Film belli motiflere ağırlık veren karışık bir yapı kuruyor; öncelikle bir western dekoru, atmosferi ve estetiği
X X 1/2 (Nope) Yönetim ve senaryo: Jordan Peele ABD-Japon ortakyapımı, 2022 |
Amerikalı siyahi sanatçı, ayn zamanda aktör, yazar, yönetmen, besteci ve yapımcı, 1979 doğumlu Jordans Peele, yönetmen olarak sadece üç yapımla çağdaş sinemanın ön planında yer aldı. İlk (uzun) filmi Get Out – Kapan 2017 yılında büyük yankı yapmış, benden dört yıldız (X X X X) ve de şu övgüleri almıştı:
“…Son derece kendine özgü bir yapım. ABD’deki bitmeyen siyah-beyaz çekişmesi, giderek çatışmasının ve tükenmeyen ırkçılığın simgelerle yüklü bir yorumu gibi görünüyor. Ama yavaş yavaş o son derece çağdaş gözüken aile, hizmetkârları ve kimi konuklarının da katılmasıyla birer korku filmi aktörüne dönüşmeye başlıyor. Sonrası gerçek bir gerilim, hatta fantastik sinema örneği gibi. ABD taşrasındaki tekinsizliği ve garip tarikatları gösteren filmlerin sanki bir devamı…”
İkinci filmi Us – Biz, benden X X X almış ve özellikle şu sözleri hak etmişti:
“Bu irkiltici, hatta biraz itici film sinemasal anlatımıyla seçkinleşiyor. Batılı eleştirmenler film için Kubrick, De Palma, Aronovski gibi isimleri anıyor. Biriyse şöyle demiş: ‘Peele yeni Kubrick, Shyamalayan, Hitchcock veya Spielberg değil. O özgün bir yönetmen: komedi, dehşet ve sosyal yorumu harman eden uslubuyla”.
(Bu iki eleştirimiz de Hayatımızı Değiştiren Filmler 2025-2020 kitabımda yer almıştı).
Bu yeni film üzerinde çok konuşulmuş bir proje imiş, iki-üç yıldan beri. Konunun ana ögeleri ilk iki filmine benziyor. Ama gerek uzunluğu (130 dakika), gerekse anlatmak istediği şeylerin çokluğu, daha iddialı bir filme işaret ediyor. Ancak bunun tümüyle başarılı olduğunu ve ilk iki filmin ötesine geçtiğini söylemek zor…
California sahillerinde geçen hikâye babaları beklenmedik biçimde öte yana göçen iki siyahi ikizin yaşadıklarını anlatıyor. Haywood ailesi çok uzun kuşaklar boyunca özellikle sinema sanayi için at yetiştirmiştir. Ama yaşanılan zor bir dönemdir ve ailenin erkeği OJ, komşusu Jupe lakaplı Ricky Park’a birkaç at satmak zorunda kalır. Ricky, Aqua Dolce yöresinde bir tür tema parkı işletmektedir ve atlara ihtiyacı vardır.
Tüm bu olaylar tipik Amerikan, tipik taşradır ve içlerinde belli bir nahiflik, bir çocuksuluk içerir. Dolayısıyla filme karşı tam bir ilgi duymak da zorlaşır. Ama karakterler yine de yardıma koşarlar. Özellikle kız kardeş Emerald öylesine dolu dolu, öylesine enerjik ve yaratıcıdır ki… Araya sarışın Angel girer; teknik ekipman ustası ve satıcısı ve tüm bu cemaat bir büyük oyun oynamaya girişirler.
Ama asıl oyun ve gerçek macera sonra başlar. Uzak dağların tepesinde görülen sanki bir uzay gemisinin ucu… Gökyüzünde bulutların arasından fırlayan OVNİ denen araç… Ve bir uzay istilasının yavaş (aslında fazla yavaş) gelişen ipuçları, tehditleri, uyarıları…
Ve bunlara karşı kullanılmaya çalışılan o güzel yaratıklar, o eğitilmiş ama hâlâ vahşi atlar… İsimleri Ghost, Clover, Lucky olan o soylu yaratıklar… Acaba bu garip uzay tehdidine karşı o atlar kullanılabilir mi? Ve gerçek istila başladığında bu bir kurtuluş olabilir mi?
Film sonuç olarak belli motiflere ağırlık veren karışık bir yapı kuruyor: öncelikle bir western dekoru, atmosferi ve estetiği. Öylesine ki filmde zaman zaman gençlere “kovboy kızlar ve erkekler” diye sesleniliyor!.. Sonra atların oynadığı önemli rol. Ve de hepsinin içine karışan ve sonra üste çıkan bir fantastik duygusu; açıkça kendine özgü bir uzay fantastiği. Ama Yıldız Savaşları, 2001- Uzay Yolu Macerası, Marslı, Warcraft, Geliş gibi o ünlü filmlerin bence yanına pek yaklaşamayan… Bu arada ‘komple sinema adamı’ Jordan Peele’e pek yakışan bir şey: tüm olayların filmini çeken bir (hatta arada iki) sinema adamı.
Oyuncular genelde rollerindeki başarıyla filme önemli bir katkıda bulunuyorlar. Kardeşler OJ ve Emerald’da Daniel Kaluaa (ki Peele’in gözde oyuncusu) ve Keke Palmer, Angel’de yakışıklı Brandon Perea, uzak doğulu Park’ta Steven Yeun, eşi Amber’de Wrenn Schmidt gayet iyiler. Japon kökenli Hoyte van Hoytema‘nın gerçekten enfes görüntüleri ve Michael Abels‘in gerçekten emek verilmiş müziği de kayda değer.
Kaynak: T24
