Gülşen bir taktisyen değil stratejisyendir ve hedefi cinselliğin sıfır noktasıdır. Kadın, orada cinselliğini erkeğin elinden kurtarıp, eril kurumsal genelahlâk ideolojilerinden arındırıp, biyolojinin işlevsel özgürlüğünün ve estetiğinin zemininde yeniden üretebilir artık.
Gülşen, her sahneye çıkışında iradi olarak cinselliğin sıfır noktasına inerken, (vücudunun) işlevselliğinin güzelliği ile karşı karşıya bırakıyor izleyenleri. Kozmetik filtrelerin ardına gizlediği anatomisi artık ışıltılı, yağlı, kremsi katkı maddelerinden oluşan bir plastik örtünün altında yeniden üretilmiş bir imgenin temsil ettiği bir işlevselliktir ve ona bakan herkes artık netlik ayarı yapılmış bu biyolojik işlevselliğin güzelliğe, saf ve kök estetiğe dönüştüğü eşikte durmaktadır. Zaten bir organizmanın güzelliği, onun (organlarının, unsurlarının) işlevlerinin orantısının ve uyumunun dönemin estetik ideolojisince algılanışı değil de, nedir?
Gülşen’in sahne şovunun özgün tarafı öncelikle önce, önceden başlamasıdır. Şovdan önce. Sahneye çıkışından önce. Gülşen, sahneye çıkmadan önce her biri aynı zamanda ideolojik fonksiyon (ya da Foucault felsefesi ve sosyolojisindeki dispositif) olan giysi parçalarını, tam da ideolojilerden soyunuyormuşçasına, ideolojik ögelerden (ya da dispositiflerden) sıyrılıyormuşçasına mümkün mertebe çıkarıp atar. (Dispositif, kelime anlamı olarak önlem, mekanizma, davranış planı demek olan bir kavramdır. Foucault ise, örneğin cinsellik dispositifi kavramını kullandığında bir toplumda belli bir dönemde cinsellik üzerine söylem üretmek ya da sosyal iletişim geliştirmek, bu alanda kurumsal iktidarları işletmek için başvurulan bütün önkabullenilmiş kurum, bilgi ve mekanizma bileşkelerini ve ilişkilerini kasteder.) Giysiler ve onların içerdiği genel ideolojinin, genelahlâk ideolojisinin öğeleri (ve cinsellik dispositifleri) Gülşen’in nazik bedeninden sapır sapır dökülmüş ve geriye hayal gücünün birkaç küçük fırça darbesiyle tamamlanacak masum, materyal (maddi) bir güzellik kalmıştır. Ama tam da işte ideolojilerin şişirdiği, özgüven yoksunu erkek cinselliğinin havasını, Gülşen ile ilk göz temasında kaçıracak olan bu materyal güzellik, materyalist (maddeci) estetik, sahnede süren şovun provokatif etkisini üretir.
Gülşen, sahneye çıkmadan önce cinselliğin sıfır noktasına mümkün mertebe yaklaşma, inme, geri dönme kararını vermiştir. Striptizcinin soyunmayı mümkün mertebe uzattığı, bir noktada duracağı bilinmesine rağmen çeşitli taktiklerle beklenti oluşturduğu ve zaman içinde beklenti ve merakı arzunun esas dinamiğine dönüştürdüğü şovuna karşın, Gülşen, daha işin başında izleyicinin merakını giderecek, beklentisini karşılayacak biçimde ortaya çıkarak, striptizcinin kızıştırıcı işvesinin yerine, işlevselliğin yatıştırıcı çıplaklığını koyar. Bu anlamda Gülşen bir taktisyen değil stratejisyendir ve hedefi cinselliğin sıfır noktasıdır. Kadın, orada cinselliğini erkeğin elinden kurtarıp, eril kurumsal genelahlâk ideolojilerinden arındırıp, biyolojinin işlevsel özgürlüğünün ve estetiğinin zemininde yeniden üretebilir artık.
Gülşen’in erkekleri ve kurumları ürkütmesinin sebeplerinden biri de onun az ya da çok, her halükârda (sahne performansları özelinde) üzerinde uzlaşılmış, uzlaşmacı bir dekolte kullanmamasıdır. Dekolte, (erkek) izleyicinin, voyeur (röntgenci) bakışına fırsat verir ve saldırgan (erkek) izleyici, dekolteden bedene sızarak fethetmenin, sahip olmanın, sınırları ihlal etmenin hazzını yaşar. Sızmak, eril iktidarların en önemli sahiplenme, ele geçirme taktiklerinden biridir. Voyeur (röntgenci) bakışı, taciz ve tecavüz saldırganlığı öncesindeki keşif ya da alan taraması eylemidir. Gülşen’in estetik tercihleri, dekolteyi uç noktasında anlamsızlaştırarak (erkek) izleyicinin bu taktiksel kuşatma ve şiddet sürecinin haz ve heyecanını yok eder.
Gülşen, sahnede ya da kliplerinde çıplak değildir. Sahne ışıklarının, set spotlarının, kozmetiğin, krem ve fondötenlerin, photoshop ve edit tekniklerinin hepsi Gülşen estetiğinde ironik bir örtü işlevi ve anlamı kazanır ve ondan albinist kırılganlıkta bir imge, plastik bir gösterge, çoğu şarkısının zıttı mesafeli bir buz prenses üretir.
Gülşen imgesi, ideolojik saldırılarla politikleştirildikçe, politik bir anlam kazandıkça, seksin; toplumdaki bütün ideoloji, kültür, siyaset, topyekûn üstyapı trafiğinin, çatışmalar ve uzlaşmalarının, nasıl da stratejik ve jeopolitik bir kavşağı olduğunu gözler önüne serer.
Gülşen Bayraktar Çolakoğlu, bugüne kadar 9 albüm yapmış, çok sayıda ödül kazanmıştır.
Kaynak: DUVAR
