Hekimlerin serbest çalışma, hastaların hekim seçme özgürlüğünü engelleyen ‘Özel Hastaneler ile Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Yönetmelikleri’nde yapılan değişikliğin yürürlüğe girmesine günler kaldı. Hekim örgütleri, dernekler ve hekimler üç aydır aynı sorunun yanıtını arıyor:“Bu değişiklik hangi ihtiyaçtan ve ne için yapıldı? Özel hastaneler zincirleri için mi?”

Serbest hekimlerin çalışmasına müdahale, özel hastane yönetmeliği üzerinden yapıldı. 6 Ekim’de yayınlanan iki yönetmelikte yapılan değişikliklere göre özel hastane veya tıp merkezinin boş uzman hekim kadrosu olmaması halinde, ruhsatında veya faaliyet izin belgesinde kayıtlı uzman hekim branşlarındaki toplam kadro sayısının yüzde 15’ine kadar uzman hekimle sözleşme imzalayabilecek. Aynı branşta birden fazla hekimle sözleşme imzalanmak istenmesi durumunda ilgili branşın toplam kadro sayısının üçte birinden fazla uzman hekimle sözleşme yapılamayacak. Ayrıca bir takım kurallar daha getirilmek isteniyor. Bu kurallara aykırı hareket eden muayenehane hekimleri, özel hastane ve tıp merkezleri için de para cezası ve faaliyet durdurma yaptırımları getirildi.
6 Ocak’ta yürürlüğe girecek değişikliklerle asıl düzenlenmek istenen, herhangi bir kamu, özel ya da üniversite hastanesinin kadrosu yerine muayenehanesinde serbest çalışan, büyük çoğunluğu cerrah yaklaşık yedi bin (dört bini İstanbul’da) hekim. Yukarıdaki kotaların uygulanması halinde bunların sadece 500’ü ameliyatları ve yatırarak hasta takipleri için hastanelerle sözleşme yapabilecek. Diğerlerinin hastanelerdeki doğumlara girmeleri, ameliyatlarını yaptırmaları, hastalarını yatırarak takip etmeleri ve sair tüm işlemleri engelleniyor. Ayrıca serbest çalışan hekimlerden, hastalarının tüm sağlık verilerini kimlikleri açık şekilde e-nabız sistemine yüklemeleri isteniyor.
Yönetmelikten sonra bazı hastaneler cerrahlardan “haraç” gibi imza, kadro parası, yatırım maliyeti gibi açıktan para istemeye başladı.
Öte yandan serbest hekimlerle birlikte çalışmaları kısıtlanacak küçük ve orta ölçekli özel hastaneler, tıp merkezleri, laboratuvarlar, görüntüleme merkezleri vb. sağlık kuruluşlarının çoğunun kendilerini idame ettiremeyip kapanabilecekleri öngörülüyor.
İstanbul Tabip Odası’nın ev sahipliğinde bugün düzenlenen Serbest Çalışma Hakkı ve Mesleki Bağımsızlık Panel-Forum’unda, TTB, farklı illerden tabip odaları başkanları, dernek, Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) temsilcileri ve serbest çalışan hekimler değişiklikleri masaya yatırdı.
TTB İkinci Başkanı Ali İhsan Ökten, “Hukuk kuralları, bir ihtiyacı karşılamak için düzenlenir. İdarenin bir düzenlemeyi yapma amacının anlaşılır, makul ve ölçülü olması beklenir. Hiçbir akıl süzgecinden geçirmeden yayınlanan yönetmeliğin, hekimlerin serbest meslek hakkını ortadan kaldırmak amacıyla yapıldığı sonucu çıkıyor” dedi. Ökten’e göre Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kafası karmakarışık. Kocanın özel hastane zinciri sahibiyken (Medipol Hastaneleri) aynı zamanda sağlık bakanı olan dünyadaki tek örnek olduğunu söyleyen Ökten, şöyle devam etti:
“Bir taraftan kamudan ayrılan 10 bin hekime altı yedi bin kadro açmakla övünürken diğer taraftan özel hastaneler ve tıp merkezleri arasında hekim kadrolarını milyonlarca liraya satışa koyan bir borsa oluşturdu. Bir taraftan ‘kamuda bile hastalar istediği hekimi seçme hakkına sahiptir’ diyeceksiniz, diğer taraftan hastaların özel muayenesi olan hekime muayenenin önünü keseceksiniz. Bir taraftan kamuyu çökertmek için kamu-özel ortaklığı ve özel hastanelere tüm kapıları açarken, diğer taraftan yüzyıllardan beri devam eden hekimlerin serbest meslek hakkını gasp ederek, hekimlerin mesleki bağımsızlık haklarını ellerinden alarak onları özel hastane patronlarına ucuz emek gücü veya kamuya dönmelerini zorlayacaksınız…”
Muayenehaneler Derneği Anadolu Yakası Sorumlusu Dr. Murat Emanetoğlu düzenlemenin daha yürürlüğe girmeden, hastane ve tıp merkezlerindeki mevcut ruhsat borsasının bir benzeri ‘kadro borsası‘nın oluşmasına yol açtığını söyledi: “Kadro borsası, taksi plakası borsası gibi. Bazı hekimlere hastanelerden anlaşma yapabilmek için çok değişik teklifler geldiği konuşuluyor. Tüm özel hastaneler, tıp merkezleri, yataklı özel sağlık kuruluşları iki aydır hekimlerinin yıllık performans değerlendirmesini yapıyor. Performans değerlendirmesi ve ciro baskısı daha da artacaktır.”
Kamuda veya özel sektörde çalışan ülkenin tüm hekimlerinin ucuz işgücüne hatta köleye dönüştürüldüğünü belirten Emanetoğlu, “Mevcut durum birkaç özel hastane zinciri sahibi, şehir hastanelerinin özel ortağı müteahhitler, hekim açıklarını bizim ülkemizden nitelikli hekim göçüyle azaltacak diğer ülkeler ve sağlık turizminde rekabet ettiğimiz ülkeleri mutlu etmiştir ve edecektir” yorumunu yaptı.
Sağlık alanında yaşanan nitelikli işgücü göçünün daha da artacağını söyleyen Emanetoğlu, kanser cerrahisi yapanlara, plastik cerrahi, kulak burun boğaz hastalıkları uzmanlarına Balkan ülkelerinden, Azerbaycan’dan teklifler gelmeye başladığını söyledi. Oralardaki hastaların hekimleri tanıdığını ve onlar için ülkeye geldiklerini belirten Emanetoğlu, “Bir grup serbest hekim ameliyatları haftanın ya da ayın belirli dönemlerinde yurtdışında yakın ülkelerde yapma yolunu seçecektir. Bu tersine sağlık turizmi anlamına geliyor. Özellikli ameliyatlar yapan seçkin cerrahlarımız Amerika, Kanada gibi ülkeler dahi biliniyor. Böyle giderse cerrahlar hastalarını kendi ülkelerinde ameliyat edecekler. İngiltere hekimlerin girişi için aradığı koşulları hafifletti bile” dedi.
Beklenenden çok daha az sayıdaki serbest hekimin kamuya döndüğünü belirten Emanetoğlu, şöyle devam etti: “Kamuya dönenler özel hastanede çalışan hekimlerdi. Yönetmeliğin gerçek amacı serbest hekimleri, başta zincir özel hastaneler olmak üzere diğer özel hastane ve tıp merkezlerinin ucuz işgücü haline getirmek. Yeni muayenehanelerin de açılmasının engellenmek. Yönetmeliğin bir amacı da açılan şehir hastaneleri ve özel üniversitelerde eğitim görevlisi ve hekim açığını kapamak.”
Son yıllardaki Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda (TUS) cerrahi branşların tercihlerde son sıralara düştüğünü hatırlatan Emanetoğlu, “Yarın ülkemizde ameliyatımızı, tedavilerimizi yapacak özellikle nitelikli uzman hekim, cerrah bulmak neredeyse imkansız hale gelecek” uyarısı yaptı.
OHSAD Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Tolga Birgül, orta ve küçük ölçeklerin hastanelerin derneği olduklarını hatırlattı ve ekledi: “Özel hastaneler bundan faydalanıyor gibi bir algı oluşsun istemiyoruz. Tam tersine özel hastanelerin lehine bir durum olması mümkün değil. Gerçekten büyük sıkıntılar var. Muayene hekimleriyle el ele çalışıyoruz. Küçük ve orta ölçekli hastaneler olarak çalıştığımız serbest hekimlerle sağlık turizminden bir şekilde faydalanabiliyorduk.”
Derneğin yönetim kurulu üyeleri arasında bakan Koca’nın da bulunduğunu belirten Birgül, “Buna rağmen biz de kendisiyle konuşamıyoruz. Yönetmeliğe karşı dava açmak için yönetim kurumuzda oylama yaptık ancak iki farkla açmama kararı aldık. Dernek olarak dava açmayacağız ama kendi üyelerimiz isterlerse davalarını açabilirler” dedi.
İstanbul Tabip Odası Özel Hekimlik Komisyonu Üyesi Dr. Güray Kılıç, son gelişmenin de ‘yıkım projesi‘ne dönüşen Sağlıkta Dönüşüm Projesi’nin bir uzantısı olduğunu söyledi. Uygulanan finans modeliyle özel hastanelere ciddi hasta transferi yapıldığını, sağlık sisteminde tekelleştiğini, dış fonların finansörü olduğu hastane zincirlerinin doğduğunu vurgulayan Kılıç, şunları dedi: “Hekimlere yapılan son saldırı 6 Ekim yönetmeliği. Sonuç olarak hekimlerin mesleklerini serbest sürdürebilmeleri ve mesleki bağımsızlıklarını koruyabilmeleri için muayenehane seçeneği önemli. Bu nedenle arkasındayız. Muayenehaneleri ticarileşen kamu ve tekelleşen özel sağlık kuruluşları, ağırlaşan koşullara karşı bir korunma olarak değerlendirmek gerekiyor.”
Kaynak: DİKEN
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()