyor: Banyo, duş, boşaltım, cinsiyet, cinsellik, mahremiyet, sığınma/kaçış, gözetleme, giderler, tıkanmalar…
Bu anı, yapay zekayla üretilen, sergide görebileceğiniz 2700 seramik desenine dönüşüyor. Renk skalaları ile birbirine bağlı, akışkan bir şekilde birbirine geçen imajlar… Sergi, bu videonun da dahil olduğu 4 ana video ve bu videoları bir paravan gibi ayıran, sanatçının imzalarından biri haline gelen artırılmış gerçeklikle canlanan dev tekstil baskılardan oluşuyor. Sergiye performans sanatçısı Kübra Uzun’un yer aldığı dönüşüm işiyle giriş yapılıyor. Kübra, Ahmet’in hazırladığı holofan döndükçe var oluyor, sanki sizi bir aynaya çağırıyor.
İkinci video, Ahmet’in bahsettiğim Islak Hacim deneyimlerinden oluşan 36 Odacık’tan oluşuyor. Ardından, içerisinde serginin en dikkat çekici tasarımlarından deniz erkekleri, birbirine geçen akışkan bedenlerin olduğu seramikler videosu geliyor ve en son, sanatçının geleceği irdelediği Mollusca -içine girebileceğimiz, bedenimize göre şekillenen, geleceğe ait canlı bir tuvalet formatı- tasarımına ulaşıyoruz. Serginin ses tasarımını kendi de tuvaletler üzerine ilginç bir Instagram hesabı yöneten Perla Veda yapmış.
Bütün bu akışı, ilk başta bahsettiğim Tuvalet Mimarisi yazısına dönerek bitiriyorum… Biz Türklerin de pek iyi tanıdığı mimar Corbusier’nin, 1923 tarihli Towards a New Architecture dergisinde “Görmeyen Gözler” bölümünde, tuvaletin tamamen camlardan inşaa edilmesi, ziyaretçileri karşılamak için misafir odasının yanında yer alması ve sıhhi tesisat armatürlerinin saklanmak yerine gururla sergilenmesi gibi önerilerde bulunmuş. “Gerçek müze her şeyi içeren müzedir,” diye yazmış Corbusier. Ben de Ahmet Rüstem Ekici’nin ortaya koyduğu bu gerçek müzeyi kendisinden dinledim, sizlere hikayesini, arka planını sundum, gidip bu dijital sergide yeni bakış açısı kazanmak, videoları izlemek sizlerde…
Küratörlüğünü Fırat Arapoğlu’nun yaptığı “Daimi Bir Akış” sergisi kapsamında sunulan Ahmet Rüstem Ekici’nin “Islak Hacim” isimli serisi 17 Aralık 2022 tarihine kadar Bilsart’ta görülebilir.
Kaynak: DUVAR
