Özgür Denizli

Koronavirüs ve Online Eğitim / Öğrencilerin Gözünden Covid-19 Salgını Sürecinde Eğitim-Öğretim

2020’nin Mart ayından beri gündemimizde olan koronavirüs birçok alanda insanların yaşamını etkiledi. Koronavirüsün en çok etkilediği alanlardan birisi de eğitim. Bu alanda en çok etkilenen öğrencilerin gözünden konuyu değerlendireceğiz.

Yağız Aydın

Mart ayından itibaren devam eden salgın süreci, ilk olarak 2019-2020 eğitim-öğretim yılının ikinci döneminde lise son sınıf öğrencilerini etkiledi. Öğrencilerin ilk başta direkt olarak evlerine gönderilmesi, kütüphanelerin kapatılması ve sokağa çıkma yasağı getirilmesi öğrencileri psikolojik olarak çok yıprattı. Öğrencilerin çoğu okulda, kütüphanede ders çalışmaya alışmışken son birkaç ayda eve kapatılıp yeni bir düzene sokulmaya çalışıldı.

YENİ BİR GÜNDEM YARATMA ÇABASI

Hemen arkasından gelen kararla üniversite sınavının ileri bir tarihe ertelendiği söylendi. Bu karar öğrencileri ne kadar sevindirse de bu sevinç çok uzun sürmedi. Bir sonraki sınav tarihi kararı erkene çekildi ve sonrasında öğrencileri sanki rahatlatmaya çalışırcasına sınav süreci uzatıldı. Fakat çoğu öğrencinin fikrini sorduğumuzda bu sadece gündeme ekstra bir şeyler katma çabasıydı. Hükümet sınav tarihi üzerinde oynamalarını gündeme getirmemek için veya gündeme ekstra bir konu daha katarak üzerindeki baskıyı azaltmaya çalıştığı söylendi.

Üniversite sınavının ardından gelen süreçte ise yeni dönem son sınıf öğrencileri neyle karşılaşacağını bilmeden ders çalışmaya başladı. Bu süreçte ise çoğu özel okul, dershane ve etüt merkezi öğretimi erken başlatma kararını iptal ederek tekrardan öğrencilerin moralini yıprattı. Öğrenciler ne yapacağını bilmeden ve ilk defa böyle bir sistemle karşı karşıyayken mecburen evde oturup adapte olmaya çalıştılar.

ÜNİVERSİTELERİN UZAKTAN EĞİTİM ALTYAPILARI ÇÖKÜYOR

Üniversiteler açıldığında ise daha önce üniversitelerin internet sayfalarının ara yüzünü hiç görmemiş yeni öğrenciler online eğitimi veya hayallerindeki üniversiteyi burada buldukları için döneme olumlu başlayamadılar. Başlayamamak derken şuna da değinmek gerekir ki çoğu üniversitelerin canlı ders sistemi çöküşe uğradı. Özellikle sosyal medyada gündeme gelen Pamukkale Üniversitesi’nin canlı ders siteminin ilk günden çökmesi genç öğrencilerin arasında esprilere neden oldu.

EĞİTİMDE FIRSAT “EŞİTSİZLİĞİ”

Aynı süreçte eğitim gören öğrencilerin çoğu özellikle tablet, bilgisayar gibi yeni dönem ders araç gereçlerinin olmadığını ve bu olanaksızlıklar yüzünden derse giremediklerinde devamsızlık sorunu ile karşı karşıya kalacaklarını belirtti. Aileler de bu zorlu pandemi koşullarında çalışamadığı için evdeki öğrencinin isteklerini ekonomik anlamda yerine getiremiyorlar. Konuştuğumuz bir öğrenci velisi “Evde üç tane çocuğum var. İşe giderken telefonumu evde bırakıyorum üçü de tek telefondan sırayla derslerine girmeye çalışıyor.” demişti. Biz de bu şartlarda eğitim görmeye çalışan çocuklar adına sormak istiyoruz; Şartlar aynı olmadan herkesi aynı sınava sokup yüksek oranda başarı beklemek ne kadar mantıklı?

‘YARDIMLAŞARAK’ SINAV

Ortalama 1,5 dönemdir yüz yüze eğitim göremeyen üniversite 2, 3 ve 4. sınıf öğrencileri de derslere girmeseler dahi derslerden rahatlıkla geçilebildiklerini, çoğu derslerde mesajlaşma uygulamaları üzerinden ‘yardımlaşarak’ sınav sorularını çözdüklerini belirtti. Bu da akıllara şu soruyu getiriyor; “Online eğitim alan tıp, psikoloji, hukuk vb. alanlarda okuyan öğrenciler mezun olduklarında mesleklerini ne kadar iyi yapacaklar veya mesleklerini yerine getirmek için iyi bir donanıma sahip olabilecekler mi?”

Exit mobile version