Geçtiğimiz günlerde G20 Zirvesi için Japonya’ya giden Tayyip Erdoğan, “Japonya’da 800 üniversiteden 80’i kadın üniversitesi. Kreşten alıp ilk, orta, lise, ardından üniversite olmak suretiyle farklı bir yapıyı oluşturmuş durumdalar. YÖK Başkanı’na hatırlatıyorum, çalışmanı da buna göre yap. Türkiye de benzer bir adımı atmalı” demişti. Erdoğan’ın bu açıklamasının ardından TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmekte olan 11. Kalkınma Planı’nda “‘Japonya örneği incelenerek sadece kadın öğrencilerin kabul edildiği kadın üniversiteleri kurulacaktır” maddesi yer aldı.
Eğitim Sen, yazılı açıklama yayımlayarak “Kadın üniversitesi değil, eşit ve özgür yaşamak istiyoruz” dedi. Kadın üniversitelilerin Kalkınma Planı’nda yer almasına tepki gösteren Eğitim-Sen, “Kalkınma Planı hazırlanması ile ilgili usule de göstermelik de olsa bir süreç işletilmesi, sosyal taraflarla görüşülmesi gerekirken bu usule dahi uyma ihtiyacı hissedilmemiştir” ifadelerine yer verdi.
“Kadınların mücadelelerine haksızlıktır, kazanımlarına saldırıdır”
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
Meslek sahibi olmak ve farklı düşüncelerle karşılaşıp hayatı sorgulama fırsatı yakalamak isteyen tüm kadın öğrencilere sesleniyoruz. “Tez kadın üniversiteleri kurula!” fetvası; kadınlar kadınlarla, erkekler erkeklerle sosyalleşir, kadınlar kadınlara, erkekler erkeklere hizmet verir anlayışını savunan otoriter-gerici ataerkilliğin uzantısıdır. Kadınları gelecekte yalnızca kadınlara hizmet verebilecekleri toplumsal cinsiyet rollerine göre mesleklere hapsetme, kamusal toplumsal alandan dışlama hazırlığıdır. Bu topraklarda geçmişten bugüne bin bir zorlukla okuyup meslek sahibi olmuş kadınların mücadelelerine haksızlıktır, kazanımlarına saldırıdır.
Türkiye’de yıllardır özerk bilimsel üniversite mücadelesi sürdürüyoruz. Üniversiteleri üniversite yapan bilimdir, bilimsel eğitimdir. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve karma eğitim bilimsel eğitimin temel ilkeleridir.
“Boyun eğmeyeceğiz”
İkiyüzlü bir ahlak anlayışının egemen olduğu, son derece otoriter, baskıcı ve muhafazakâr aile yapısının bulunduğu coğrafyamızda kadınların ayrı üniversitelere kapatılmasını bir hak ve özgürlük olarak sunmak, devlet, aile ve dinin kadın bedeni üzerinden kurduğu denetimi görmezden gelip, bu alanda süren güç mücadelesinin kaldırdığı toz duman arasında yitip gitmek demektir.
Bizler, eğitim emekçileri olarak eleştirel, sorgulayıcı, laik, demokratik, bilimsel, anadilinde, karma eğitim sistemini sonuna kadar savunacağız. Gelecek kuşakları karanlığa teslim etmeyeceğiz.
Sendika.Org