Bu seçimde Kürt oylarının önemini sadece içerideki tartışmalardan anlamıyoruz. Yabancı medyanın da bu hususta değerlendirmeleri bulunuyor. Mesela 9 Ocak 2023 tarihli El Hurra TV sitesinde “Kürt Oyları ve Türkiye’nin Gelecek Cumhurbaşkanı: Seçim İttifakları ve Hesapları” başlıklı ve İstanbul çıkışlı bir analiz var.
Buna göre; “Erdoğan bir yandan MHP ile ittifak yaparken, hem Millet İttifakı’nın çıkaracağı adayı ve hem de Kürtlerin desteğine sahip olan HDP’nin hangi yönde tercih yapacağını izliyor.
Bir süre önce HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partinin kendi adayını çıkaracağını duyurmuştu. Bu açıklama bilhassa HDP’nin AKP’den uzaklaşmasının ve Altılı Masa ile arasına mesafe koymasının işareti sayıldı… Partinin Genel Başkan yardımcılarından Tayyip Temel, El Hurra’ya verdiği demeçte ittifakların salt seçimler için yapılmasından öte bir anlam taşıması gerektiğine ve aslında HDP’nin durduğu yeri belirleme açısından önemli olduğuna değinerek; ‘mevcut sistemin demokratikleşmesi ile Kürt meselesinin çözülebilmesinin esas alındığını’ söylüyor.” (https://www.alhurra.com/turkey/2023/01/09/)
Aynı sitede, yine İstanbul çıkışlı ve Yusuf Diya imzalı 8 Mart tarihli bir haber-yorumu okuyoruz. “Kürt Oyları Kime Gidecek” başlıklı değerlenmenin özeti şöyledir: “Millet İttifakı, Kemal Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanı adayı ilan ederken bile tartışmalar ve sorular bitmedi. Hemen herkes, HDP’nin nasıl bir yol izleyeceğini merak ediyor. Kılıçdaroğlu’nun aday gösterilmesi münasebetiyle HDP yetkilileri kutlama mesaj ilettiler ve kendisini ziyarete bekleriz diye davet ettiler. Fakat henüz nasıl bir tutum takınacağını açıklamadı HDP. Buna rağmen HDP’nin tutum değişikliği içine girerek Kılıçdaroğlu lehine aday göstermeyecekleri tahmin ediliyor. Zira Mithat Sancar, ‘cumhurbaşkanı seçimini birinci turda bitirmek durumundayız; ortak paydalarda ve noktalarda mutabakata varıldığında Kılıçdaroğlu’nu destekleriz’ demekle tavrını belli etti.
CHP’li yetkililer ise ‘Kılıçdaroğlu’nun en kısa zamanda HDP eş başkanlarıyla görüşeceğini söylediler. HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’na göre; ‘Kılıçdaroğlu’nu desteklemenin iki ana şartı var; Kürt meselesinin çözümü ve demokratikleşme sürecine ilişkin atılacak adımlar.’
Türkiyeli gazeteci Taha Odeoğlu ise, ‘Kürt oylarının önemli ve hayati olduğu’ noktasına işaret ediyor.” (https://www.alhurra.com/turkey/2023/03/08/)
BBC Arapça sitesindeki ekonomi ağırlıklı bir yorumda, “Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon ve ekonomik kriz nedeniyle Erdoğan’ın seçimdeki konumu büyük risk taşıyor” deniliyor. Ek olarak şu tespite yer veriliyor: “Parlamentodaki üçüncü parti olan HDP, başkan seçme hususunda tayin edici bir rol oynayabilir.”
(https://www.bbc.com/arabic/middleeast-64510371, 4 Şubat 2023)
El Ğad TV sitesinde de benzer bir yorum yapılmış: “Cumhur ve Millet ittifakları arasındaki esas denge değişikliğinin HPD’nin hangi aday lehine oy kullanacağına bağlı olduğuna” değinilmiş. (https://alghad.com/, 26 Mart 2023.)
Suriye merkezli North Press Arapça sitesindeki yazının başlığı da şöyle: “Gelecek Türk Cumhurbaşkanını Kürtler mi Belirleyecek?” 13 Mart 2023 tarihli değerlendirmenin ana fikrini verelim:
“Erdogan ile Kılıçdaroğlu’nun başkanlık yarışı karşısında HDP, toplam Kürt oylarının yaklaşık %18 olduğu gerçeğinden hareketle cumhurbaşkanı adayı çıkarmanın doğru olmadığı kanaatine vardı. Kürt oylarını yanına çekmek isteyen iki rakipten biri olan Erdoğan, gerçekten Kürt oylarını kazanmak istiyor idiyse Anayasa Mahkemesi’nin HDP hakkında açtığı davanın ertelenmesini veya kalkmasını sağlayabilirdi. Böyle yapmadığı da görüldü. Bu da Kürtlerin, ona güvenmemesine yol açtı. Dolayısıyla Kürtler, Erdoğan’ın rakiplerine oy verme eğilimindeler. Kürtler, bu kader seçiminde kendi çıkarlarına olabilecek her fırsatı değerlendirip ona göre hareket edecekler…”
Yabancı medyadaki bu minval üzere devam ediyor. France 24 Kanalı da benzer bir yoruma yer vermişti.
Sonuç babından söyleyebileceğim birkaç nokta bulunuyor. Geçen hafta birçok HDP’li yetkili ve sorumluyla sohbet etme imkanım oldu. Anladığım kadarıyla gidişat şu mecrayı izleyecektir:
Geçen gün katıldığım bir televizyon kanalının kulisinde Sırrı Sakık’ın “cumhuriyet ile ilgili sözleri” gösterilip eleştiriliyordu.
Ben Sırrı Bey’i tanırım; siyaset ortamında ılımlı, makul ve mantıklı sıfatıyla anılır. O halde ya cümlesini iyi formüle edememiştir yahut o ifadeleri cımbızla çekilip kışkırtmak maksadıyla ona buna servis edilmiştir.
Söz cumhuriyet kavramından açılmışken, belirtmekte yarar var. Cumhuriyet evrensel bir kavram olup halkın iradesinin geçerli olduğu bir düzeni ifade eder. Ancak bugüne kadar ki tecrübeler, cumhuriyetin Türkiye’deki uygulamalarında birçok kusur, eksik ve evrensel ölçülerden sapma olduğunu gösterdi. 1920’lerden bu yana değişen ülke ve dünya koşulları göz önüne alınarak bundan sonra cumhuriyetin evrensel özünü korumak şartıyla, uygulamasındaki eksik yanlarını giderip katılımcı ve demokratik temelde daha iyi ve gerçekten halkın iradesini yansıtan bir cumhuriyet düzenlemesine ihtiyaç var. O halde mesele cumhuriyet rejimini ortadan kaldırmak değil, oluşan tecrübeler ışığında onun aksayan ve arızalı yanlarını gidermenin yöntemini hep birlikte bulmak meselesidir.
Sırrı Sakık ve HDP’li siyasetçilerin bazı sözlerini bağlamından koparıp çarpıtarak servis edenler muhtemelen Cumhur İttifakı yanlıları veya troller olmalıdır. Nitekim Pervin Buldan’ın çok eski tarihli bir konuşmasını da servis etmişlerdi. O da, Atatürkçülerin bulunduğu ortamda konuşuluyordu. Bu tür yersiz ve provokasyon maksatlı ayrıştırıcı paylaşımlar hep olacaktır. Bahsi geçen hadise ve söylemler doğru veya yanlış, yerinde veya zamansız olabilirler. Her halükarda siyasete soyunan herkesin daha dikkatli olmasında yarar var. Yani söylemleri ve davranışları açısından çelişkiye düşülecek tavırlardan kaçınılmalıdır.
Özgür insanlar topluluğu olarak diğerlerini de özgürleştirmek istiyorsak, Türk veya Kürt insanının hep birlikte geçmişini sorgulaması, geleceği için de ortak proje yapması elzemdir. Çünkü seçimle birlikte her sorun hemen çözülmeyecektir. Esas çözülmesi gereken baş sorunlar, mesela Kürt veya Alevi meselesi gibi, uzun vadede zemini hazırlanarak ele alınmalıdır. Acelecilik ve sabırsızlık, kimseye yarar getirmez. Bunu, yakın zamanda görmüştük. Kaynar sütten ağzı yananların, yoğurdu bile üfleyerek yemeleri şarttır. Bu manada dışarıdan gazel okuyanların daha temkinli ve tedbirli olmaları da ayrı bir zarurettir.
Siyaset ve diplomaside şu kural esastır: Bir dava ve ilke söz konusu olduğunda son derece kararlı olmalıyız; ancak bunu gerekçelendirip karşı tarafı ikna etmek yahut yola getirmek için gayet mülayim davranacağız, incitici ve yanlış anlamaya mahal veren ifadeler kullanmamaya azami özen göstereceğiz. Buna benzer bir kuralı, iki ay önce birikimli ve tecrübeli emekli büyükelçi Namık Tan’ın bir söyleşisinden alıp not etmiştim.
Son not: Bu arada HDP (veya son anda sahneye çıkan Yeşil Sol Parti), geçmişteki milletvekili seçme kriterlerindeki eksik, yanlış, kusurlu, yanıltıcı noktaları tekrar gözden geçirmelidir. Yeni milletvekili aday adaylarını, gözden geçirilip düzeltilmiş kriterlere göre seçmelidir. Bu hususta medyatik tiplerin cazibesine kapılmamalı, ucuz popülizmden kaçınılmalıdır.
Siyasetin merkezi olan Ankara’daki sistem partilerinin “Kurtlar Sofrası” çevresinde toplananlarla baş edebilecek düzeyde tecrübe, bilgi birikimi, öngörü sahibi ve cesur ama akıllı çıkışlar yapabilecek kimseler seçilmelidir. Böyle yapıldığında HDP ile bileşenleri, adına konuşup temsil ettikleri halkın desteğini göreceklerdir.
Geçen seçimlerde İstanbul ve başka yerlerde halkın rağbet etmediği adaylara oy verilmesi, onların kitleler tarafından benimsendiği anlamına gelmiyor. Aslında halk, kendi derdi ve davasının hatırına beğenmediği bazı adaylara da oy vermişti.
Mesele oydan ve milletvekili çıkarmaktan öte bir şeydir. Liyakat ve ehliyet temelinde belirlenmiş aday, partisini de ileriye taşıyabilir. Kötü aday ise, partiyi sekteye uğratır; kamuoyunda yanlış ve olumsuz algılara yol açar. Belirlenecek aday “halkının derdini, davasını, sevdasını ve umudunu geleceğe taşıyabilecek kadar birikimli ve tecrübeli” ise amenna. Değilse, seçilmesinin ne anlamı var!
Kaynak: KARINCA
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()