Raporun tümü şöyle:
Öncelikle İstanbul Çatalca’da 19 Temmuz’dan beri hakları için direnen TekGıda-İş üyesi Polonez işçilerini selamlıyoruz… İSİG Meclisi olarak bizler de direnen işçilerle dayanışmak için çıkardığımız bu raporda önce Polonez direnişi güncesine ardından gıda işkolundaki iş cinayetlerine değineceğiz…
İşçiyiz, ölümüne çalıştırılıyoruz, geçinemiyoruz
Türkiye tarihinin en büyük yoksullaştırma süreci yaşanıyor. Türk-İş, BİSAM ve İPA verilerine göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 19-20 bin TL’ye yoksulluk sınırı ise 60-65 bin TL’ye yükseldi. Sonuç ortada, sadece asgari ücretle çalışan milyonlarca işçi açlık sınırının altında yaşıyor! Esas olarak mutfak enflasyonu cep yakıyor. Dünyada gıda fiyatları gerilerken, Türkiye’de artıyor. Son 12 ayda mutfak enflasyonu yüzde 65’e ulaştı.
Yoksulluk ve eşitsizlik derinleşiyor. Aile Bakanlığı’nın verileri ise vahim durumu gözler önüne seriyor. 2024 yılının ilk altı ayında yardıma muhtaç hane sayısı 500 bin artışla 4 milyon 278 bin’e yükselirken, sosyal yardıma muhtaç hane sayısı ise 498 bin 120 arttı. Diğer yandan Türkiye’de en zengin yüzde 1’lik kesim ülkedeki servetin yüzde 40’ını alıyor. Türkiye bu kritere göre Avrupa’da servet dağılımı adaletsizliğinde ilk sırada yer alıyor.
İşte bu noktada “asgari ücretle çalışan ve geçinemeyen” Polonez işçileri TekGıda-İş Sendikası’nda örgütlenmeye başladı ve işten atılma saldırısıyla, baskılarla karşılaştı.
Polonez işçileri insanca yaşayacak ücret ve çalışma koşulları için direnişte
Yüzde 77’si Ürdün menşeli sermayenin olan; sucuk, salam gibi işlenmiş gıda üretimi yapan ve bu gıdaları Dominos gibi ünlü markalara pazarlayan Polonez’de işçiler yıllardır asgari ücretle, mesai ücreti almadan ve haftalık izin kullanmadan çalıştırılıyordu. 354 işçinin çalıştığı fabrikada TekGıda-İş Sendikası’nda örgütlenen işçiler kısa sürede toplu iş sözleşmesi için gereken çoğunluğa ulaştı.
Bunun üzerine patron “küçülmeye gidiyoruz” diyerek 13 işçiyi işten attı. Arkadaşlarının işten çıkarılmasına tepki gösteren işçiler ise üretimi durdurdu. Bunun üzerine direnişi kırmak isteyen Polonez patronu işten atma saldırısını sürdürdü, 122 işçi daha atıldı ve işten atılan işçilerin sayısı 135’e ulaştı. Ortalama 10-12 yıldır çalışan işçilerin işten atılma nedeni ise Kod-46. Yani “hırsızlık ve yüz kızartıcı suç”. Yani Türkiye’de Anayasa’nın 51. Maddesine göre “sendikalaşma hakkını” kullanan işçilere, “hırsız” deniyor, “yüz kızartıcı suç işledin” deniyor ve işten atılıyor.
Başlayan direnişi kırmak için patron dışarıdan günlük çalışan işçiler getirmeye başladı. Diğer işçilerin maaşlarına ise yüzde 25 zam yapma ve bir maaş ikramiye verme kararı aldı. 6 ayda bir yarım ikramiye, pazar mesaileri, çocuklara üniversite eğitim bursları, 10 yıllık çalışan işçiye sağlık sigortası vermeyi taahhüt ederek direnişi kırmaya çalıştı.
TekGıda-İş ile görüşmeyi kabul etmeyen patron, işçilerin anayasal haklarını kullanmasını ve işten çıkartılan arkadaşlarına sahip çıkmak için üretimi durdurmasını polis şiddetiyle önlemeye çalıştı. Aralarında çocukların da bulunduğu, çoğu kadın işçilerden oluşan işçilere çevik kuvvet polisleri biber gazlı, joplu müdahalede bulundu. Bir işçinin 10 yaşındaki çocuğu ile birlikte sendikanın Örgütlenme Uzmanı ve kadın işçiler yaralandı. İşçiler direnişi kırmak için içeriye kaçak işçi sokmaya çalışan patronu engellemek isterken, polisin hukuksuzluğa değil, hak arayan emekçiye müdahalesini protesto ettiler.
İlerleyen günlerde Çatalca Kaymakamlığı’na yürüyen, Valiliğe giden işçiler haklarını aramaya devam etti. Çatalca bölgesinde muhtarlarla ve halkla konuşulup yaşananlar anlatıldı. Dominos önünde boykot çağrılı dayanışma eylemleri hayata geçirildi, direniş TBMM gündemine taşındı.
Direniş fabrikanın önünde sürüyor. “Bu artık sadece para meselesi değil, onur mücadelesi” diyen işçilerin talebi “sendikalı olarak işe geri dönmek ve haklarını almak”. Bizlere de işçilere destek olmak düşer. Kimi çayını şekerini alır ziyarete gidip halay çeker, kimi Dominos önünde eylem yapar, kimi sosyal medyadan paylaşım yapar, kimi rapor çıkarıp direnişi toplumun her kesimine duyurmaya çalışarak direnişi selamlar…
Gıda işkolunda son on bir yılda en az 407 işçi çalışırken hayatını kaybetti
Aşağıda 2013-2024 yılları döneminde gıda işkolunda meydana gelen iş cinayetlerinin yıllara, nedenlerine, cinsiyetlere, yaş gruplarına, örgütlülük durumuna ve şehirlere göre dağılımlarını gösteren tabloları paylaşıyoruz…

Yüzde 84’ünü ulusal basından; yüzde 16’sını ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, sendikalar ve yerel basından öğrendiğimiz bilgilere dayanarak tespit ettiğimiz kadarıyla, 2013 yılında 22 işçi, 2014 yılında 21 işçi, 2015 yılında 40 işçi, 2016 yılında 43 işçi, 2017 yılında 37 işçi, 2018 yılında 43 işçi, 2019 yılında 30 işçi, 2020 yılında 44 işçi, 2021 yılında 31 işçi, 2022 yılında 22 işçi, 2023 yılında 58 işçi ve 2024 yılının ilk yedi ayında 16 işçi olmak üzere;
2013 yılından bugüne kadar “en az” 407 gıda işçisi “iş cinayetleri”nde hayatını kaybetti…
Gıda işkolunda hazırladığımız ilk rapor olduğu için kullandığımız bazı kavramları dair hatırlatma yapmalıyız:
• Yasalarımıza göre “iş sağlığı” kavramı kullanılmaktadır. Ancak bu kavram işçinin değil işin sağlığını yani işletmenin verimliliğini, kârlılığını hedefleyen bir anlayışı ifade etmektedir. Oysa işçilerin sağlığı her türlü ekonomik çıkardan, büyümeden önce gelir. Bu yüzden “iş sağlığı” yerine “işçi sağlığı” kavramını kullanıyoruz.
• Temel kriterimiz “bütün iş kazalarının önlenebilir olduğu”dur. İşçi ölümlerinin önlenebilir olması yüzünden yaşananları “iş kazası” değil “iş cinayeti” olarak tanımlıyoruz.
• İSİG Meclisi olarak bizler, kısıtlı imkânlarımızla derlediğimiz iş cinayetleri raporlarında işçi ölümlerinin bir kısmına ulaşarak kayıt altına alabiliyoruz. Bu yüzden “en az” vurgusunu yapıyoruz. Yoksa öğrenemediğimiz işçi ölümleri ve neredeyse hiç kayıt altına alınmayan meslek hastalıklarını düşününce iş cinayetleri bilinenin çok üzerindedir. Bu kısıtlılığa rağmen ulaştığımız iş cinayetleri sayısı SGK verilerinden fazladır.

Gıda işkolunda iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle:
Ezilme, Göçük nedeniyle 81 işçi; Trafik, Servis Kazası nedeniyle 71 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 45 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 45 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 36 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 32 işçi; Şiddet nedeniyle 25 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 22 işçi; İntihar nedeniyle 12 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 11 işçi; Covid-19 nedeniyle 8 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 6 işçi; diğer nedenlerden dolayı 13 işçi hayatını kaybetti…
• Makineye bir uzvunu kaptırma sonucu sıkışma, çok ağır yük ve forklift gibi iş makinelerinin altında kalma ya da çarpması, asansörde kabin ile duvar arasında sıkışma gibi ezilmeler ölüm nedenlerinde ilk sırada geliyor. İşçi servisleri ya da çoğunluğu işyerine ait araçlarla yapılan trafik kazaları ikinci sırada. Siloda, araçta, iş makinesinde ya da işyerinin üst katlarında çalışırken yüksekten düşmeler; kimyasal madde nedenli zehirlenmeler; yangın, kimyasal madde nedenli, siloya düşme nedenli boğulmalar; patlama ve yanmalar diğer öne çıkan ölüm nedenleri.

Gıda işkolunda iş cinayetlerinin cinsiyetlere göre dağılımı şöyle: 33 kadın ve 374 erkek işçi hayatını kaybetti…
• Ölen kadın işçiler silo; fırın; soğuk hava, fındık ve patates depoları; tavuk-hindi, makarna, konserve, süt, narenciye-kayısı paketleme, meyve suyu, dondurma, mantar ve şeker fabrikalarında çalışıyordu.

Gıda işkolunda iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle:
14 yaş ve altı 7 çocuk işçi,
15-17 yaş arası 17 çocuk/genç işçi,
18-29 yaş arası 88 işçi,
30-49 yaş arası 174 işçi,
50-64 yaş arası 79 işçi,
65 yaş ve üstü 7 işçi,
Yaşını bilmediğimiz 35 işçi hayatını kaybetti…
• Ölen işçilerin 24’ü çocuk işçi. Yüzde 6’lık oranla gerek tüm işkollarına gerek sanayiye göre daha yüksek bir çocuk işçi ölüm oranı var. Yaşından dolayı çalıştırılması yasak olanlar dahil tüm çocuk işçiler, iş öğrenme ya da hafif işlerde değil, diğer işçiler gibi işin tamamını yaparken hayatlarını kaybettiler.

Gıda işkolunda iş cinayetlerinde ölen göçmen işçilerin geldikleri ülkeler şöyle:
13 Suriyeli, 7 Afganistanlı, 2 Iraklı 2 Özbekistanlı, 2 Pakistanlı ve 2 Türkmenistanlı işçi hayatını kaybetti…
• Gıda işkolunda göçmen işçi ölüm oranı yaklaşık yüzde 7 ile tüm işkolları baz alındığında Türkiye ortalamasının yarım katı üzerindedir. Çoğunluğu kayıtdışı çalıştırılan göçmen işçilerin ana kitlesini Suriyeli ve Afganistanlı işçiler oluşturmaktadır.

Gıda işkolunda iş cinayetlerinde ölenlerin 12’si (yüzde 2,94) sendikalı işçi, 395’i ise (yüzde 97,06) sendikasız işçidir…

Gıda işkolunda 64 şehirde iş cinayeti tespit etmiş durumdayız:
42 ölüm İstanbul’da; 24 ölüm İzmir’de; 17’şer ölüm Kocaeli, Konya ve Mersin’de; 16’şar ölüm Bolu ve Gaziantep’te; 15 ölüm Balıkesir’de; 13 ölüm Sakarya’da; 12’şer ölüm Denizli ve Manisa’da; 10 ölüm Bursa’da; 9’ar ölüm Aydın, Kahramanmaraş, Nevşehir ve Samsun’da; 8’er ölüm Adana, Antalya ve Muğla’da; 7’şer ölüm Çanakkale, Karaman ve Tekirdağ’da; 6’şar ölüm Ankara, Eskişehir ve Mardin’de; 5’er ölüm Elazığ, Hatay, Rize, Şanlıurfa ve Zonguldak’ta; 4’er ölüm Çorum, Erzurum, Isparta ve Malatya’da; 3’er ölüm Aksaray, Burdur, Kırklareli, Niğde, Sinop, Trabzon ve Uşak’ta; 2’şer ölüm Afyon, Ağrı, Bilecik, Çankırı, Giresun, Kayseri, Kütahya, Ordu, Tunceli, Yalova ve Yozgat’ta; 1’er ölüm Amasya, Artvin, Bartın, Bitlis, Diyarbakır, Düzce, Edirne, Gümüşhane, Kars, Kırıkkale, Tokat ve Van’da; 1 ölüm Yurtdışında (Irak) meydana geldi…
• Tekirdağ-İstanbul-Kocaeli hattı, Sakarya-Bolu bölgesi, Bursa-Balıkesir havzası, İzmir-Manisa-Denizli bölgeleri ile Konya, Mersin ve Gaziantep gıda üretiminin ve işçi ölümlerinin öne çıktığı yerlerdir…
Kaynak: İSİG Meclisi
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()