Özgür Denizli

Eğitim Sen yeni müfredat taslağına tepki gösterdi:Demokratik eğitim anlayışına karşı meydan okumanın yansımadır

Eğitim Sen, yeni müfredat taslağına ilişkin yaptığı açıklamada, ‘evrim teorisinin “kindar dindar” nesil yetiştirme projesine kurban edildiği söylenerek “darbeler ve cuntaların tarih kitaplarında okutulacak olması dersleri militaristleştirecektir” denildi

Milli Eğitim Bakanlığı yeni müfredat taslağını paylaştı. Yeni müfredat taslağının adı “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” olarak adlandırıldı. Yeni müfredatta birçok değişiklikler yapılırken eğitimciler duruma tepki gösterdi. Eğitim Sen, yeni müfredat taslağına ilişkin yaptığı yazılı açıklamada

“Müfredatın temel felsefesi 12 Eylül darbecilerinin zihniyetine dayandı”

AKP iktidarı döneminde, eğitimde ‘köklü değişiklikler’ 2004 yılından başlayarak okul öncesinden üniversiteye kadar bütün öğretim programları değiştirildiği belirtilerek, “ilk köklü değişiklik 2006/2007 yıllarında yaşanırken, 2017/2018 eğitim öğretim yılından itibaren bütün öğretim programları bir kez daha değiştirilip yeni uygulamalara gidildi. Yeni programlarla birlikte eğitim sisteminin dayandığı felsefeden öğretim yöntem ve tekniklerine, ölçme-değerlendirmeden ders kitaplarına kadar kapsamlı değişiklikler yapıldı. Yapılan değişikliklerle müfredat ve öğretim programlarının dayandığı temel felsefe, büyük ölçüde 12 Eylül darbecilerinin zihniyetine dayandı. Darbecilerin din dersini bütün kademe ve öğrenciler için zorunlu hale getirmesine benzer biçimde AKP de eğitimde laikliği ve bilimi dışladı, sosyal değerler yerine bireyciliği baz aldı, evrensel demokratik değerleri dışlayıp dinsel ve milli değerleri temel aldı. Bugüne kadar yapılanlar yeterli görülmemiş olacak ki, müfredatların ‘milli ve dinsel değerler’ temel alınarak bir kez daha değiştirilmesi gündemdedir” denildi.

Eğitim Sen’in açıklamasından öne çıkanlar şu şekilde;

Bakan Tekin’in bugüne kadar yaptığı açıklamalardan çıkarılabilecek en somut sonuç, yeni eğitim müfredatının, tüm derslerde sarmal olarak ‘dini’ ve ‘milli’ değerleri temel alan, farklılıkları ötekileştiren bir içerikte hazırlıkların yapılmış olmasıdır. Yıllardır iktidar eliyle adım adım hayata geçirilen eğitimde dinselleşmenin son halkasının yeni müfredat üzerinden tamamlanması hedeflenmektedir.

“MEB’in müfredat değişiklikleri manevi değerler”le donatılmış nesiller yetiştirmektir”

Müfredatlar eğitim felsefesi anlayışlarından bağımsız olarak düşünülemez. Çünkü bir ülkenin eğitim gerçeğinin temelini eğitim felsefesi oluşturur. İnsanın hangi bilgiler, gerçekler ve değerler üzerinden biçimlendirilmesi isteniyorsa, ona uygun eğitim politikaları oluşturulur. Bu politikalara dayalı olarak eğitim planlaması somutlaştırılır ve böylece eğitim uygulamalarına meşruluk kazandırılır. MEB’in müfredat değişiklikleriyle yapmak istediği şey, tam olarak iktidarın siyasal ve ideolojik çizgisine paralel olarak “milli ve manevi değerler”le donatılmış nesiller yetiştirmektir. Nitekim Milli Eğitim Bakanı’nın STK olarak tanımladığı tarikat ve cemaatlerin ısrarıyla, ÇEDES projesiyle tamamen dini değerlere dayalı “değerler eğitimi” uygulamasının eğitimin tüm kademelerinde hayata geçirilmesi hedeflenmektedir.

Ülkemizde halklar, inançlar, kültürler ve kimlikler açısından var olan farklılıklar ve çok renklilik, eğitim müfredatlarında karşılığını hiçbir zaman tam anlamıyla bulamadı. Bu farklılık, zenginlik ve çeşitlilikler ya görünmez kılındı ya da “karşı”, “düşman” ve “öteki” olarak yaftalandı. Bilimsel bilginin anlamının yitimine yol açan yaklaşım ve toplumsallıktan uzaklaşmış olan bir bireyciliğin yanı sıra milli, manevi ve dini değerlere yoğun şekilde müfredatlarda yer verilmesi, eğitimin niteliğinde yaşanan bozulmanın temel nedenlerinden biridir. Şu yoğun küreselleşme koşullarında başka ülke ve kuruluşlarla her türden uluslararası ilişkiler kurulurken müfredatlarda yalıtılmış, içe kapanan ve kendini üstün sayan değer ve pratiklere yer vermesi anlaşılır gibi değil.

Exit mobile version