6 Eylül Cuma gününün ilk saatlerinde, 20 müzisyenin belirli başlıklar altında Türkiye’nin problemlerinden bahsettiği bir şarkı tüm dijital müzik dinleme platformlarında, şarkının 15 dakikalık videosu ise Youtube’ta yayınlandı.
‘Susamam’ adlı bu şarkı yaşadığı olumsuzluklara rağmen susan, susmak zorunda kalan, susmaktan bıkan, susmakla, susanlarla ilgili sorunu olan ve şarkıda anlatılan problemleri gören, yaşayan herkese bir tokat etkisi yarattı. ‘Susamam’ kısa sürede milyonlarca dinlendi, paylaşıldı; sesi Avrupa ülkelerinin ana haber bültenlerine, önemli yabancı gazete ve dergilere kadar ulaştı. Bu ilginin büyüklüğü, sadece rapte değil, yerli bir şarkının kısa sürede ulaştığı en büyük global başarılardan biri olarak da tanımlanabilir.
Bu akıl dolu projenin arkasındaki isim ise Şanışer (Sarp Palaur)… Şanışer’in daha önceki şarkılarını bilenler için ‘Susamam’ın melodik nakarat ve özellikle protest yapısı şaşırtıcı değil. Uzun zamandır Türkçe rap piyasası içinde olan ve kendi yolunda, kendi özgün dünyasında başarılı işler ortaya koyan Şanışer, Türkçe rap’te ‘belli tavrı olan’ bir tarzı temsil ederken, müziğin sadece eğlence aracı olmadığına, sorunları dile getirmede ‘ortak’ bir dil yaratabileceğine inanıyor. Son yıllarda Türkiye’de rap’in kötü bir imajı olduğunu ve insanlara “Rap aynı zaman böyle bir şey” dedirtmek istediğini anlatıyor. Mesaj dolu rap ile insanların radarına girme amacına fazlasıyla ulaşan Şanışer, ‘Susamam’ projesinde hukuk ve hayvan hakları konularını ele alıyor.
Şanışer ile ‘Susamam bombası’ sonrası yerli basındaki ilk röportajı için mutluluk ve gururla bir araya geldik.
‘Susamam’ projesine nasıl karar verdin, fikir nasıl oluştu?
Tılsımlı bir hikayesi varmış gibi gelebilir insanlara fakat gerçekten hiç yok. Bu aralar rapçiler arasında toplu düet şarkılar yapılıyor. Ben de neredeyse hepsinin içindeyim. Genelde çok eğlencelik işler bunlar ve MC’lerin tek başına ulaşamayacağı kadar kişiye ulaşıyor toplu bir iş yapınca. Bunu üç, dört toplu çalışmadır gözlemliyorum. Dedim ki biz de bir şey yapalım fakat bir mesajı olan, dişe dokunur bir şarkı olsun. Özellikle son dönemde rapin imajı çok kötü olmaya başladı. Rap çok fazla kavga, gürültü ve magazin olaylarıyla anıldı. Toplu olarak doğru bir iş yaparsak eğer “Rap aynı zamanda böyle bir şey” dedirtebiliriz insanlara diye düşündüm.
Projede yer alacak isimleri nasıl belirledin?
Önce en yakın çevremden başladım tabii, sonra Twitter’a girdim, kendi takip ettiğim, Samet’in (Sokrat ST) takip ettiği rapçiler arasından seçim yaptım. Bu olur, bu olmaz diye bütün isimleri çıkardık. Zaten Türkçe rapin dörtte üçü var. Çok elemedik diyebilirim bu yüzden.
Her MC’nin (hashtag ile altı çizilen) bir konu başlığı olması çok yaratıcı. Bu fikir nasıl oluştu?
Eğer böyle yapmasaydık o zaman herkes aynı şeyden bahseder diye düşünüp herkesin birer konu seçmesini istedik. Hepsinin altyapısını ona uygun yaparız, klibini ayrı çekeriz gibi fikirler oluştu ve böylece sıkıcı olmayan, uzun bir iş çıkarabiliriz diye düşündüm.
Susamam için çekilen videonun yönetmenliğini de yaptın, bu yönünden de bahseder misin?
Ben aslında imkansızlıktan klip çekmeye başladım. Uzun yıllar klibimi çekecek kimse olmadığı için bunu öğrendim. Bir de Antalya’daydım, orada zaten video ile ilgilenen toplamda ‘üç kişi’ vardı. Kendi kliplerimi çekmem gerekiyordu. Halen iyi bir yönetmen olduğumu düşünmüyorum. Mevzu şurada bence, ortaya izlenebilir bir şey çıkarmaktan ziyade hayal ettiğin şeyi ortaya çıkardığın zaman o şeyde iyi oluyorsun. ‘Ben şöyle bir konuda, şöyle bir şarkı yapacağım’ dediğim zaman öyle bir şarkı ortaya çıkarırım. Kafamda oluşan şeyin ‘audio track’ini yaparım fakat klip çekerken öyle olamıyorum. Gözümü kapattığımda gördüğüm şeylerle ortaya çıkan şeyler hiçbir zaman aynı olmuyor.
‘Susamam’ çıktığında sosyal medyada uzun süre trend oldu, siyasetçiler, oyuncular, müzisyenler paylaştı. Yurtdışında birçok önemli yayında haber oldu. Bu kadarını bekliyor muydun?
Hiç düşünmemiştim. Kolektif hareket edildiğinde daha fazla bir kitleye ulaşıldığının farkındaydık fakat böyle bir geri dönüş hiç beklemiyorduk. Çünkü neticesinde hepimiz kendi şarkılarımızda böyle konulara yer veriyoruz. Benim bugüne kadar yaptığım şarkıların hepsi zaten birer ‘Susamam’. Bu şarkının diğer şarkılarımdan 10 kat fazla dinleneceğinin farkındaydık çünkü topluyduk, hepimizdik. Ama bu kadar ses getireceğini şahsen beklemiyordum. Beni de hayrete düşürdü.
Proje için ‘FETÖ’, Mossad, CIA destekli ve ‘İnsanları sokağa çağırıyor’ gibi akıldışı yorumlar da yapıldı. Bunları görünce ne düşündün?
Gerçekten çok üzülüyorum. Kırılıyorum. Çünkü projeyi yaparkenki amacım bunun tam tersiydi. Hepimiz problemli bir dünyada yaşıyoruz, sadece ülkemiz için konuşmuyorum. Benim bu projeyle vermek istediğim mesaj, “Hiçbir şey düzelmeyecek, hepimiz ayaklanmamız lazım” değil. Hepimiz kendimizi değiştirirsek dünyayı daha güzel bir hale getirebiliriz. Sesimizi çıkarabilirsek, haksızlığa ses edersek… Suyu düzgün kullanırsak, fırsat eşitliği yaratmak için çalışırsak, en azından bazı şeylerin bilincinde olursak bu yeter. Projeyi başlatırkenki amacım buydu. Şarkı bittiğinde insanların mutsuz bir hisle dolmasını değil tam tersi daha iyi hissetmesini istiyordum fakat karanlık oldu galiba.
‘Miraç’ı anlayabiliyorum’
#susamam ve twitler hakkında kamuoyu açıklamam. pic.twitter.com/gEl7WRwafB
— mirac (@MiracOnline) September 7, 2019
‘Susamam’ yayınlandıktan sonra parçadaki rapçilerden Miraç, ‘Beni HDP’liler dinlemesin’ benzeri bir tweet attı ve sonrasında bu çıkışı çok konuşuldu. Bu konu hakkında neler düşünüyorsun?
Ben projeyi yaparken projenin içinde her düşünceden insan olsun istedim ve gerçekten ülkenin en sağından en soluna kadar her taraftan arkadaşlarıma teklif götürdüm. Şarkı bir şekilde siyasi ivme kazandı. Çünkü bizim söylediğimiz problemleri belli siyasi kesimler sahiplenip ‘Biz de aynı şeyleri söylüyoruz’ dediler. Bir diğer kesim de bunu saldırı olarak algılayıp savunmaya geçti. Dolasıyla o tarafa yakın olan arkadaşlar da açıklama yapma zorunluluğu hissetti. Ben bu noktada onları ‘Bunlar dinleyebilir, bunlar dinleyemez’ kısmı dışında anlayabiliyorum.
‘Olayın buraya geleceğini öngöremedim’
https://twitter.com/59DEFKHAN/status/1174000733915615237
Sonrasında Defkhan da ‘Susamam’ projesinden ayrıldığını açıkladı.
Defkhan “Ben bu işin içinde oldum, şarkının da arkasındayım fakat işin aldığı tepkiler neticesinde ayrılıyorum” dedi ve gayet saygılı şekilde projede devam etmeyeceğini söyledi. Bunda yanlış bir şey görmüyorum.
“Miraç ve Defkhan’ı projeye çağırırken kendi dinleyici kitleleriyle sorun yaşayabilecekleri tahmin edilmedi mi” diye gelen eleştirilere ne söylersin?
Gerçekten kestiremedim, ben projenin politik iklime bu kadar ‘meze’ olacağını hiç düşünmedim. Bir de ben sağ kanatta duran o iki isme giderken kendi kafamda onlara kendi problemlerini anlatmalarını istemek vardı. Zira Defkhan da ‘gurbeti’ anlattı zaten. Almanya’daki Türklerin çektiği dertleri anlatmasını istedim ondan. Miraç’a da gittiğimde dini bütün bir insanın şu anda Türkiye’de yaşarken zorlandığı şeyler nedir, bunları anlatmasını istemiştim. Teklifim oydu. O sokak çocuklarını yazdı. Olayın buraya geleceğini de öngöremedim.
‘Susamam’ın Türkiye’nin bütün sorunlarının anlatıldığı bir belgesel olma iddiası yok. Fakat terör ve LGBTİ konularına değinilmediği eleştirilerine ne dersin?
Hiçbir zaman Türkiye’nin bütün problemlerini anlatacağız ve bunları önem sırasına göre dizeceğiz gibi bir iddiamız olmadı. Aynı zamanda kimseye konuları yüzde yüz şekilde dağıtmadım. Kesinlikle bahsedilmesini istediğim iki konu vardı: Hayvan hakları ve hukuk. Beni yaralayan bu iki konuydu ve bunlardan bahsettim. Kadın hakları konusunda da ricacı oldum ama iki kişi daha olsaydı belki onlar da terörü seçecekti. Sorun biten bir şey değil zaten. Sağ cenahtan insanların “Terör neden yok” demesini de anlıyorum. Terör en büyük sorunlarından biri Türkiye’nin fakat bu böyle motive olan bir proje değildi. Ben sadece kadın hakları konusun olmasını özellikle istedim. Eğer ‘Susamam’ı yapmasaydım, önümüzdeki iki, üç şarkım bu konular hakkında olurdu zaten.
‘Susamam’ yayınlandıktan sonra seni yerli basında, gazete veya TV’lerde hiçbir yerde görmedik. Yoğun ilgiye rağmen yerli basına röportaj vermedin. Fakat Almanya, İtalya, Avusturya gibi Avrupa ülkelerinde ana haberlere çıktın, aralarında The Guardian’ın da olduğu birçok önemli gazeteye röportajlar verdin. Bunu neden tercih ettin?
Yabancı basını tercih ettim. Yerli basınla ilgilenmedim. Çünkü en başta şarkının gösterdiği başarıyla tanıtım ihtiyacımız da yoktu; insanlara ulaşabilmiştik. Ayrıca ana akım medyanın rap’e bakış açısını ve yıllarca destek vermemesi durumunu da biliyoruz. Bunun yanında yabancı basının ilgisi beni tabii çok mutlu etti fakat şarkı üzerine atılan iddialardan sonra yabancı basın konusunun da saçma sapan taraflara çekmek için malzeme edilebileceğini düşünerek sevinemedim diyebilirim. Bu durumun böyle korkunç bir tarafı da var. Üzerinize öyle asılsız iddialar atıyorlar ki yurtdışındaki ilgiden bahsetmeye bile çekiniyorum bazen. Çok üzücü.
‘Susamam’ aynı zamanda bir sosyal sorumluluk projesi olarak yola çıktı ve önemli isimlerden destek aldı değil mi?
Hayko Cepkin, Tarkan, Fazıl Say, Sertab Erener, Sezen Aksu, Kenan Doğulu, Cem Yılmaz, Defne Samyeli, Aslı Enver gibi isimler ‘Susamam’ projesine destek verdi. Destekler halen devam ediyor. Tişört projemiz vardı, tişörtten gelen gelirle yardım yapılacaktı fakat o kadar yoğun ilgi oldu ki ikinci gün anlaştığımız firmanın aylık sipariş limitine vardı. Bu nedenle şu anda halen tişörtü eline ulaşmayan kişiler olabilir.
Bu ayrıca projenin ‘gizli güçler’ tarafından planlanmadığını da göstermez mi?
Kesinlikle.
Projede Şanışer’e Fuat, Ados, Hayki, Server Uraz, Beta, Tahribad-ı İsyan, Sokrat St, Ozbi, Deniz Tekin, Sehabe, Yeis Sensura, Aspova, Defkhan, Aga B, Mirac, Mert Şenel, Kamufle eşlik ediyor. Şarkının aranjörlüğü Murat Acar’a ait.
Kaynak: DİKEN (Müjde Yazıcı Ergin)
