Agrobay işçilerinin 38 günlük direnişinin özü budur: ‘Yaşamak İçin…’ Tarım işkolunda son on yılda en az 1803 işçi çalışırken hayatını kaybetti

İzmir Bergama’da “Avrupa’nın tek merkezden jeotermal enerji ile ısınan en büyük serası” diye reklamı yapılan Agrobay’da Tarım-Sen’e üye oldukları için işten atılan işçilerin direnişi bugün 38. gününde… Selamlıyoruz…

Agrobay işçileri ne istiyor?
Serada yaklaşık 500 işçi çalışıyor. İşçilerin yüzde 90’ı her yaştan kadınlar. Agrobay serasında kadın işçilere ağır işler yaptırılıyor. Sera jeotermal enerjiyle ısıtılıyor. Bazı zamanlar serada sıcaklık 60 dereceye kadar çıkabiliyor. İşçiler yoğun tarım kimyasallarına maruz kalıyor. Koruyucu ekipmanlar yetersiz. Serada yüksek tonlu hasatlar yapılıyor ve işçiler domatesleri asansörlerle topluyor. Bu araçlar eski ve doğru düzgün güvenlik önlemi yok. Ağır ve aynı işi sürekli yapmaktan kaynaklı fiziksel hastalıklar örneğin (fıtık) çok yaygın. Kimyasal maddelere maruz kalmalarından ötürü solunum rahatsızlıkları mevcut. Servisler eski, klimaları yok, kışın buz gibi, yazın cehennem gibi sıcaklıklarda işçilerin günde üç saatleri yolda geçiyor.

İşte bu noktada Şubat ayında Agrobay serasında başlayan sendikal örgütlenme faaliyeti ivme alınca patron 22 Ağustos’ta sendika üyesi bir işçiyi işten çıkardı ve bazı işçileri de ücretsiz izne yollamaya çalıştı. Ertesi gün sendika üyesi olan ve olmayan 10 işçi daha işten çıkarıldı. Bunun sonucunda işçiler arasında bir tepki oluştu, yürüyüş gerçekleştirildi ve bir direniş başladı. 2 Eylül’de günü birlik kurulan direniş çadırı üç gün sonra kesintisiz hale getirildi. Ancak 16 Eylül itibariyla çadırda bir-iki saat beklenen bir nöbet eylemine dönüldü.

İlk süreçte belirlenen talepler şunlardı: İşten atılan işçilerin işe geri alınması, maaşların düzenli yatırılması, bir gün izin-iki gün çalışma sisteminin kaldırılması, kaliteli koruyucu ekipmanların verilmesi, sıcaklarda soğuk su verilmesi, tuvalet izni verilmesi, mobbingin ortadan kaldırılması, servislerin düzeltilmesi ve promosyon hakkının verilmesi…

Ancak görüşmenin yapılacağı gün temsilci olarak seçilen üç işçiden ikisi işten çıkarıldı. Devamında 20 kadar işçi daha çıkarıldı. Şu an için işten atılan işçi sayısı 39’a ulaştı. Eyleme katılan işçilerin büyük çoğunluğu Kod-46 ile, bir kısmı da Kod-4 ve Kod-3 ile çıkarıldı. Özellikle Kod-46 önemli. Zira Kod-46 işçinin işyerinin gizliliğini ihlal etmesi veya hırsızlık gibi “yüz kızartıcı” suçlar işlemesi durumunda uygulanan bir kod. İşçiyi damgalayan, işçinin işsizlik maaşı almasını engelleyen, başka işletmelerde çalışmasını zorlaştıran bir kod.

Bu süreçte Agrobay önünde yapılan eylemlerin bir kısmına jandarma müdahale etti. Kadın işçiler sürüklenerek gözaltına alındı. Sendika Başkanına işyerinin 500 metre yakınına yaklaşmama cezası verildi. İşçiler sorunun çözümü için 16 Eylül’de CHP İzmir İl Kongresi’ne gittiler. (Zira CHP milletvekili Tuncay Özkan’ın Agrobay patronu Arzu Şentürk’ün nikah şahidi olduğu biliniyor). Firma ürünleri için boykot kampanyası başlatan işçiler, 20 Eylül’de İstanbul’a gelip Almanya Başkonsolosluğu önünde basın açıklaması yaptı, Rusya Başkonsolosluğu önündeki basın açıklaması ise polis tarafından engellendi.

Gelinen noktada (işe iade talebi olmakla birlikte) işten atılan işçilerin çok az bir kısmı işe geri dönmeyi istiyor. Kıdem ve ihbar tazminatlarının, fazla mesai ücretlerinin alınması ve yine işçilerin haksız bir yere damgalandıkları Kod-46’nın değiştirilmesi talep ediliyor…

Tarım işçileri, 12 yıldır tuttuğumuz raporlarda inşaat işçileri ile beraber en çok iş cinayetinde kaybettiğimiz ve temel işçi sağlığı ve iş güvenliği koşullarının bile uygulanmadığı bir alanda çalışıyorlar. Bir örgütlenme seferberliği de şart. Bu noktada bir kıvılcım olabilecek Tarım-Sen üyesi Agrobay işçilerinin direnişiyle dayanışmamızı güçlendirmek ve işkolundaki mücadeleye katkı sağlamak için hazırladığımız son on yılı kapsayan “Tarım İşkolu İş Cinayetleri Raporu”nu paylaşıyoruz…

Ulusal ve yerel basından , işçilerin mesai arkadaşları, aileleri ve sendikalardan öğrendiğimiz bilgilere dayanarak tespit ettiğimiz kadarıyla, 2013 yılında 122 işçi, 2014 yılında 140 işçi, 2015 yılında 202 işçi, 2016 yılında 177 işçi, 2017 yılında 154 işçi, 2018 yılında 184 işçi, 2019 yılında 190 işçi, 2020 yılında 215 işçi, 2021 yılında 149 işçi, 2022 yılında 180 işçi ve 2023 yılının ilk sekiz ayında 90 işçi olmak üzere; 2013 yılından bugüne en az 1803 tarım işçisi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti…

Yıllara göre iş cinayetlerini gösteren tabloyu tamamlamak için ikinci bir tablo hazırlamak zorundaydık. Zira tarım işkolunda istihdam ve iş cinayetlerine direkt etki eden bir unsur da “mevsimlik çalışma”. Yıllara göre ortalama aldığımızda Ocak aylarında 6’şar işçi, Şubat aylarında 7’şer işçi, Mart aylarında 8’er işçi, Nisan aylarında 10’ar işçi, Mayıs aylarında 17’şer işçi, Haziran aylarında 20’şer işçi, Temmuz aylarında 22’şer işçi, Ağustos aylarında 24’er işçi, Eylül aylarında 19’ar işçi, Ekim aylarında 16’şar işçi, Kasım aylarında 10’ar işçi ve Aralık aylarında 9’ar işçi hayatını kaybetti…

Tarım işçilerinin ölümlerine dair bazı hususun altını çizelim:

• Hazırladığımız raporlarda tarım işkolunu geniş anlamda (işçi ve çifçi ölümleri) temel almamıza rağmen bu raporda, işkolunun en kötü koşullarda çalışanları olan “ücretlileri/işçileri” esas aldık. Diğer yandan tarım işçilerinin çok büyük bir çoğunluğunun da “sigortasız” çalıştığının altını çizelim ve SGK İş Kazası İstatistikleri’nde yer almadığını belirtelim.

• Tarım işçiliğinin mevsimlik etkiyle özellikle Nisan ayının sonu ile ivme kazandığını ve bu ivmenin Kasım ayı başında sona erdiğini belirtelim. Yine okulların tatil olması da bu ivme sürecinin içindeki ayrı bir sıçrama noktasını oluşturuyor. İstihdamın genişlemesi ve güvencesiz çalışmanın/yaşamın temel olması iş cinayetlerinin de bu dönemde artmasının nedenini oluşturuyor.

Dört ve üzeri işçinin öldüğü toplu iş cinayetlerini hatırlatalım:

22 Mayıs 2013: Rize Fındıklı Çağlayan Köyü’nde İranlı çay işçilerini taşıyan çay yüklü kamyon devrildi. 25 yaşındaki Hatam Akhshıj, 34 yaşındaki Osman Ahatzoubın, 51 yaşındaki Mohammad Zatkağnı ve 43 yaşındaki Hossem Padar hayatlarını kaybetti. İşçiler kaçak çalıştırılıyordu.

29 Mayıs 2013: Adıyaman Gölbaşı’nda Şanlıurfa yolu üzerindeki bir tarlada çalıştıktan sonra evlerine dönen çoğunluğu kadın olan tarım işçilerini taşıyan minibüs, lastiğinin patlaması üzerine devrildi. Fatma Süt, Medine Turan, Remziye Acar, 53 yaşındaki Remziye Yılmaz, 29 yaşındaki Songül Yılmaz, Zahide Atik, Salime Uluer, Zeynep Ünsal, Yıldız Özelçi ve 64 yaşındaki Yusuf Yılmaz hayatlarını kaybetti.

21 Haziran 2013: Afyonkarahisar Bolvadin Dişli Beldesi’nde mevsimlik kiraz işçilerini taşıyan minibüs kamyonla çarpıştı. 19 yaşındaki Abdullah Pamukçu, 42 yaşındaki Zeliha Sevim, 58 yaşındaki Mevliye Ölmez ve 38 yaşındaki Ümmühan Sapmaz hayatlarını kaybetti.

30 Eylül 2013: Sakarya Pamukova Hayrettin Köyü’nde Geyve’den gelen ayva işçilerini taşıyan kamyonet yoldan çıkarak takla attı, ağaca çarptıktan sonra alev aldı. 37 yaşındaki Nazlı Gülfer, 33 yaşındaki Hülya Yeltekin, 23 yaşındaki Nermin Yeltekin, Hatice Fidan, 39 yaşındaki Serpil Avcı, Nesrin Ağaçdelen, Emine Hatun Çöl ve Hacer Yıldız hayatlarını kaybetti. İşçiler günlüğü 50 TL’ye çalışıyordu.

30 Mayıs 2014: Adıyaman Çelikhan’da tütün tarlasında dikime giden işçileri taşıyan araç devrildi. Şeyho Öksüz, Kibariye Öksüz, Çiçek Ayaz ve Yıldız Kaplan hayatlarını kaybetti.

24 Temmuz 2014: Düzce Yığılca’da çalı ve otları temizleyen orman işçilerini yaşıyan traktörün römorkuna ağaç devrildi. 34 yaşındaki Birgül Çelik, 43 yaşındaki Nazım Kara, 23 yaşındaki Erkan Çakır, 17 yaşındaki Hale Çelik, 13 yaşındaki Sedat Yalçın ve 40 yaşındaki Adalet Altay hayatlarını kaybetti. İşçiler traktör römorkunda taşınıyordu.

31 Ekim 2014: Isparta Yalvaç’ta Konya Akşehir Cankurtaran Köyü’nden Gelendost’a elma toplamak için giden işçileri taşıyan midibüs virajı alamayarak devrildi. 20 yaşındaki Havva Caran, 33 yaşındaki Arife Aktaş, 19 yaşındaki Ceylan Aksoy, 44 yaşındaki Reyhan Caran, 49 yaşındaki Gülseren Yayla, 54 yaşındaki Maksude Ünsal, 58 yaşındaki Havva Yiğit, 36 yaşındaki Ayşegül Karataş, 36 yaşındaki Mihri Kale, 33 yaşındaki Ayşe Kale, 58 yaşındaki Şerife Aksoy, 62 yaşındaki Muazzez Balık, 59 yaşındaki Elmas Çelik, 24 yaşındaki Emel Arslanalp, 26 yaşındaki Buket Keskin ve 15 yaşındaki Veli Can Çelik hayatlarını kaybetti. Sürücünün aynı zamanda dayıbaşı olduğu 27 kişilik minibüste 45 kişi vardı ve işçiler günlüğü 26 TL’ye çalışıyorlardı.

29 Mart 2015: Şanlıurfa Akçakale’de Haseke’den Ankara’ya pancar toplamaya giden Suriyeli işçileri taşıyan minibüs devrildi. Feyiz Ramazan, Betül Ramazan, Halit Ramazan, İkbal Selim, Emel İcil, Hatun Heçel Selim, Rıdvan Hasan, Semah Selim ve ismini öğrenemediğimiz 15-17 yaş grubunda dört genç kadın/çocuk işçi hayatlarını kaybetti.

6 Temmuz 2015: Manisa Gölmarmara Hacıveliler Köyü’nde tarım işçilerini taşıyan açık kasa kamyonet bir süt tankeri ile çarpıştı. 52 yaşındaki Seyde Aydın, 47 yaşındaki Ayşe Aydın, 27 yaşındaki Nesrin Aydın, 67 yaşındaki Kezban Uysal, 48 yaşındaki Fadime Orhan, 32 yaşındaki Zeynep Uysal, 30 yaşındaki Ummuhan Uysal, 40 yaşındaki Nurdane Kaya, 15 yaşındaki Burak Kaya, 38 yaşındaki Ümmü Demirkol, 35 yaşındaki Zeynep Zengin, 52 yaşındaki Azize Kars, 40 yaşındaki Ayşe Yaşar, 54 yaşındaki Zekiye Çetin ve 41 yaşındaki Yıldız Öztürk hayatlarını kaybetti. “Soma’da olduğu gibi; bir dayıbaşı var. Çekiyor kamyoneti köye. Kaç kadın binebilirse kamyonete… Kilosu 1,5 TL’den asma yaprağı toplamaya gidiyorlar. Kadınlar 11’e kadar çalışacaklar 6 bilemediniz 7 kilo asma yaprağı toplayabilecek, 9 TL alacak. Bir ay boyunca çalışabilse ayda 300 TL’ye yakın para geçebilecek. Bir ortaçağ düzeni, bir ilkellik”…

20 Haziran 2016: Elazığ Yurtbaşı Beldesi’nde sera işçilerini taşıyan minibüse Tatvan-Ankara treni çarptı. 33 yaşındaki Mesut Karakoç, 52 yaşındaki Zülfü Habip Yaşar, 21 yaşındaki Doğan Deniz, 39 yaşındaki Turan Özdemir ile Suriyeli işçiler 23 yaşındaki Muhammed el Aşab, 25 yaşındaki Rami el Aşab, 25 yaşındaki Basil Halit, 35 yaşındaki Kusay (Hüseyin) el Salih ve 27 yaşındaki Abdullah Haydar el Bargas hayatlarını kaybetti. Kontrolsüz hemzemin geçitte uyarı ve tabela yoktu, hemzemin geçidin tarlalar arasından “kaçak” olarak oluşturulduğu belirtiliyor, işçiler günlüğü 30 TL’ye çalışıyorlardı.

22 Temmuz 2016: Manisa Alaşehir’de üzüm işçilerini taşıyan minibüse kontrolsüz hemzemin geçitte yolcu treni çarptı. 37 yaşındaki Elif Boğa, 30 yaşındaki Tülay Ak, 21 yaşındaki Gamze Özçoban, 67 yaşındaki Fatma Çataldere, 43 yaşındaki Gülseren Güllü Karaman ve 50 yaşındaki Hayriye Çakmak hayatlarını kaybetti. 23+1 kişilik minibüste en az 29 işçi vardı.

19 Haziran 2017: Mardin Midyat’ta asma yaprağı işçilerini taşıyan minibüsle kamyonet çarpıştı. 60 yaşındaki Aliye Acar, 41 yaşındaki Gazale Aktekin, 40 yaşındaki Sultane Aktekin ve 14 yaşındaki Hatice Acar hayatlarını kaybetti.

9 Ağustos 2017: Malatya Yazıhan’da kayısı işçilerini taşıyan traktör devrildi. 50 yaşındaki Elif Kaya, 40 yaşındaki Asiye Serin, 22 yaşındaki Zeynep Talay ve ismini öğrenemediğimiz bir kadın işçi hayatlarını kaybetti. Traktörün römorkunda 10 kadın işçi vardı.

18 Ağustos 2017: Sakarya Hendek Çamlıca Beldesi’nde Mardin Kızıltepe’den gelen fındık işçilerini taşıyan traktör şarampole devrildi. 50 yaşındaki Şengül Akman, 13 yaşındaki Nildanur Akman, 39 yaşındaki Çiçeği Çapat, 18 yaşındaki Gülistan Boz, 15 yaşındaki Bahar Çağatay, 38 yaşındaki Faruk Boz ve 54 yaşındaki Bedirhan Çağatay hayatlarını kaybetti. İşçiler traktör römorkunda taşınıyor ve günlüğü 60 TL’ye çalışıyorlardı.

13 Şubat 2018: Hatay Kırıkhan’da tarım işçilerini taşıyan minibüs karşı şeride geçerek bir tıra çarptı. Hüseyin Anşen, 16 yaşındaki Osman Anşen, 31 yaşındaki Emin İdem ve 50 yaşındaki Selvi Balakan hayatlarını kaybetti.

27 Mayıs 2018: Balıkesir Ayvalık’ta deniz patlıcanı toplamak için suya açılan balıkçı teknesi fırtına nedeniyle alabora oldu. 28 yaşındaki Volkan Çanakçı, 30 yaşındaki Mustafa Fırat Göral, 30 yaşındaki Hayri Kar ve 27 yaşındaki Kerem İncedayı hayatlarını kaybetti.

2 Eylül 2018: Gaziantep Oğuzeli’nde mevsimlik fıstık işçilerini taşıyan kamyonetle bir minibüs çarpıştı. 17 yaşındaki Uğur Güneş, 13 yaşındaki Mustafa Altunbaş, 57 yaşındaki Suriyeli işçi Fatma Mılla, 81 yaşındaki Hüseyin Deniz, 50 yaşındaki Sariye Diker, 18 yaşındaki Murat Demirel ve 30 yaşındaki İbrahim Şahin hayatlarını kaybetti.

20 Şubat 2019: Mersin Silifke’de çilek işçilerini taşıyan servis minibüsü savrulup yan yattı. 36 yaşındaki Aslı Gür, 54 yaşındaki Elif Önge, 53 yaşındaki Emine Tardo, 65 yaşındaki Eşe Açık ve ismini öğrenemediğimiz bir kadın işçi hayatlarını kaybetti. İsimleri basında bile yer almamıştı. Sabah 05.00’da lastik çizmelerini giyip günlüğü 40 TL için yola çıkmışlardı.

19 Ağustos 2019: Nevşehir Acıgöl’de tarım işçilerini taşıyan minibüs bir tırla çarpıştı. 51 yaşındaki Nazlı Parmak, 59 yaşındaki Yavuz Parmak, 44 yaşındaki Dede Çaldır, Musa Altınok, 43 yaşındaki Mustafa Kızılırmak ile Suriyeli işçiler 45 yaşındaki Emmeni Hamid, 29 yaşındaki Fatma Cuma ve 15 yaşındaki Visal Süleyman hayatlarını kaybettiler.

30 Ağustos 2019: Mersin Toroslar’da üzerinde tarım işçilerinin taşındığı şeftali yüklü kamyon devrildi. N.K., N.T., M.T., M.K. ve Ş.Ö. hayatlarını kaybetti.

20 Haziran 2020: Konya Yunak’ta Şanlıurfalı tarım işçilerini taşıyan minibüs ile tır çarpıştı. Ahmet Okal, Fida Okal, Mehmet Kuş, Mehmet Okal, 15 yaşlarındaki Medine Okal, 15 yaşlarındaki Mehmet Okal ve 10 yaşındaki İbrahim Okal hayatlarını kaybetti.

11 Kasım 2020: Adana Karataş’ta ‘Polat Bey1′ isimli balıkçı teknesine Yunanistan bayraklı dev tanker çarptı ve tekne alabora oldu. 50 yaşındaki Metin Büten, 20 yaşındaki Volkan Vural, 30 yaşındaki Fevzi Yardımcı, 62 yaşındaki Recep Yıldız ve 32 yaşındaki Suriyeli balıkçı Muhammet Laila hayatlarını kaybetti.

13 Ağustos 2021: Kahramanmaraş’ta Rusya’dan kiralanan Adana Orman Bölge Müdürlüğü hizmetinde kullanılan Beriev Be-200 tipi yangın söndürme uçağı düştü. 44 yaşındaki Serkan Mirzaoğlu, 48 yaşındaki Oğuz Avşar Aydın, 51 yaşındaki Edip Uzunoğlu ile Rusyalı mürettebatlar Evgenii Kuznetsov, Vıladıslav Berkutov, Nıkolai Omelchenko, Vadim Karasev ve Lurii Chuborov hayatlarını kaybetti.

22 Temmuz 2023: Afyon Çay’da Sultandağı’ndan gelip vişne ve kiraz toplayan tarım işçilerini taşıyan minibüs devrildi. 15 yaşındaki Salih Akkuş, 19 yaşındaki Ünal Can Akkuş, 60 yaşındaki Güllüzar Balamut, 65 yaşındaki Menekşe Cingöz, 63 yaşındaki Neriman Turguteli, 51 yaşındaki Huriye Köker, 60 yaşındaki Perihan Bayar ve 45 yaşındaki Aysun Çetin hayatlarını kaybetti.

Tarım işkolunda iş cinayetlerinin mesleklere göre dağılımı şöyle:

847 mevsimlik tarım/tarla işçisi, 451 çoban/hayvan çiftliği işçisi, 416 orman işçisi ve 89 ücretli çalışan balıkçı hayatını kaybetti.

• Bu tasnifi yapmak çok zor. Özellikle tarım işçileri, hayvan çiftliğinde çalışan işçiler, çobanlar ve bir kısım orman işçisi meslek olarak içiçe geçmiş durumda. Ancak alandaki tablonun daha iyi anlaşılması için önem arz ediyor.

• 2019 yılının son sürecinden itibaren oransal olarak mevsimlik tarım/tarla işçilerinin ölümleri azalıyor, çoban ve orman işçilerinin ölümleri ise artıyor. Bu durum tarım işkolunda sanayileşmenin daha da arttığının bir göstergesi olabilir.

• Türkiye’de Cumhuriyet döneminden beri mevsimlik tarım işçiliği yapılmaktadır. Yalnız mevsimlik tarım işçiliğini de kendi içinde üçe ayırmalıyız. Birincisi kendi bölgesinde çalışan (özellikle İç Ege’de) yerli mevsimlik tarım işçileri (tarla işçileri). İkincisi tek bir bölgeye giderek oraya bir mevsim boyunca yerleşen tarım işçileri, örneğin Urfa’dan Adana’ya pamuğa giden tarım işçileri. Üçüncüsü ise gezici mevsimlik tarım işçileri. Örnek verirsek, bu işçiler Mersin’de bir iki hafta boyunca seralarda portakal limon toplayıp sonra Aydın’da tütün, Balıkesir’de çilek, Adapazarı’nda fındık, Ordu’da fındık topluyor. Dönüş yolunda da Yozgat’ta nohut topluyor. Gezici tarım işçiliği 1990’lardan önce nadir görülüyordu, ancak 1990’larda köy boşaltmalardan sonra ve özellikle 2008 krizi sonrası büyük bir artış gösterdi. En kötü çalışma koşullarına maruz kalan gezici tarım işçilerini topraksız köylülerin yanı sıra geçinemeyen küçük üreticiler ve ortakçılar oluşturuyor.

• Önemli bir husus olan “dayıbaşılık sistemi”nin altını çizelim. Mevsimlik tarım işçiliğinde yüzlerce işçiye aracılık yapan ve her işçinin yevmiyesinden ortalama yüzde 10 pay alan dayıbaşları esasen tarımdaki taşeronun adıdır. Dayıbaşı akrabalık, köylülük vb. ilişkiler vasıtasıyla işçilerle kurduğu feodal güven ilişkisi üzerinden tarımdaki üretim sürecinin denetimini gerçekleştirir.

Tarım işkolunda iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle:

Trafik, Servis Kazası nedeniyle 596 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 344 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 245 işçi; Şiddet nedeniyle 128 işçi; Yıldırım düşmesi nedeniyle 107 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 101 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 78 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 54 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 24 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 23 işçi; İntihar nedeniyle 20 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 18 işçi; diğer nedenlerden dolayı 65 işçi hayatını kaybetti…

• İşçiler kapalı kasa kamyonet, traktör römorku, eski ve kalabalık servisler gibi uygun olmayan koşullarda taşınmakta ve her yıl onlarca tarım işçisi yollara savrulmaktadır.

• Özellikle orman işçileri kesim yapılırken alınmayan önlemler sonucu devrilen ağaçların altında kalmaktadır.

• Mevsimlik tarım işçileri kurulan çadır kentlerde kalmaktadır. Ancak çadır kentlerin durumu hiç de televizyonların gösterdiği gibi değildir. Yerel halkla görüşmeyi engelleyen yani fiziksel olarak tecrit edilen tarım işçileri barınma, beslenme, altyapı gibi olanaklardan yoksun bulunmaktadır. Bu yüzden özellikle onlarca çocuk yıkanma ihtiyacını giderebilmek için girdikleri nehirlerde, sulama kanallarında, göletlerde vb. hayatlarını kaybetmektedir.

• Mevsimlik tarım işçilerinin çalışma ve sosyal hayatlarının iyileştirilmesi, ulaşımı gibi genelgeler çıkarılmasına rağmen devlet kendi yasalarına uymamaktadır.

Tarım işkolunda iş cinayetlerinin cinsiyetlere göre dağılımı şöyle: 346 kadın ve 1457 erkek işçi hayatını kaybetti.

• Sektörde kadın işçilerin ölüm oranı tüm iş cinayetleri ortalamasının yaklaşık üç katıdır. Özellikle kız çocukları, genç kadınların ölümü bu oranı artırmaktadır.

• Mevsimlik tarımda çalışan kadın işçiler toplam istihdamın neredeyse yarıdan çoğunu oluşturmaktadır. Kadın, tarlada çalışmanın yanı sıra ev içindeki işleri de üstlenmiştir. Ayrıca ev içindeki emeğinin karşılığını almadığı gibi, işyerinde emeğinin karşılığı olarak aldığı ücretinin denetimi kendisinde değil, aile otoritesi olan babaları ya da eşlerindedir. Ücretlerde toplumsal cinsiyet eşitsizliği belirgindir. Çalışma süreleri erkeklerle aynı, hatta kimi durumlarda fazla olmasına rağmen ücretler erkek işçilerden düşüktür. Göçmen kadın tarım işçileri işgücü piyasasında daha da dezavantajlı konumdadır.

Tarım işkolunda iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle:

14 yaş ve altı 101 çocuk işçi,
15-17 yaş arası 134 çocuk/genç işçi,
18-24 yaş arası 252 işçi,
25-34 yaş arası 218 işçi,
35-49 yaş arası 446 işçi,
50-64 yaş arası 363 işçi,
65 yaş ve üstü 104 işçi,
Yaşını bilmediğimiz 185 işçi hayatını kaybetti…

• Sektörde çocuk işçilerin ölüm oranı tüm iş cinayetleri ortalamasının yaklaşık üç katıdır. Çocukların ücreti anne ve babalarından düşüktür. Yine çocuklar eğitim imkanına ulaşamamaktadır.

• Yine yaşlı işçilerin istihdamı ve ölüm oranı diğer işkollarına ve iş cinayetlerine göre daha yüksektir.

Tarım işkolunda iş cinayetlerinde ölen göçmen/mülteci işçilerin geldikleri ülkelere göre dağılımı şöyle:

130 işçi Suriye, 84 işçi Afganistan, 10 işçi Gürcistan, 10 işçi Türkmenistan, 7 işçi Rusya, 6 işçi İran, 2 işçi Azerbaycan, 2 işçi Özbekistan, 2 işçi Ukrayna ve 1 işçi Tacikistan’dan çalışmak için kalıcı ya da geçici olarak gelmişlerdi.

• 30-40 yıldır İranlı, Gürcistanlı ve Azerbaycanlı işçiler Karadeniz’de çay ve fındık işlerinde çalışmak için geliyorlardı. Yine orman yangınlarını söndürmek için dışarıdan uçak kiralanıyor ve Rusya ile Ukrayna’dan uzman personel geliyordu. Ancak bu durum mevsimlik ve geçici bir nitelik taşıyordu. 2011 yılında başlayan savaş ile birlikte Suriyeliler, 2015 yılının sonlarından itibaren iç savaşın şiddetlenmesi ile birlikte de Afganistanlılar ülkemize kitlesel bir şekilde gelmeye başladı. Suriyeli emeği gezici mevsimlik tarım işçiliğinde ve Afganistanlı emeği ise çobanlıkta yoğunlaştı.

• 2015 yılında basına da yansıyan bir örnek verelim: “İzmir’in Torbalı ilçesinde kalan üç bin göçmen, jandarmanın ‘Geldiğiniz kampa gidin, yoksa sizi zorla göndereceğiz’ sözleri sonrası dayıbaşları tarafından Manisa ve Aydın’daki tarım arazilerinde çalıştırılmak üzere kamyon kasalarına bindirilerek götürüldü.” Yani Avrupalının beğenip almadığı göçmenler Türkiye’de mevsimlik tarım işçiliği gibi vasıf gerektirmeyen, emek yoğun işlerde, perişan yaşam koşullarına mahkum edilerek (o dönem için) 20 TL yevmiyeye dayıbaşlarının eline bırakılıyorlar. Dibe doğru yarış, her defasında yeni bir çaresizler kitlesiyle alevlendiriliyor. Yerli işçiye karşı 1990’larda köylerinden edilen Kürt köylüsü şimdi de Kürt mevsimlik tarım işçisine karşı ülkelerinden edilen Suriyeliler (yani sınıf içi rekabet, ücretlerin aşağı çekilmesi ve eşlik eden milliyetçilik).

Tarım işkolunda sendikaların açıklamaları, taziyeler, sosyal medya paylaşımlarını takip ederek ya da mesai arkadaşlarının bildirimlerine göre tespit edebildiğimiz kadarıyla iş cinayetlerinde ölenlerin 15’i (yüzde 0,83) sendikalı işçi, 1788’i ise (yüzde 99,17) sendikasız. Bu noktada bazı hususların altını çizmek gerekiyor.

• Çalışma Bakanlığı’nın açıkladığı 2023 yılı Temmuz ayı istatistiklerine göre işkolunda 192 bin işçi çalışıyor ve yüzde 28’i sendika üyesi. İlk olarak sigortasız çalıştırılan işçi sayısı resmi açıklamaların kat be kat üstündedir. İkinci olarak sendikalarda örgütlü olan işçiler de daha çok sürekli istihdam edilen orman işçileridir.

• İş cinayetinde hayatını kaybeden 1803 işçinin 38’inin ismini bilmiyoruz. 70’inin isim bilgisi eksik, baş harflerle sınırlı. (Raporun sonunda isimleri paylaşıyoruz.) Bu durum da işkolundaki örgütsüzlüğün önemli bir göstergesi.

Tarım işkolunda 80 şehirde ve yurtdışında balıkçılık için gidilen üç ülkede iş cinayeti tespit etmiş durumdayız:

82 ölüm Konya’da; 75 ölüm Şanlıurfa’da; 69 ölüm Adana’da; 63 ölüm Manisa’da; 59 ölüm Sakarya’da; 57’şer ölüm Bursa ve Mersin’de; 48 ölüm Kastamonu’da; 47’şer ölüm Antalya ve Aydın’da; 43 ölüm Gaziantep’te; 39’ar ölüm Balıkesir ve Muğla’da; 37 ölüm İzmir’de; 35’er ölüm Isparta ve Kahramanmaraş’ta; 33 ölüm Düzce’de; 32’şer ölüm Denizli ve Karabük’te; 29’ar ölüm Elazığ ve İstanbul’da; 28 ölüm Sivas’ta; 26 ölüm Ankara’da; 25’er ölüm Adıyaman, Hatay, Mardin ve Ordu’da; 24’er ölüm Çorum, Malatya ve Samsun’da; 23 ölüm Diyarbakır’da; 22’şer ölüm Bolu ve Çanakkale’de; 20’şer ölüm Afyon, Kayseri ve Kütahya’da; 19 ölüm Tekirdağ’da; 18’er ölüm Aksaray, Bartın ve Giresun’da; 17’şer ölüm Eskişehir ve Van’da; 16 ölüm Erzurum’da; 15’er ölüm Burdur, Erzincan, Kocaeli ve Trabzon’da; 14’er ölüm Kars ve Zonguldak’ta; 13’er ölüm Bilecik ve Rize’de; 12’şer ölüm Osmaniye, Siirt, Sinop ve Şırnak’ta; 11’er ölüm Karaman, Kırşehir, Nevşehir ve Tokat’ta; 10 ölüm Kırklareli’nde; 9’ar ölüm Artvin, Batman, Edirne, Kırıkkale ve Niğde’de; 7 ölüm Kilis’te; 6’şar ölüm Bingöl, Çankırı ve Muş’ta; 5’er ölüm Ağrı, Ardahan, Bitlis, Gümüşhane, Hakkari, Tunceli, Yalova ve Yozgat’ta; 4’er ölüm Amasya ve Uşak’ta; 1 ölüm Bayburt’ta; 6 ölüm Yurtdışı’nda (3 Moritanya, 2 Abhazya, 1 Yunanistan); meydana geldi…

• Gezici tarım işçiliğinin en çok görüldüğü şehirler Şanlıurfa, Adana, Adıyaman, Hatay ve Düzce’dir. (Mardinliler, Batmanlılar ve Şırnaklıları da ekleyelim)

• Manisa, Afyon, Burdur, Isparta ve bu şehirlere yakın olan Konya ilçeleri hattında tarla işçiliği yoğunlaşmaktadır.

• Batı Karadeniz’de; sırasıyla Kastamonu, Karabük, Düzce, Bartın ve Bolu’da yoğun olarak orman işçiliği mevcuttur.

• Neredeyse her işkolundaki işçi ölümlerinde ilk sırada olan İstanbul’da ise balıkçılık öne çıkmaktadır.

• Karadeniz bölgesinde ise (Artvin-Ordu hattı başta olmak üzere) fındık ve çay işçiliği oldukça yaygındır.

• Ege’de önemli bir sayıda çiftçi nüfusu tarlasını sürdükten sonra kendi traktörleriyle daha büyük toprak sahiplerinin tarlalarını veya ormanlık alanlarını işlemektedir. (Raporumuzda yer vermedik ama Karadeniz, İç Anadolu, Doğu Anadolu, Ege, Akdeniz, Güney Marmara ve Trakya’da sabahtan akşama kadar aile emeği ile çalışan, piyasanın eline terk edilmiş, yoksul ve çalışırken hayatını kaybeden yoğun bir çiftçi nüfusu olduğunu da unutmayalım.)

Tarım işçileri taleplerini netleştirmeli ve örgütlenmelidir
1- Köylüleri “mevsimlik” ve “gezici” işçiliğe zorlayan koşulların ortadan kaldırılması hedeflenmelidir. Bu noktada tarımda neo-liberal politikaların uygulanmasına son verilmelidir. Köyler yerleşime ve üretime uygun bir biçimde yeniden yapılandırılmalıdır. Ekolojiye ve gıda güvenliğine öncelik veren köklü bir Tarım Reformu yapılmalıdır.

2- Mevsimlik tarım işçilerinin temel haklardan (ücret, çalışma saati, sosyal güvence, sendikal örgütlenme) yararlanmalarını sağlayacak kapsamlı bir yasal düzenleme yapılmalı, dayıbaşılık kaldırılmalı ve halihazırda çıkarılmış yönetmeliklerin hayata geçirilmesi sağlanmalıdır.

3- Mevsimlik tarım işçilerine yönelik izole etme, aşağılama (örneğin fişleme) ve şiddet politikalarının önüne geçecek idari ve toplumsal tedbirler alınmalıdır.

4- Tarım işçilerinin çalıştıkları yerlerde başta sağlık ve eğitim olmak üzere hizmetlere ulaşımı için tedbirler alınmalıdır.

5- Çocukların eğitime ulaşmaları, sağlıklarının korunması en başta gelen sorundur. Kamusal bir politika oluşturulmalıdır. Periyodik olarak genel sağlık taramaları yapılmalı ve sağlık hizmetlerinden yararlanmaları ücretsiz olmalıdır.

6- Kadınların çalışma dışında üzerlerinde olan çocuk bakımı ve ev işleri için yerleşim alanlarında kreş, ortak mutfaklar ve çamaşırhaneler oluşturulmalıdır. Kadın sağlığına dönük çalışmalar yapılmalıdır.

7- Tarım işçileri için sağlıklı (temiz su, banyo ve lavabo vb.) ve sosyalleşme imkanı sağlayan barınma alanları oluşturulmalıdır.

8- Tarım işçilerinin çalıştıklara alanlara ulaşımı, uygun araçlarla ve güvenli bir şekilde yapılmalıdır.

 

Kaynak: İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi

  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…