Bilim insanları ve uzmanlar, corona virüsünün en ölümcül versiyonu olan Delta varyantı ile en çok mutasyona uğrayarak en bulaşıcı türü olan Omicron varyantının birleşerek “Deltacron” varyantının bu sonbahar-kış döneminde yayılabileceğini duyurdu. Bu yılın başında Kıbrıs Rum Kesimi’nde tespit edilen fakat çok yayılmayan Deltacron tıp dünyasında endişe yaratmıştı. Johns Hopkins Tıp Fakültesi’nde Tıp Verisi ve Analitik Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Stuart Ray, “Omicron evrim geçirdikçe, bağışıklığa karşı yeni çözümler bulmaya başlıyor. Önceki varyantlarda da bu durumu gördük” dedi. New York Teknoloji Üniversitesi’nde görevli Dr. Raj Rajnarayanan ise sonbahar-kış döneminde birçok farklı varyantın etkisini gösterebileceğini söyledi. Rahnarayanan, farklı varyantların özelliklerinin tek bir virüste birleşebileceğini dile getirirken, Omicron BA.5 varyantının alt türlerinin de aynı Omicron varyantı gibi bulaşıcı olduğunu hatırlattı.
Pandemi 6. Dalgası pikini yaptı ve inişe geçti. Bu son dalgada Haziran 2022 itibari ile birçok yerde BA.4 ve BA.5 tarafından varyantı baskın hale geldi. Küresel düzeyde vaka sayısı ve ölümlerde azalma olsa da Avrupa kıtasında iki haftadır vaka sayısında artış gözlendi. Pandemi boyunca toplam vaka sayısı 627 milyonun, toplam ölüm sayısı ise 6 milyon 562 binin üzerine çıktı. Aktif hasta sayısı 13 milyon 780 bin civarında
Son 24 saatte yeni vaka sayısı 328 bin civarında, Covid-19’a bağlı ise 853 kişi hayatını kaybetti. Yeni vaka sayısını yüksek olduğu ülkeler şu şekilde: Almanya (173 bin) ve Tayvan (32 bin).
Hafta sonu bildirim sorunları (bildirim yapmama, yetersiz bildirim vb.), sağlık hizmetlerine erişim ve PCR testi yaptıramama gibi nedenlerle gerçek vaka ve ölüm sayısı saptanamıyor. Bu durum Pazartesi günlerine de yansıyor.
SARS-COV2
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, Covid-19 geçirdikten 12 hafta sonra hâlâ devam eden ve alternatif bir tanı ile ilişkilendirilemeyen şikâyetlerin Uzamış Covid Sendromu olarak adlandırıldığını hatırlattı.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, Covid-19 geçirdikten 12 hafta sonra hâlâ devam eden ve alternatif bir tanı ile ilişkilendirilemeyen şikâyetlerin Uzamış Covid Sendromu olarak adlandırıldığını hatırlattı.
Her ne kadar Covid-19’un öncelikle akciğerleri etkileyen bir hastalık olarak görülse de vücuttaki diğer organlara da zarar verebildiğini kaydeden Prof. Dr. Gürdal Yılmaz “Covid-19 virüsü kalbe, akciğerlere ve beyne değişik derecelerde zarar verebilir. Uzun zaman içinde değişik sağlık sorunlarını beraberinde getirebilir. Uzamış COVID Sendromu’ndan etkilenen sistemlerin başında kalp-damar, solunum, beyin, sinir ve hareket sistemi gelmektedir. Kardiyovasküler açıdan en sık görülen şikâyetler, ritim bozuklukları ve çarpıntı şikâyeti olmaktadır. Hastalarımız ya atriyal fibrilasyon dediğimiz, pıhtıya neden olan ciddi ritim bozukluğu ile ya da şiddetli çarpıntı ile başvurabilmektedir. Göğüs ağrısı, nefes darlığı ve kalp krizi ile gelen hastalarda, Covid-19’a bağlı kalp zarında ve kalp kasında iltihap görülebilmektedir. Geçici ya da kalıcı felç atakları, akciğere pıhtı atması, bacak damarlarında oluşan derin ven trombozu da bekleyen diğer tehlikelerden sadece bazılarını oluşturmaktadır. Covid-19’un iyileşmesinden aylar sonra yapılan görüntüleme testleri, yalnızca hafif Covid-19 semptomları yaşayan kişilerde bile kalp kasında kalıcı hasar olabileceğini göstermektedir. Bu durum, gelecekte kalp yetmezliği veya diğer kalp komplikasyonları riskini artırabileceğini düşündürmektedir” dedi.
Uzamış Covid Sendromu’nun solunum sistemi üzerindeki etkilerinin ise daha çok Covid-19’u orta ve ağır geçiren hastalarda görüldüğünü ifade eden Yılmaz “Hastalığı pnömoni ile geçiren, akciğer filminde ya da tomografide buzlu cam görünümü olan kişilerde, ileri yaşta ve kronik hastalığı olanlarda risk daha da fazladır. Ancak kimi zaman COVID-19’u hafif atlatanlarda da Uzamış Covid Sendromu görülebilmektedir. Bu hastalık bronşektazi, pıhtılaşma, pulmoner hipertansiyon ve pulmoner fibrozise neden olabilmektedir. En sık görülen şikâyetler; öksürüğün sürmesi, nefes darlığı, alınan nefesin tamamlanamaması ve halsizlik olmaktadır” diye konuştu.
Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, Covid-19’un tat ve koku duyusunun kaybının yanı sıra baş ağrısı, baş dönmesi, denge bozukluğu, bilinç değişiklikleri, nöbet, inme, nöropati, ensefalit gibi birtakım hastalıklara neden olabildiğini de hatırlatarak “Hastalık atlatıldıktan sonra ise kişinin beyin aktivitesini eskiye göre daha yavaşmış gibi hissettiği, algısının yavaşladığı, tüm zihinsel faaliyetlerinde tam anlamlandıramadığı farklılıkların olduğu belirtilmektedir. Hastalar Covid-19 sonrası geçmeyen kas ve eklem ağrıları yaşayabilmektedir. Uzamış Covid Sendromu’nda daha önceden var olan şikâyetler yeniden ortaya çıkabildiği gibi daha önce hiç yaşanmamış bulgular da görülebilmektedir. Genel kondisyonun düşmesi, egzersiz intoleransı, miyozit, kas içinde doku harabiyetleri ve kaslarda güç ve kitle azalması gibi durumlarla karşı karşıya kalınabilmektedir. Hastalık atlatıldıktan sonra aniden başlayan yorgunluk, eklem ve kas ağrıları, günlük performansının düşmesi gibi şikâyetlerin başka nedene bağlı olmadan ortaya çıkması bize Uzamış Covid Sendromu’nu düşündürmektedir. Covid-19 hastalığı geçiren kişilerin hastanelerde Covid-19 hastalarının takibinin yapıldığı polikliniğe başvurması, ileriki dönemde sağlık problemleri ile karşılaşmaması için büyük önem taşımaktadır” ifadelerini kullandı.
Not: Dünya Covid-19 istatistiklerini Worldmeter sitesine göre vermeye devam ediyoruz. Her gün paylaştığımız veri bir gün önceye ait olup ülkelerin bildirimlerine göre şekilleniyor. Veriyi her gün sabit saatte (sabah 07.00-8.00) alıyoruz.
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()