‘Çöllolar maden katliamı’ diye anılan iki göçük, bundan tam 13 yıl önce, 2011 yılının şubat ayında meydana geldi.
Maraş’taki Afşin-Elbistan B Termik Santrali’ne kömür veren Çöllolar Kömür Sahası’nda 6 Şubat 2011’de meydana gelen ilk göçükte Yaşar Alkaya isimli işçi hayatını kaybetti. Göçüğün ardından, özelleştirilen maden sahasındaki risklerin uzun zamandır dile getirildiği, önlem alınmadığı ve daha büyük bir felaketten dönüldüğüne dair açıklamalar yapılmıştı.
Sadece 4 gün geçti ve uyarıları yapılan o daha büyük felaket, diğer bir deyişle göz göre göre gelen katliam gerçekleşti. Madende 10 Şubat günü yine şev kayması sonucunda 10 kişi toprak altında kaldı.
Yürütülen çalışmada Ruşen Demir isimli işçinin cansız bedenine ulaşıldı. Jeoloji Mühendisi Halil Tatlı, Maden Mühendisi Nail Yılmaz ile işçiler Hacı Mehmet İpek, Muhsin Koşan, Kemal Elmas, Cuma Yıldırım, Adnan Demir, Tuğran Gökhan ve Aydoğan Polat yapılan tüm aramalara rağmen bulunamadı.
9 kişinin cansız bedenleri yaklaşık 2,5 kilometrekarelik bir alanda 50 milyon metreküp toprağın altında bırakıldı.
9’u hâlâ toprak altında kalan 11 işçinin ölümüne ilişkin dava, 6 yıl boyunca devam etti. 22 duruşma sonucunda çıkan karar 11 kişinin canına verilen bedeli ortaya koydu: 24 ay taksitle, 91 bin 200 TL!
Davanın karar duruşması 20 Ocak 2017’de görüldü. 9’u sahayı işleten Park Teknik AŞ’de görevli, 14’ü de Elektrik Üretim Anonim Şirketinde (EÜAŞ) görev yapan toplam 23 kişi ‘Bilinçli taksirle birden çok kimsenin ölümüne sebep olmak’ suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyordu. Şirket yaşamını yitirenlerin aileleri ile bir bir anlaşmış davada tek şikayetçi olarak ölenlerden Muhsin Koşan’ın ailesi kalmıştı.
11 can karşılığında 4 kişiye taksitle para cezası çıkan dava sürecinden akıllarda şunlar kaldı:

Afşin-Elbistan B Termik Santrali’ne kömür sağlayan Çöllolar Kömür Sahası, tüm itirazlara rağmen 2007 yılında EÜAŞ tarafından, işletilmek üzere 25 yıllığına Park Holding‘e devredilmişti. Meslek odaları. katliama kadar uzanan süreçle ilgili defalarca uyarmıştı.
TMMOB’a bağlı Jeoloji Mühendisleri Odası ve Maden Mühendisleri Odasından yükselen uyarılardan ikisi öne çıkıyordu:
Meslek odaları, maden havzasının kamu tarafından bir bütün olarak ele alınması gerektiğini A, B şeklinde parçalara bölünerek özel şirketlere vermek suretiyle yapılacak madenciliğin havzada dengesizliğe neden olacağını belirtmişti. Şirketlerin “benden sonrası tufan” dercesine kâr odaklı yaklaşımları toprak altındaki cevherin de verimsiz çıkarılmasına neden olacaktı.
Dikkat çekilen ikinci husus ise 9’u hâlâ toprak altında kalan 11 can ile doğrulanacaktı. Maden sahası denetim raporları “ticari sır” gerekçesiyle meslek odalarına verilmiyordu. Uyarılara kulak asılmadan yapılan, her geçen gün kapasitesi artırılan üretim, yeterli düzeyde denetlenmedi ve devlet eliyle şirketlerin kâr hırsına teslim edilen maden 11 cana mal oldu.
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()