Kanal İstanbul Projesi’nden çıkacak hafriyatın doğayı ağır zehirler salacağını söyleyen HDK Ekoloji Meclisi’nden Emine Beyza Üstün, “Kanal’ın yapılacağı yer, tarihi bir alandır ve projeyle demografik yapısı bozulacaktır. Hasankeyf de yaşanılanların aynısı yaşanacaktır” dedi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) İl örgütleri Kanal İstanbul Projesi’ne ilişkin HDK Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Açıklamaya, HDK Ekoloji Meclisi üyesi Emine Beyza Üstün, HDK İstanbul Eş Sözcüleri Yoldaş Aydın ve Gurbet Aydoğan, HDP İl Eş Başkanları Erdal Avcı ve Elif Bulut ile çok sayıda kişi katıldı.
AYDIN İSTANBUL’UN GERÇEK SORUNLARI ÇÖZÜLMELİDİR
Toplantıda ilk söz alan HDK İstanbul Eş Sözcüsü Yoldaş Aydın, ortaya çıkan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporuna karşı insanların dilekçe kuyrukları oluşturduklarına dikkat çekerek, “Proje uygulanabilir bir proje değildir. Uygulanamayacak bir proje yüzünden bizleri dilekçe kuyruklarına götürdüler” dedi.
Projenin çok büyük toplumsal ve ekolojik yıkımlara yol açmasının kaçınılmaz bir gerçek olduğunu söyleyen Aydın, “Projeye harcanacak parayla İstanbul gerçek sorunları çözülmelidir. Mesela deprem sorununa karşı projeler yapılmalıdır. İstanbulların talebi bu yönde. Tüm demokratik ve fiili meşru mücadele yöntemlerini kullanacağız. Dilekçelerin son teslim tarihi gününde, yani 2 Ocak Perşembe günü saat 17.00’de Ataşehir’de bulunan İstanbul Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü önünde bir açıklama gerçekleştireceğiz. Herkesi açıklamamıza davet ediyoruz” diye konuştu.
ÜSTÜN HASANKEYF DE YAŞANANLARIN AYNISI YAŞANACAK
Ardından söz alan HDK Ekoloji Meclisi üyesi Emine Beyza Üstün, Kanal İstanbul ile sermayeye yeni bir dolanım ağının sunulduğuna dikkat çekti.
“2011’in Nisan ayının sonuna doğru ilk kez dile getirildiğinde Erdoğan bunu ısrarla yapacağını söyledi. Yapacağı bir kanal açmaktan öte, bütün bölgeyi yeni şehir rezervi yapmaya dönüktü. Bir sürü yeni yasalar yaptılar, üst ölçüm plan değişikliği yapıldı. Küçükçekmece Lagun havzası dediğimiz alanın tamamı Kuzey Ormanları, kuzey sulak alanlarnın yeni bir İstanbul’a dönüşümü. 3. Havaalanı projesi bunun bir parçasıydı. Bu bölgenin birlikte pazarlandığını göreceksiniz, özellikle pazarlanmak kelimesini kullanıyorum. Bu siyasi proje sermayeye yeni bir alan açmaktır” dedi.
Üstün, 2008 krizinden sonra hükümetin doğayı enerji, maden şirketlerine devretme stratejisinde ciddi tıkanma yaşadığını, Kanal İstanbul Projesi ile sermayeye yeni bir dolanım alanı sunduğuna dikkat çekti.
Üstün, şunları söyledi: “O bölgeye giderseniz nasıl şehrin dönüştüğüne gözlerinizle tanıklık edeceksiniz. Bu siyasi bir saldırıdır, teknik olarak da Küçükçekmece Lagunu dünyanın ender lagunlarındandır. Gemi gireceği şekilde lagunun içini kazıyarak, Sazlıdere’yi genişleterek boydan boya geçecekler. Terkos gölünün birazcık yakınından karayı tamamen deşerek Karadeniz’e geçmeyi planlıyorlar. Bütün Trakya’daki yer altı ve yer üstü dahil her şeyi yeniden yapılandırıyorlar. Ekosistem çökecek! Tuzlu suyun yer altı katmanlarından yer altı suları tuzlanacak. Suların taşındığı bütün toprakların tuzlanması tam bir yıkımdır. Geri döndürmek mümkün değildir, iyileştirmek mümkün değildir.
“Tonlarca hafriyat Karadeniz ve Marmara canlı yaşamı için ölüm demek. Lagun Marmara balıklarının ölümü demektir. Orada özellikle kuzey kısımda tarım alanları var, öncelikle onlar etkilenecek, yapılaşmayla tarım alanları dönüşecek. Uzun erimli tuzlanmadan dolayı ne Trakya ne de Kuzey’de tarım yapılamayacak. Denizlerin çölleşmesiyle deniz canlılarının yaşamı sona erecek. Bu geri dönüşümsüz bir katliam projesidir. Orada yaşayan halkların barınması mümkün değil. Demografik yapı değişecek. Sur’un Cizre’nin demografik dönüşümüne tanıklık ettik. Hasankeyf’e yaptıklarını gördük. Bu iki projenin hiçbir farkı yok. Kanal İstanbul’a yeni şehir rezerv çalışmalarına karşı durmak bu topraklarda yaşayanların değil tüm insanların görevidir. Bu katliam durmazsa etkileri gittikçe yayılacak. Tüm halkları, bu siyasi dayatmayı durdurmaya, dayanışmaya davet ediyoruz.”
Projenin hayata geçmesiyle bütün Trakya’daki yer altı ve yer üstü kaynakları yeniden yapılandırılacağını ifade eden Üstün, “Bu da ekosistemin çökmesi demektir. Çıkarılan hafriyatlar doğaya ağır zehirler salacak. Bu bir katliam projesidir. Kanal’ın yapılacağı yer tarihi bir alandır ve projeyle buranın demografik yapısı bozulacaktır. Hasankeyf de yaşanılanların aynısı yaşanacaktır” diye belirtti.
Sorunun yalnızca İstanbulluları ilgilendirmediğini, tüm Türkiye halklarını yakından ilgilendirdiğini vurgulayan Üstün, herkesi Kanal İstanbul’a karşı mücadele etmeye davet etti.
AVCI: PROJE, BİR SERMAYE SALDIRISIDIR
HDP İstanbul İl Eş Başkanı Erdal Avcı ise, projenin yalnızca bir “rant projesi” olduğunu ifade etti.
Avcı, “Bu tartışmalarda açığa çıkan ve itiraz ettiğimiz konulardan bir tanesi, Erdoğan’ın karar alma yöntemidir. Tüm muhalif kurumlar bu karar alma yöntemine karşı çıkmalıdır. Proje uzun bir aradan sonra tekrar gündeme getirilerek gündem değiştirilmeye çalışılıyor. Bu proje toplumlara ve doğaya karşı yürütülmüş bir sermaye saldırısıdır. Buna karşı tüm muhalefet ile birlikte mücadele edeceğiz” dedi.
Kaynak: Artı Gerçek