Türkiye iş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Her geçen gün ise ölen işçi sayısı artıyor. Aynahaber.net olarak Denizli’de İş Sağlığı ve İş Güvenliği konusunu alanında yetkin kişilerle konuşmaya devam ediyoruz. İkinci yazımızın konuğu Tes-İş Teşkilat Sekreteri ve aynı zamanda 28 yıllık enerji sektörü çalışanı olan Özcan Göçer, Denizli’de İş Sağlığı ve İş Güvenliğiyle ilgili merak edilen sorulara yanıt verdi.
Özcan Göçer: Uygulanmadığı için zaten İSG ile ilgili yönetmelikler çıkarıldı, uygulamada çok eksikliklerimiz
Mükerrem Yollu: Denizli’de İSG konusunda alınmış tedbirlere şahit oluyor musunuz?
Özcan Göçer: İlginç olan konulardan birisi de bu aslında. İşçi kentlerinden biri olmamız ve tekstil ağırlıklı bir iş sahasının olmasına rağmen ölümlü iş kazaları genellikle farklı sektörlerde yaşanıyor. Genellikle inşaat sektöründe, demir had denelerinde ve belediyelerin yapmış olduğu Seyir Tepesi, Honaz Tüneli gibi projelerde ölümlü iş kazaları daha çok yaşandı Denizli’de. Genellikle Denizli’de son zamanlardaki iş kazalarında özellikle ölümlü iş kazalarında, yabancı uyruklu insanların kurban gittiğini görüyoruz. Afgan, İran ve Suriye asıllı işçilerin ölümlü iş kazalarında hayatını kaybettiğine şahit olduk. Görmemezlikten gelindi bu yaşananlar. Bu durum da Denizli’mizin kanayan sorunlarından biridir.
Üstüne basarak söylemek istediğimiz başka bir konu yöneticilerimizin bu konuya kulak tıkamış olmasıdır. Yeni bir seçim dönemi atlattık ancak partisi fark etmeksizin hiçbir adayın, belediye başkanının ağzından İş Sağlığı ve İş Güvenliği veya sendikal haklar konusunda bir şey duymadık. Seçim vaadi olarak bile değinilmedi bu konuya. Sermayenin güdümünde olan partiler bu konuya kulaklarını tıkamış durumdalar kısacası.
Mükerrem Yollu: Kıdem tazminatının fona devredilmesi İSG’yi etkiler mi?
Özcan Göçer: Enerji sektöründe çalışılan şey görülmeyen sadece hissedilebilen bir şey. Önlemlerimizi alsak bile işçinin kafasının da o an işte olması lazım çünkü enerji işçileri “çok tehlikeli iş” kategorisinde. İşçinin aklını gelecek kaygısı, yarınlarımız ne olacak soruları, geçim sıkıntısı gibi konular sardığında dikkatsiz olabiliyor. O yüzden işçilerin bu gibi hakları koruma altına alınması gerekirken daha da gasp edilmeye çalışılıyor.
Çünkü onlar 1 k/w elektriğin kaç paraya mal olduğunu düşüyorlar kaç cana mal olabileceğini değil. Ancak yapılan işin her kademesinde işçiler var. Sayaç okumadan arıza gidermeye kadar her zaman müşteriyle işçiler muhatap oluyor. Fatura ödenmemesinden kaynaklı elektrik kesmeye gittiğinde bıçaklanarak ölen işçiler var örneğin.
Mükerrem Yollu: İşçilerde yaratılan “sendikalı olursam kovulurum” algısının sebebi nedir?
Özcan Göçer: Bunun asıl sebeplerinden birisi de patronlardaki eğitim seviyesinin azalması, Türkiye’deki eğitim düzeyinin düşük olması da diyebiliriz. Para var ancak eğitimsizlik var. Devlet son 17 yıldır sendikal örgütlenme konusunda doğru düzgün adım atmadı. Sanayi Devrimi’ne geç kalmamız da sebeplerinde biri. 1970’lerde Türkiye’de oluşan Sendikal örgütlenme o dönemki iktidarların düşüncesiymiş gibi görüldü ve hep başka bir görüşteki partiler tarafından göz ardı edildi. Sendikal örgütlenme ülkemizin sorunu, işçilerimizin sorunu olarak görülmesi gerekirken belli bir zümrenin belli bir siyasi görüşün sorunuymuş gibi görüldü. Halbuki tüm ülkenin temel değerlerinden biri bu olmalı. Ölümlü iş kazalarında toplumda bir etkisi olması lazım. Çünkü bu bizim önüne tamamen geçebileceğimizi bir durum değil ancak mümkün olan en alt seviyeye indirebiliriz iş kazalarını.
Örnek verecek olursak geçen sene katıldığım iş sağlığı ve iş güvenliği eğitiminde katılımcı olarak gelen İngiliz akademisyen bir senede Büyük Britanya’da tüm sektörlerde toplan 144 ölümlü iş kazası olduğunu söylediğinde çok şaşırmıştım. Çünkü ülkemizin o seneki ölümlü iş kazası sayısı 1850 idi.
Mükerrem Yollu: Bir üyeniz iş kazası geçirdiğinde siz sendika olarak ne yapıyorsunuz?
Özcan Göçer: Bir üyemiz iş kazası geçirdiğinde maddi ve manevi olarak yanında olmaya çabalıyoruz. Enerji işçilerinin ağırlıklı olduğu bir sendika olduğumuz için iş kazalarımız genellikle yanık ve uzuv kopukları şeklinde oluyor. Doğru tedavi görmesi için gerekli yönlendirmeleri 112’lerle koordineli bir şekilde yapıyoruz. Örneğin en yakın yanık ünitesi Denizli Devlet Hastanesi’nde var. İş kazası yanık aşamasındaysa Devlet Hastanesi’nde hazırlıklar yapılması için sevkiyata yardımcı oluyoruz. İş kazası hayati tehlike olmadan uzuv kopukları şeklindeyse Pamukkale Üniversitesi Mikrocerrahi bölümüyle irtibata geçerek yardımcı oluyoruz. Kazazede arkadaşımızı doğru yere teslim etmek için uğraşıyoruz kısacası.
Bizler hizmet sektöründe kalite odaklı çalıştığımız için toplumdaki kalite algılayışını yerine getirebilmek için hızlı hareket etmemiz lazım. Çünkü hayatımız bu enerjilere bağlı. Örneğin, kimi asansörde kalabiliyor kimi diyaliz makinesine bağlı yaşıyor. Hızlı şekilde elektrik arızasını gidermek için iş güvenliğini bazen göz ardı edebiliyoruz.
Mükerrem Yollu: Üyelerinize İSG konusunda eğitim veriyor musunuz? Sendikalar İSG konusunda neler yapabilir?
Özcan Göçer: Geçtiğimiz günlerde Pamukkale Üniversitesi’nden bir akademisyen ve Denizlili iki İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı arkadaşımın katılımıyla üyelerimize hem İSG hem kıdem tazminatının fona devredilmesiyle ilgili eğitim gerçekleştirdik. Üyelerimizle sadece İSG konusunda değil onları alakadar edecek her konuda konuşuyoruz. Örneğin kıdem tazminatının fona devredilmesi işçileri gelecek kaygısına sürüklüyor ve böyle bir durum da dikkatsizliklere ve bu da iş kazalarına sebep oluyor. Sık sık üyelerimizle bu konularda üniversitelerden akademisyenlerimizin de desteğiyle biraraya gelmeye çalışıyoruz.
Türk-İş’e bağlı bir şekilde eğitim tesislerimizde periyodik zamanlarda 1 haftalık eğitim alıyoruz. Meslek hastalıklarından, hukuksal sorunlara kadar bir çok bilgi alışverişi yapıyoruz.
Devlet yaptırım gücü burada göstermesi lazım. Denetim şirketlerine bağlı İSG uzmanlarımızın tam bağımsız birer çalışan olması lazım. Devlet bu konuyu tekrar ele alıp bağımsız, özgür ve bilimsel uzmanlarla çalışma ortamı sağlamalıdır. Eğer samimi bir şekilde iş kazalarını azaltma gibi bir isteğimiz varsa böyle olmalıdır.
Mükerrem Yollu: Sendikalı işletmeler ile sendikanın olmadığı işletmelerde iş kazaları fark gösteriyor mu?
Özcan Göçer: Dünyanın bütün modern ve çağdaş ülkelerinde iş kazaları nasıl azaltılmış öncelikle buradan örnek almamız lazım. İş kazalarının az olduğu ülkelere baktığımızda hepsinde sendikalar vicdanı ve fikri hür şekilde, siyasi partilerin de destekleriyle sahadalar hep. Ancak Türkiye’deki sendikal faaliyet böyle değil ki biz gidip işçilerle iş sağlığı ve güvenliğini irdeleyelim. Koruma altına alınmış haklarımız olmasına rağmen bizler patronlar tarafından sürekli mobinge maruz kalıyoruz ve disiplin soruşturmalarıyla sıkıştırılıyoruz. Ancak tabi ki bunlar bizi işçilerle yan yana gelmekten alıkoyamadı.
Kaynak: https://www.aynahaber.net/haberler/gundem/is-kazalari-sendikalar-hur-olursa-onlenir/15585/
