Kadir Has Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Dört Ayaklı Şehir: Kent, Doğa, Hayvan Çalışmaları Derneği Başkanı Dr. Mine Yıldırım, sokak hayvanlarına yönelik şiddetin toplumsal etkilerini bianet’e değerlendirdi.
*Bursa’nın İnegöl ilçesinde Serpil B. ile kızı Cansu Y., besledikleri kediyi otomobil ile ezdikleri gerekçesiyle tartıştıkları komşuları tarafından saldırıya uğradı. Saldırıda anne ile kızı yaralanırken, komşu baba ve kızı gözaltına alındı.
*Emin Ünal (46) iddiaya göre, düzenli olarak beslediği sokak hayvanlarını beslemek için evden çıktı. Sokakta hayvanları beslerken Necati K. tepki gösterdi. ‘Burada kedileri besleme, git başka bir yerde besle’ diyerek sözlü tacizde bulundu. Tartışma kavgaya dönüştü ve Ünal’ı kafasına demir cisimlerle vurarak darp etti.
*Benzer bir olayda, akademisyen Belma Uzun sokak hayvanlarını beslediği sırada mahalle sakinlerinin saldırısına uğradı. Erkek şahıs, evinin önünde sokak hayvanlarını beslediğini iddia ettiği Uzun’a sopa ile saldırdı.
Sokakta yaşayan köpekleri öldürmeyi hedefleyen “Katliam Yasası”nın ilgili komisyondan geçmesi sonrası, sokağa yansıyan şiddet vakalarından bazıları böyle.
Kadir Has Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Dört Ayaklı Şehir: Kent, Doğa, Hayvan Çalışmaları Derneği Başkanı Dr. Mine Yıldırım, sokak hayvanlarına yönelik şiddetin toplumsal etkilerini bianet’e değerlendirdi.
“Yüzyıllardır köpeklerle paylaştığımız bu sokaklarda, dostlarımızın yanındayız”
Yıldırım, hayvanların barınaklara kapatılması ve öldürülmesinin toplumda infial yaratacağını belirterek, bu durumun diğer şiddet biçimlerini de tetikleyebileceğini vurguladı.
Hayvanlara yönelik şiddetin, insanlarla hayvanlar arasındaki ilişkileri bozmakla kalmayıp, insanlar arasındaki ilişkileri de olumsuz etkilediğini ifade etti. Bu şiddetin taklitlerinin ve mikro şiddet biçimlerinin artacağını belirtti.
Ayrıca, ev içi şiddetin de bu süreçten olumsuz etkileneceğini söyledi.
Yıldırım, sokak hayvanlarının sokaklardan kaldırılmasına yönelik yasaların toplumdaki diğer şiddet biçimlerinin kapılarını ardına kadar açacağını belirtti. Bu tür yasaların, özellikle genç nesillerin ruh sağlığı üzerinde geri dönüşü olmayan yaralar açacağını vurguladı.
“Çatışma ortamı yaratılacak”
Hayvanlara yönelik şiddetin toplumun en kırılgan kesimlerinden birini hedef aldığını ve bunun diğer şiddet biçimlerine zemin hazırladığını söyledi.
“Hayvanların toplatılması, barınaklara kapatılması, öldürülmesi toplumda şu andan, yasa süreci sırasında zaten korkunç bir infial yaratırken gerçekleştiği anda da çok ciddi bir tepki yaratacak. Çok ciddi bir çatışma ortamı yaratılacak.”
“Böylesine bir şiddet, bu kadar nedensiz ve toplumun en kırılgan kesimi olan hayvanlara yönelik nedensiz kitlesel devlet eliyle uygulanan bir şiddet toplumdaki başka şiddet biçimlerinin de önünü açacak.”
“Hayvanlara yönelik şiddet yalnızca insanla hayvan arasında değil, insanla insan arasında, bütün insanlar arasındaki ilişkileri bozan, tahrif eden, dönüştüren bir şiddet biçimi. Bu şiddetin taklitleri gelecek, bu şiddet üzerinden modellenen mikro şiddetleri göreceğiz.”
“Ev içi şiddet artacak. Bütün bu hayvana yönelik şiddetle diğer şiddet biçimleri arasında çok kuvvetli korelasyonlar var zaten. Şimdi biz zaten hayvana şiddetin suç sayılmadığı, ceza kanununda yargılanmadığı ülkemizde diğer şiddet biçimlerinin arttığını her zaman söyledik söylüyoruz diğer şiddet biçimlerinin tetikleyici etkisi olduğunu.”
“Şimdi bu yasayla birlikte devlet eliyle bu denli bir şiddet bütün sokak hayvanlarının sokaklardan kaldırılmasına sokakta hayvan bırakmamaya yönelik bu şiddet yasalaşırsa toplumdaki diğer şiddet kapılarını ardına kadar açılmış olacak zaten.”
“Bütün bu insanlar hem bu şiddetin, bütün kırılgan gruplar, farklı kırılganlıklarla bu şiddete maruz kalacaklar, mağduru olacaklar hem de bütün bu sürece seyirci kalan toplumun, özellikle daha genç nesillerin, çocukların ve gençlerin ruh sağlığında tamiri olmayan bir yaradan bahsediyoruz. Bu hayvanların yaşadığı şiddetle ilgili.”
“En önemli mağduru tabii ki hayvanlar ama onun dışında insanların da çok ciddi acı çekeceği, bütün bu katliama tanık olmanın toplumsal hafızada ve toplumun ruh sağlığında geri dönüşü olmayan yaralar bırakacağımı biliyoruz. Buradaki çok büyük tehlikelerden biri de maalesef bu.”
Kaynak: Bianet – Nehir Özcan