Kadınlarla Dayanışma Vakfı’nın 2021 yılı Kasım-Aralık ayına ilişkin bu altıncısını yayımladığı raporda şiddet gördüğü erkeklerden boşanmak isteyen kadınlar toplumsal baskıdan çekindikleri ve gerekli toplumsal desteği alamadıkları için boşanmaya ilişkin kararlarını askıya aldıklarını aktardıkları belirtildi. Kadın emeğinin cinsiyetçi iş bölümü nedeniyle erkek şiddetine maruz kalan kadınların şiddete karşı mücadelesinin de zorlaştığı aktarıldı. Yüksek enflasyon oranları, kiralara, faturalara, temel gıda ve hijyen ürünlerine yapılan zamlar, işsiz kalma kaygısı veya zaten işsiz olma gibi faktörler boşanmayı düşünen kadınları geçim kaygısına ve evli olduğu erkeklere bağımlı olmaya itmekte olduğu vurgulandı. Nafakaya ilişkin de mevcut yasal düzenlemenin kadınları zenginleştirmesi şöyle dursun, düşük miktarda olsa bile nafakalarını alamadıkları için geçimlerine katkı sağladığı dahi söylenemeyeceği dile getirildi
Toplumsal cinsiyete dayalı şiddete maruz bırakılan göçmen ve Türkiyeli kadınlara yönelik dayanışma danışma çalışmaları yürüten Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV) 2021 yılı Kasım-Aralık ayı raporunu yayımladı.
KADAV tarafından 2021 yılının Ocak ayından beri yayımlanan raporların altıncısında, Kasım ve Aralık ayları içinde aldıkları başvurularda şiddet gördüğü erkeklerden boşanmak isteyen kadınlar toplumsal baskıdan çekindikleri ve gerekli toplumsal desteği alamadıkları için boşanmaya ilişkin kararlarını askıya aldıklarını aktardıkları söylendi. Raporda, kadın örgütleri dışında kadınların şiddete karşı haklarını öğrenmek için ulaşabilecekleri etkin bir kamusal mekanizma olmaması ve başvurulan kamu kurumlarının kadınları hakları konusunda yeterince bilgilendirmemesi kadınları hak ihlallerine daha açık hale getirebilmekte olduğu vurgulandı. Bununla birlikte dilini, kültürünü, hukuk sistemini bilmedikleri bir ülkede kamu kurumlarında sürekli olarak tercüman desteği sunulmaması nedeniyle göçmen kadınların şiddete karşı haklarını öğrenerek harekete geçme olanaklarının iyice zayıflamakta olduğu söylendi.
Raporun devamında bakım emeğinin kadınların doğal görevi kabul edilmesi şöyle anlatıldı:
“Yüksek enflasyon oranları ve zamlar, boşanmayı düşünen kadınları evli olduğu erkeklere bağımlı olmaya itmektedir”
Raporda hayat pahalılığı ve enflasyon şöyle anlatıldı:
Şiddet gördüğü erkeklerden boşanma aşamasında olan yahut boşanmış olan kadınlara hükmedilen tedbir ya da yoksulluk nafakalarının çok düşük miktarlarda olduğunu ve sıklıkla nafakalarını alamadıklarını gözlemledikleri söylenen raporda, “Kamuoyuna lanse edilenin aksine, nafakaya ilişkin mevcut yasal düzenlemenin kadınları zenginleştirmesi şöyle dursun, düşük miktarda olsa bile nafakalarını alamadıkları için geçimlerine katkı sağladığı dahi söylenemez. Bu konuda süregiden yeni düzenleme yapılması tartışmalarının kadınlara hükmedilen nafakalar ile ne kadarının bu nafakayı elde edebildiği, ne kadar süre nafaka aldığı konusunda geniş bir veri toplanmadan devam ettirilmesi kasti olarak kadınların haklarının gasp edilmesi anlamına gelecektir. Bu olguyu kendi sınırlı imkânları ile tespit etmeye çalışan barolar, kadın örgütleri ve araştırma şirketlerinin çalışmalarının sonucu ise nihai olarak nafaka konusunda asıl mağduriyetin kadınlar tarafından yaşandığına işaret etmektedir” denildi.
Nafaka tartışmalarıyla birlikte devam eden bir diğer tartışmanın ise boşanma davalarının uzun sürmesinin önüne geçebilmek için boşanma ile boşanmanın sonuçlarının ayrı şekilde karara bağlanması yönünde bir düzenleme yapılması olduğu söylenen raporda, “Boşanma davalarının tüm sonuçlarıyla birlikte daha hızlı sonuçlandırılması için gereken şey; nafaka, velayet, tazminat gibi kadınlar için boşanma işleminin gerçek karşılığına işaret eden bu hususların ayrıştırılmasını içeren ve kadınlar aleyhine sonuçlar doğurabilecek esaslı bir yasal düzenleme değil; yargıda buna sebebiyet veren idari ve teknik sorunların giderilmesidir” denildi.
Kolluk yahut savcı şikâyeti kayda geçirme konusunda bile istekli değil
Raporun devamında şiddete ilişkin şikâyetçi olmak isteyen kadınların şiddeti kayda geçirmekte zorlandıkları şöyle anlatıldı:
Raporda, şiddete karşı 6284 sayılı kanunun kapsamında verilen tedbir kararlarının kısa süreli olduğunu ve asıl olarak şiddet failini önleyici tedbirleri içermediğini, bu tedbir kararlarının etkin şekilde uygulanmaması nedeniyle kadınların tekrar ve daha ağır şekilde şiddet gördüklerini; tedbir kararları şiddet failleri tarafından ihlal edildiğinde kanunda öngörülen şekilde tazyik hapsine hükmedilmediğini gözlemlemekte oldukları söylendi.
Sığınaklardaki kapasite yetersizliği şöyle anlatıldı:
Ardından KADAV’a ulaşanların uyruğu ve talepleri grafiklerle paylaşıldı:
Raporda bu grafikler ışığında dayanışma içinde oldukları kadınların bir kısmının deneyimleri ile gözlemlerinden 32 madde ile bahsedilmiş, bunlardan bazıları şöyle:
- Şiddete maruz kaldığı için 2 yıl önce boşanan bir kadın, eski evli olduğu erkeğin hala kendisini tehdit ettiğini, kamuda üst mertebelerde tanıdıkları olduğunu ve bu ilişkileri kullanarak kendisini işten attırabileceğini, bu sebeple de ondan uzaklaşmasının mümkün olmadığını söylediğini aktarmıştır. Buna rağmen maruz kaldığı tehditler sebebiyle uzaklaştırma kararı çıkartmak üzere polis merkezine gittiğini ve polislerin kendisini beklettiğini, bu bekleme süresinde failin kadına karşı uzaklaştırma kararı çıkarttığını ve görevini yerine getirmeyen polislerin fail ile tanıdık olduklarını öğrendiğini beyan etmiştir.
- Maruz kaldığı şiddet sebebiyle boşanan ve müşterek çocukları olan bir kadın, çocuğun bakımı için hükmedilen iştirak nafakasını çocuğun babasının ödemediğini ve ödememekte ısrarcı olduğunu beyan etmiştir.
- Bir kadın, sokakta erkek arkadaşına sarıldığı için tanımadığı bir esnafın fiziksel şiddetine maruz bırakıldığını, bununla ilgili yakınındaki bir karakola gittiğinde şikâyetinin alınmadığını ifade etmiştir.
- Göçmen bir kadın, 19 yaşındaki kızının birkaç ay önce bir telefon aldığını, eve polislerin geldiğini telefonla ilgili sorun var diyerek kızını karakola götürdüklerini, kendilerine başka bilgi vermediklerini 1 gün kızlarından haber alamadıklarını, daha sonrasında görüşme yaptıklarında ise kızına tercüme desteği sunulmadığını, kızının nezarette soğukta ve aç bırakıldığını aktarmıştır.
KADAV’ın Kasım ve Aralık ayları boyunca dayanışma içinde oldukları kadınların deneyimleri ve gözlemlerinin de paylaşıldığı raporun tamamına buradanulaşabilirsiniz.
Kaynak: Sendika.Org
