90’lardaki faili belli cinayetlerde rol alan polis, asker ve JİTEM’ciler hep beraat ettirildi
-1993’te Mardin’de 13 köylü infaz edildi. Tuğgeneral Musa Çitil hakkında ‘birden fazla kişiyi aynı sebeple öldürme’ suçundan 8 Eylül 2012’de Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 13 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı. Yapılan birkaç duruşmadan sonra Çitil’in beraatine karar verildi.
-1993’te Muş’un Altınova ilçesinde aynı aileden dokuz kişinin evlerinde yakılarak öldürülmesi ile ilgili çok sayıda jandarma görevlisinin yargılandığı dava. 10 Haziran 2015’te Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmasında esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı, her sanık için 180 yıldan 225 yıla kadar ceza istedi. 1 Mart 2016 tarihli karar duruşmasında savcı, mütalaada yaptığı değişiklikle Bülent Karaoğlu dışındaki sanıkların beraatini istedi. Mahkeme heyeti ise tüm sanıkları beraat ettirdi.
-14 Temmuz 1993’te Şırnak’ın Silopi ilçesi Görümlü beldesi yakınlarında, ikisi baba-oğul ve biri köy imamı olmak üzere 6 köylünün gözaltına alınıp katledilmesiyle ilgili Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada dönemin 23. Jandarma Tugay Komutanı, Emekli Tuğgeneral Mete Sayar ve emrindeki 5 asker hakkında “birden ziyade kimseyi öldürmek suçunu işledikleri subuta ermediği” gerekçesiyle Temmuz 2015’te beraat kararı verildi.
-22 Ekim 1993’te Lice’de dönemin Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın “faili meçhul” bir suikast sonucu öldürüldü. İzleyen askeri operasyonda çoğu sivil 16 kişi öldürüldü. O tarihte Lice dış dünyaya kapatıldı ve ateşe verildi. Lice Davası 20 yıl sonra, zamanaşımına günler kala açıldı. İddianamede emekli Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı Albay Eşref Hatipoğlu ile Üsteğmen Tünay Yanardağ hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 24 yıla kadar hapis cezası istendi. Dava “güvenlik” gerekçesiyle Diyarbakır’dan Eskişehir’e, oradan İzmir’e nakledildi. Bu arada sanık Tünay Yanardağ öldü ve davanın tutuksuz yargılanan tek sanığı Eşref Hatipoğlu Aralık 2018’de beraat ettirildi.
-Diyarbakır Kulp’ta 1993’te 11 sivilin kaybedilmesiyle ilgili 2013’te açılan davada yargılanan dönemin Bolu 2. Komando Tugay Komutanı emekli Tuğgeneral Yavuz Ertürk, Aralık 2018’de beraat ettirildi.
-Şırnak’ın Cizre ilçesinde 1993-1995 yılları arasında meydana gelen 20 faili meçhul cinayetle ilgili olarak haklarında dava açılan aralarında emekli albay Cemal Temizöz ile Cizre eski Belediye Başkanı Kamil Atağ’ın da bulunduğu 8 sanık, Aralık 2018’de beraat ettirildi.
-Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Yekmal köyünde çobanlık yapan Nezir Tekçi, Gelibolu Piyade Tugayı’na bağlı askerlerce 26 Nisan 1995’te gözaltına alındı ve kaybedildi. Savcılık başlatılan soruşturmada “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verdi. Aile, iç hukuk yollarının tükenmesi üzerine AİHM’e başvurdu. 2010’da yeniden dava açıldı. Albay Ali Osman Akın ile Yarbay Kemal Alkan Eylül 2015’te beraat ettirildi.
Sıra Kürtlere gelince
Yıllardır İHD, Cumartesi Anneleri, hak savunucularının Mehmet Ağar ve ekibini ifşa ettiğini söyleyen Avukat Eren Baskın, Galatasaray Meydanı’nda yüzlerce kez haykırdıklarını, bir yanıt alamadıklarını söyledi. Baskın, şöyle dedi: “Ama şimdi aynı pisliklere bulaşmış, aynı işleri yapmış bir insanın sözleri ile harekete geçilmesi, sanki yeni bir şeymiş gibi hayret edilmesi bizi yaralıyor. Çünkü biz yüzlerce kez bunları ve daha fazlasını haykırdık. Bizi üzüyor, bizi çok kırıyor ama ne olursa olsun bu meselenin böyle tekrar gündeme gelmesi iyidir. Eğer gerektiği gibi yargılanacaklarsa ve gerekli cezayı alacaklarsa bu da olumlu bir gelişmedir.”
Sedat Peker’in anlattıklarını yeni olmadığını söyleyen Baskın, “Ama şimdi olayların içinde olan biri anlatıyor. Zaten beynimize kazınmış bir cümle vardı. ‘Bir tuğla çekersem duvar yıkılır.’ Bu tuğla çekilsin artık. Altında kimler kalıyorsa kalsın. Hiç kimse ama hiç kimse bizim kayıplarımızdan büyük değil. Hiç kimse bizim acımızdan büyük değil. Canavarca öldürülmüş, elleri kolları bağlanmış, kayıp edilmiş, cenazesine ulaşılamamış insanların hakkı var. Bir duvar yıkılacak birileri altında kalacaksa kalsın. Ankara, İstanbul ve Sakarya üçgeninde işlenen cinayetler, Mehmet Ağar ve ekibinin içinde olduğu cinayetlerdir. İstinaf mahkemesinin verdiği yeniden yargılama kararı önemlidir. Artık yerel mahkemenin verdiği yanlış karardan dönüp sanıklara hak ettikleri cezaları vermeleri gerekiyor” dedi. Siyasetin bu insanları korumaması, yargılamayı kolaylaştırması gerektiğini söyleyen Baskın, “Bu dava oy hesabı ile yaklaşılacak bir dava değil. Sıra Kürtlere gelince adalet terazisi şaşıyor. Kürtlerin karşısında kim varsa terazi ondan yana ağır basıyor. Ben 4 yaşında babamı kaybettim. Neden kaybettiğime dair hiçbir fikrim yok. Siyaset bu insanları koruduğu sürece adalet yerine gelmez” dedi.
Kaynak: Yeni Yaşam
