Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölge Ofisi geçen hafta üç enfeksiyona dikkat çekti. Covid-19, maymun çiçeği ve çocuk felci (polio). Halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Muzaffer Eskiocak da Türkiye’deki özellikle beş yaşın altındaki çocuklar için endişeli olduğunu söyledi: “Türkiye’de çıkarsa zor yakalarız. Takibi iyi yapılmıyor.”

Türkiye’de son yerli olgu 1998’de tespit edildi. 2002’den itibaren Türkiye’nin de içinde bulunduğu Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi çocuk felcinden arınmış bölge ilan edildi. Ancak komşu ülkelerdeki savaş ve karışıklık çocuk felci kontrolünü etkiledi. Örneğin 1999’da son çocuk felci olgusunun görüldüğü Suriye’de, 2011’de başlayan çatışmalarla birlikte aşılama zayıfladı. Sadece iki yıl geçince bile 35 polio vakası görüldü.
Beş yaşın altında yaklaşık altı milyon çocuk var
“Türkiye için endişelerimiz var mı?” sorumuza karşılık Eskiocak şunları dedi: “Var tabi. Türkiye’de 5 milyon 900 dolayında beş yaşından küçük çocuk var. Çocuk felci için öncelikle riskli grup olarak bunları görüyoruz. Rutin bağışıklamada hem beşli aşı (içinde polio da var) hem de bununla birlikte altıncı ve 18’inci ayda yapılan ağızdan çocuk felci aşısının hedef nüfusa, tüm coğrafyalarda ulaştırıldığından emin olmamız gerekiyor. Hiçbir yerde bu aşılama oranı yüzde 90’ın altına düşmemeli. Eğer bunu yapabilirsek dışarıdan girişleri önlemek için elimizde çok ciddi toplum bağışıklığı olur. Tabii aşılamanın yanı sıra sürveyansı (takip, izlem) güçlendirmek gerekiyor.”
‘Düzensiz göçmenimiz çok, daha dikkatli olmak zorundayız‘
Türkiye’de binlerce düzensiz göçmen var. Bunlardan endemik bölgelerden gelenler dışkılarıyla çocuk felcini getirebilir.
Eskiocak, şunları söyledi: “Sınır komşularımız Suriye, Irak ve İran’ın çocuk felci açısından (halihazırda polio virüsüyle enfekte olmasa da) riskli ülkeler. Diğer yandan düzensiz göçmenlerin yoğun kullandığı bir güzergah oluşumuz nedenleriyle dikkatli olmak zorundayız. Çocuk felci virüsüne karşı hem bağışıklama kapsayıcılığını hem de sürveyans duyarlılığını yükseltmeliyiz. Bilhassa beş yaşından küçük tüm göçmen çocuklar oral çocuk felci aşısıyla mutlaka aşılanmalı.”
Türkiye’nin eylem planı yok
DSÖ Avrupa Bölgesi Poliomiyelit Eradikasyonu Doğrulama Komisyonu Gözden Geçirme 2018 Raporu’na göre Türkiye ‘düşük riskli.‘ Sınırın her iki tarafında Suriyelilere aşılama ve sürveyans çalışmaları takdir ediliyor. Ancak Türkiye’nin Global Polio Eradikasyon Girişimi kuralları doğrultusunda bir salgın durumunda izlenecek ulusal eylem planının olmamasından endişe duyuluyor.
Polio salgını simülasyon tatbikatı uygulaması öneriliyor. Sağlık Bakanlığı’na, yüksek bildirimlerine karşın aşı oranlarının hesaplanmasında pay ve paydayı berraklaştırma öneriliyor.
Bağışıklama kötü olunca, aşı kaynaklı hastalıklar görülüyor
Dünya Sağlık Örgütü’nün de uyardığı gibi aşı kaynaklı çocuk felci dolaşımı sürekli tespit ediliyor. Aslında bu ulusal bağışıklama programlarının her çocuğa ulaşma hedefine erişemediğinin bir başka kanıtı.
Zorlu kazanımların kolayca kaybedilebileceğini belirten Eskiocak, şöyle devam etti: “Hastalığın takibi kanalizasyon sistemlerinde (virüs dışkıyla atılıyor) virüsü aramakla ve ani başlayan yumuşak felç vakalarını taramakla yapılıyor. Eğer arama sürmeseydi, bulunamazdı. Son dönemdeki endişenin kaynağı, daha önce kanalizasyonda arandığı halde bulunamayan virüsün artık saptanması. Birleşik Krallık, ABD, İsrail’deki kanalizasyon sistemlerinde virüsün bulunması telaşa yol açtı. ABD’de yumuşak felç vakalarında da polio yakalandı.”
İki aşı da iyi
Çocuk felcinin iki çeşit aşısı var. Koldan kas içine uygulanan inaktif (cansız) ve oral (ağızdan) uygulanan aktif (canlı) aşı. Her ikisinin koruyuculuk oranı yüksek. Ancak çocuk felci aşılama kampanyasında uygulanması çok daha kolay olan ağızdan aşı uygulandı.
Türkiye’de eskisi kadar olmasa da ağızdan canlı aşı da uygulanıyor. Ağızdan aşı canlı virüs içerdiği için bağırsaktan atılıyor. Temas halinde aşısızlarda 7-8 milyonda bir sıklıkla hastalığa yol açabiliyor.
Eskiocak, şöyle devam etti: “Bu aşının kötü olduğu anlamına gelmiyor. Hastalığı bu aşıyla dünyanın büyük bir bölümünden eradike (enfeksiyonun bitirilmesi) ettik. Aşıdaki virüs aşıyı olanları hasta etmiyor. Ama bağırsaktan atıldığı için, aşısı olmayan başkalarına bulaşabiliyor. Örneğin New York’da virüsün görüldüğü bölgede aşılama oranı yüzde 43. Şehrin genelinde oran yüzde 72-73. Bu aşılama oranları çok düşük.”
İnsanlar çok farklı nedenlerle sürekli seyahat ediyor, yer değiştiriyor. Dolasıyla hastalıkları da beraberlerinde geziyor: “Dışkıyla bulaşan bir hastalık dünyanın her tarafına yayılabilir. Gelişmiş ülkelerin kanalizasyonlarında virüsün saptanması, tüm dünyada insanlar arasında virüsün dolaştığını gösteriyor.”
Güven sorunu aşılamayı etkiliyor
Halk sağlığını koruyucu hizmetlerin aksaması toplumsal bağışıklığı da etkiledi. Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan önce topluma dayalı sağlık hizmetinin sunulduğunu belirten halk sağlığı uzmanı, şöyle devam etti:
“Bağışıklama hizmetlerinin sunum biçimi değişti. Evlere gidip aşılama yapılırdı, şimdi ‘gelin aşılanın’ deniyor. Eve gelip, gebe ve çocukları izleyen, aşı yapan Sağlık Ocağı çalışanlarına güvenilirdi. Eve gelen sağlık çalışanı, koruyucu, yardımcı, kolaylaştırıcı olarak görülürdü. Şimdi kişi gelmez, aile hekimi aramazsa aşısız kalabilir. Evlere gidilmeyince hizmeti sunanla, kullanıcı arasındaki mesafe de açıldı. Sağlığın ticarileşmesiyle, sağlık hizmetini sunan organizasyonlara, bakanlığa güven azaldı.
Aşıyla hastalığın görünmesini engellenir. Ama aşılamayı durdurduğumuzda tekrar ortaya çıkar, salgınlar yapar. Hastalığı Türkiye’de yok bilen yurttaşlar, sağlık çalışanları aşılamaya kayıtsız kalabilir, umursamayabilirler. Devlet-sağlık sektörü-toplum arasında oluşan güven bunalımının sonuçları arasına, aşılanmaya yönelik kararsızlık ve aşılanmayı ret eklendi. Bağışıklama hizmetleri son yirmi yılın en kötü düzeyine geriledi.”
‘Yumuşak felç vakalarını aramıyor ve bulamıyoruz‘
Peki Türkiye’de sürveyans yeterli mi? Türkiye’nin 2021’deki çocuk felci sürveyansı göstergesi olan ani başlayan yumuşak felç vakalarını bulma performansı 15 yaşın altındaki her 100 bin kişide 0.77. Bu rakamın 1’in altına düşmemesi gerekiyor. Riskli ülkelerde 2’ye yaklaşması öneriliyor.
Sürveyansta hastalıkların ilerleme modellerini belirleyebilmek için yayılımları aranır. Geçmişte oranın yüzde 1.5’lara çıktığı oldu. Oranın yükselmesi hastalığın daha iyi takip edildiği anlamına da geliyor.
Eskiocak, şunları dedi: “Oranın 0.77’ye düşmesi, bizim hastalığı bulabilme şansımızın da düşük olduğunu söylüyor. Yumuşak felce birçok hastalık yol açabilir. Ancak sebebin çocuk felci olup olmadığının bakılması sürveyansın parçası. Çocuk felcinin sıklığını, varlığına yönelik bir tespit. Demek ki yeterince yumuşak felç vakalarını bulamıyoruz.”
New York’da bulunan virüsle, İsrail ve Birleşik Krallıktaki bağlantılı
DSÖ, yaygın aşılamayla çiçek hastalığını ortadan kaldırdıktan sonra ikinci hedef olarak çocuk felcini belirlemişti. Türkiye dahil, dünyada 1988’de başlayan yaygın aşılama kampanyasının güzel sonuçları kısa zamanda alındı ve vakalar yüzde 99 oranında azaldı.
Milyonlarca çocuğun ölmesi, sakat kalması önlendi. Kampanyanın başladığı yıl 125 ülkede, 350 bin çocuk hastalanmışken, geçen yıl dünya gelinden sadece 140 olgu bildirildi. Kampanyadan önce virüs her gün binden fazla çocuğu felç ediyordu. Son tespitler, virüsün dolaştığını işaret ediyor. Bu da kaygı uyandırıyor.
DSÖ Avrupa Bölge Ofisi söz konusu açıklamasında, çocuk felci virüsünün aşılanmamış topluluklardaki duyarlı bireylere ulaştığı söylemişti. Geçtiğimiz yıllarda İsrail, Tacikistan, Ukrayna, Britanya’da aşı kaynaklı poliovirüsler tespit edildiğini hatırlatan ofis, şöyle uyarmıştı: “Yakın zamanda New York’ta tespit edilen çocuk felci virüsü, İsrail ve Birleşik Krallık’taki virüslerle genetik olarak bağlantılı. Yüksek bağışıklama oranına (aşılama aracılığıyla kişiyi hastalıklara karşı korunmuş hale getirme) rağmen, çocuk felci virüsü, aşılanmamış topluluklardaki duyarlı bireylere ulaşmanın yolunu buldu. Hastalığı küresel olarak ortadan kaldırmak ortak sorumluluğumuz.”
Ofis yine açıklamasında, çocuk felcinin küresel eradikasyonuna (ortadan kaldırılması) yönelik başarının çok kırılgan olduğunu hatırlatmıştı. Enfeksiyona karşı uyanık kalınması, çok etkili ve güvenli olan çocuk felci aşısının bir an önce uygulanması istemişti.
Dünyanın gevşemesi için de erken
Hastalığın dünya üzerinden silinmesi hedefine çok yaklaşılsa da gevşemek için erken. Halen Afganistan ve Pakistan’da (savaş, iç çatışmalar, Taliban’ın engelleri nedeniyle) hastalık görülüyor. Buralardan dünyaya yayılma riski nedeniyle diğer ülkelerde de çocuk felcine karşı aşılanmanın önemi sürüyor. Farklı ülkelerin kanalizasyon sisteminde virüsün bulunması, sınır tanımadığını zaten ortaya koyuyor.
Öte yandan Covid-19 pandemisi tüm dünyada rutin çocukluk çağı aşılama hizmetlerinin aksamasına yol açtı. Sadece 2020’de 23 milyon çocuk bağışıklama hizmetlerinden yararlanamadı. Çocuk felci yapılamayan rutin aşıların arasında yer alıyor. Bu aksama da virüsün dolaşımında etkili oldu.
200 vakadan birini felç ediyor
Yakın zamana kadar halk sağlığı sorunu olan çocuk felci hastalığına (poliomyelit, kısa adı polio) yol açan poliovirüs, insan dışkısıyla yayılıyor. Virüs taşıyan insan dışkısının bulaştığı suyun içilmesi ya da yiyeceklerin yenmesiyle bulaşıyor. Virüs bağırsaklarda çoğalıp sinir sistemine geçiyor. Özellikle beş yaşın altındaki çocuklar için ciddi risk yaratabiliyor. Yaklaşık her 200 vakadan birinde virüs omuriliğe ulaşıp kasların hareketlerini sağlayan sinir hücrelerini tahrip ediyor. Kalıcı felce yol açıyor. Bunların yüzde 5-10’u solunum kaslarının felç olmasıyla ölüyor. Erişkinlerde daha ender olsa da görülebiliyor.
Aşı her yaş için lazım
Aşılanma sadece enfeksiyon zincirinin kırmıyor. Toplum bağışıklığıyla en kırılgan kesimlerinin (hastalıkları/bağışıklık sistemini baskılayıcı tedavi nedeniyle aşılanamayan çocuklar, yaşlılar, kronik hastalıkları bulunanlar) korunmasını da sağlıyor.
Sağlık Bakanlığı tüm çocukların 13 hastalığa (hepatit A ve B, difteri, boğmaca, tetanos, pnömokoksik hastalıklar, hemofilus influenza B (HİB), çocuk felci, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, su çiçeği ve verem) karşı bağışıklanmasını öneriyor. Aşılananı hastalıktan koruyacak bir bağışıklığın sağlanabilmesi için, aşıların belirlenmiş aralıklarla, yeterli sayıda uygulanması ve belirlenmiş yaş aralığında tamamlanması gerekiyor.
Aşılama, aşılananı aşıyla önlenebilir hastalıklardan korur, hayat kurtarır. Hastalanma nedeniyle çocuklukta gelişim geriliğinden, eğitimin aksamasından korur, akranlarıyla oynayarak, öğrenerek birlikte büyümesine katkı sağlar.
Yetişkinlikte yaşamda aktif ve katkı sağlayıcı potansiyellerini güçlendirir. Yaşlılıkta engelli olmayan yaşam yıllarını artırır. İnsanların yaşam kalitesini artırır, önlediği hastalıklar ve komplikasyonları nedeniyle sağlık harcamalarında tasarrufa neden olur. Bağışıklamanın yararı aşılananlarla sınırlı kalmaz. Aşılananlar hastalığı yaymaz. Aşılamayla ülke düzeyinde, hastalıkların bulaştırıcılık derecesi (R0) ve aşının koruyuculuk düzeyine bağlı olan bir kritik aşılama seviyesinden sonra aşılanamayanları da koruyan bir toplum bağışıklığı sağlanabilir.
Kaynak: DİKEN – Mesude Erşan