Özgür Denizli

MEB ve YÖK’ün yapması gereken çalıştayı Eğitim Sen yaptı

Eğitim Sen’in düzenlediği online çalıştayda konuşan TTB Merkez Konseyi Başkanı Sinan Adıyaman, “Türkiye hala birinci dalgayı sönümlendiremedi” derken, TTB Kovid-19 İzleme Grubu Üyesi Özlem Azap ise okulların gerekli önlemler alınmadan açılmasının akla yatkın olmadığını belirtti.

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) salgında gelinen aşama ve eğitim kurumlarının durumunu ilişkin online çalıştay gerçekleştirdi. Eğitim kurumlarının açılıp açılmayacağı tartışmalarının ana gündemi oluşturduğu çalıştayın ilk oturumuna Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Sinan Adıyaman, TTB Kovid-19 İzleme Grubu üyeleri Prof Dr. Özlem Azap ile Kayıhan Pala ve Sağlık ve Sosyal Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı İbrahim Kara katıldı. Türkiye’nin Kovid-19 birinci dalgayı henüz atlatamadığının dile getirildiği toplantıda okulların açılması durumunda yaşanması muhtemel sorunlara değinildi.

Eğitim Sen Yönetim Genel Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Özgür Bozdoğan’ın moderasyonu ile gerçekleştirilen çalıştayda, Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan açılış konuşmasını yaptı. Aydoğan, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Yüksek Öğretim Kurumu’nun (YÖK) yapması gereken çalıştayı, Eğitim Sen’in yaptığına dikkati çekti.

ADIYAMAN: BİRİNCİ BASAMAKTAKİ İKİNCİ PİK

Çalıştayda ilk olarak söz alan TTB Merkez Konseyi Başkanı Sinan Adıyaman, salgının Türkiye’de görülmesinin üzerinden 5 ay geçtiğini anımsatarak şunları söyledi: “Sağlık Bakanlığı’nı yalnızca eleştirmiyor, gördüğümüz eksikliklerle ilgili uyarılarımızı da yapıyoruz. Türkiye hala birinci dalgayı sönümlendiremedi. Birinci basamaktaki ikinci piki yaşamaya geçti. Bakanlığa bu işi beraber yürütme çağrısı yapmıştık ama bu kabul edilmedi. İyi ki de kabul etmemiş, biz dışarıdan daha net önerilerde bulunabiliyoruz. Önerilerimiz de 2-3 hafta sonra yerine getiriliyor. TTB Covid-19 izleme üyeleri televizyonlara çıktığımız zaman biliyoruz ki Sağlık Bakanı ya da danışmanları bizleri izliyor.”

AZAP: AKLA YATKIN DEĞİL

Sağlık Bakanlığı tarafından paylaşılan verilerin eksik olduğuna vurgu yapan TTB Kovid-19 İzleme Grubu Üyesi Özlem Azap ise sağlık çalışanlarının yorulduğunu ifade etti. Azap, devamında şunları dile getirdi: “Sağlık Bakanı Koca, 1 Nisan’da 601 sağlık çalışanın enfekte olduğunu, 26 Haziran’da da 7 bin 427 sağlık çalışanının enfekte olduğunu açıkladı. Sağlık çalışanlarının durumuyla ilgili bunların haricinde bir veri paylaşılmadı.  Okulların sonsuza kadar açılmaması elbette mümkün değil ama okullar açılmadan gerekli önlemleri almak çok önemli. Okulların açılması yalnızca öğrenci ve öğretmenleri değil, birçok insanı ve meslek grubunu ilgilendiriyor. Okulların gerekli önlemler alınmadan açılması akla yatkın değil.”

PALA: HENÜZ ALTYAPI SORUNLARINI ÇÖZEMEMİŞ

Özel ve kamu okulları arasında eşitsizlik olduğuna dikkati çeken TTB Kovid-19 İzleme Grubu Üyesi Kayıhan Pala, online eğitimin eşitsizliği arttırdığını söyledi. Pala devamla, “Henüz altyapı sorunlarını çözememiş bir eğitim sisteminde bu pandemi etkisini nasıl gösterebilir sorusuna yanıt arayalım. Servislerde gerekli önlemlerin alınması çok önemli. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı resmi olgulara bakalım. Türkiye’de her bölgeyi kapsayacak kararlar aldığınız zaman, bazı bölgelerde sorunlar yaşanabilir. Sınıfsal özellikler, göçmenler gibi pek çok olgunun etkisini unutmayalım” diye belirtti.

Pala ise “eğitimde eşitsizlik” konusuna dikkat çektiği konuşmasında şunları kaydetti:

Bizim sağlık alanında savunduğumuz önemli bir kavram var. Eşitlik. Biliyoruz ki özel okullarla kamu okulları arasında zaten ciddi bir eşitsizlik var. Bir kere biz Türkiye’de okulları açmayı planlarken bu eşitsizliği azaltacak önlemler perspektifinden bakmalıyız.

Dünyadaki örneklere bakmanın faydalı olacağını söyleyen Pala, Hollanda ve Finlandiya örneğini verdi. Bu iki ülkedeki okulların açıldığını ve salgında ciddi oranda bir artış meydana gelmediğini aktaran Pala bu durumun nasıl sağlandığını ise şöyle açıkladı:

Bu noktada şu ilkeler göze alınmış: 100 bin kişi başına yeni olgu sayısının birin altına düşmesi. Bu veriler bizim ülkemizde 8-10 civarında devam ediyor. Öğrencileri, öğretmenleri ve çalışanları risk gruplarına ayırmışlar. Örneğin kalp, diyabet hastası olan çocuklar var. Ya da çocuğun kendisinde hiçbir hastalık yok ama birlikte yaşadığı bireylerde bu hastalıklar var. Böyle bir risk değerlendirmesi yapmışlar. İlk aşamada bu risk gruplarını okullardan uzak tutmuşlar. ‘Şu aşamada sizsiz başlayalım’ demişler. Bu arada bu ülkelerde sınıf mevcutları 20’ye yakın ve okullardaki hijyen tedbirleri oldukça yüksek.

Pala, hastalığın bir kişiden diğer bir kişiye geçiş ortamlarına ilişkin de “Bu hastalık üç yerde yoğun olarak bulaş tehlikesi içeriyor: Evler, iş yerleri ve toplu ulaşım. Buralarda eğer siz sorunu çözemezseniz, o zaman hastalığın bulaşmasını engelleyemezsiniz” diye konuştu.

Bölgesel olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki vakaların Marmara Bölgesi’nde görülenlerin 7 katı olduğunu ifade eden Pala, sözlerini “Siz bu denli farklı vaka artışlarının olduğu bölgeler için merkezi bir karar verdiğinizde, bunun olumsuz etkileyeceği bölge de yine vaka sayılarının yüksek olduğu bölgeler olur” diye sürdürdü.

Pala sözlerinin devamında başarısız iki ülke olan İsrail ve ABD örneklerini inceledi. Pala bu ülkeler hakkında şunları kaydetti:

İsrail’de birinci dalga bittikten sonra okulların açılma kararı verildi. Okullar açılırken de hijyen ve fiziksel mesafe kurallarına riayet edildi. Ancak on günün ardından iki ayrı okulda salgın görüldü. Salgının, İsrail’de ikinci dalgayı başlattığına ilişkin değerlendirmeler oldu. Ve bu ikinci dalga ilkinden daha etkili oldu. ABD de ise bu süreç daha hızlı yaşandı ve okullar kapatıldı.

10 yaşın üzerindeki çocuklarda taşıyıcılığın epeyce yüksek olduğuna işaret eden Pala, okullardaki fiziksel olanaklara bakıldığında bu hastalığın evlerde ve toplu taşımada çok hızlı yayılacağını ifade etti. Pala sözlerini, “TTB olarak Ağustos ayı içerisinde hiçbir okulun açılmaması gerektiğini düşünüyoruz” ifadeleriyle sonlandırdı.

KARA: POLİTİKALAR TEK ADAMIN İKİ DUDAĞI ARASINDA

Son olarak söz alan SES Eş Genel Başkanı İbrahim Kara, pandemi sürecinde yürütülen politikaları eleştirerek, sağlık emekçilerinin yaşadığı sorunlara değindi.

SES Eş Genel Başkanı İbrahim Kara, okulların açılması konusunda “Hastaneler bu kadar vahim bir durumda iken okulların açılması doğru değil” dedi. Siyasi iktidarın böyle bir kararı tek başına veremeyeceğini de belirten Kara sözlerini şöyle sürdürdü:

Bu karar hem enfeksiyon hem de halk sağlığı alanında çalışan bilim insanları ile eğitim alanındaki emek ve meslek örgütleri ile beraber verilmeli. Karar ortaklaşa alınmalı. Açılacaksa nasıl açılmalıdır. Bu koşullar nasıl oluşturulmalıdır. Yürütülen politikalar tek adamın iki dudağı arasından çıkıyor.

Okulların açılmaması senaryosu üzerine de konuşan Kara, evde kalan ve akranlarıyla sosyalleşemeyen çocukların gelişiminin de zarar göreceğine dikkat çekti. Kara öte yandan da ebeveynlerin birinin kesinlikle idari izne çıkarılması gerektiğini ifade etti. İstismara maruz bırakılan çocukların tespitinin de yine en çok hastane ve okullarda yapılabildiğine dikkat çeken Kara, okulların kapalı kalması halinde bakanlığın gerekli çalışmaları yapması gerektiğini sözlerine ekledi.

“İnfluenza okullarda öğrenciler arasında hızla yayılabilir”

TTB COVID-19 İzleme Kurulu Üyesi Özlem Kurt Azap grip mevsiminin yaklaştığını belirterek grip aşısı vurulmanın önemine dikkat çekti. Azap, okulların pandemi koşullarında açılmasına ilişkin şunları kaydetti:

Okullardaki gençlerde ve çocuklarda hastalık belki daha hafif seyrediyor olabilir. Bazı yayınlarda okulların açılmasının bulaş riskini çok artırmadığına da dikkat çekiliyor olabilir. Ama sonuçta bununla örtüşmeyen bunun tam tersini gösteren yayınlar da var. Okulların açılması ile birlikte hastalığın yayılma olasılığının artacağından bahseden yayınlar da var. Ve ne yazık ki influenza okullarda çok sık görülen bir hastalık, öğrencilerden velilere geçişi burada gerçekleşiyor.

BUGÜN DEVAM EDECEK

Çalıştayın ikinci oturumunda ise “Salgında gelinen aşamada okullar açılmalı mı?” başlığı ile alanda görev yapan eğitim emekçileri, öğretmenler, eğitim yöneticileri, idari personellerle salgının sürdüğü koşullarda okulların açılıp açılmamasının nasıl sonuçlar ortaya çıkaracağı tartışıldı. Çalıştayın “Yükseköğretim Kurumları ve Salgında Gelinen Aşama” başlıklı 3’üncü ve “Salgın döneminde kadın kimliğinde eğitim ve bilim emekçisi olmak sorunları ve çözüm önerileri” başlıklı 4 ‘üncü oturumları ise bugün yapılacak.

Kaynak: MA-Sendika.org

Exit mobile version