Bir şirkette kalite müdürlüğüne bağlı iş güvenliği uzmanı olarak çalışan hamile bir kadın, ‘mesai arkadaşları ile uyumlu olmaması, iletişim sorunları yaşaması, yöneticisi ile saygı çerçevesine uymayan konuşmalar yapması ve görevlerini tamamlamaması’ gibi gerekçelerle işten çıkarıldı.
Gerekçe olarak sunulan bu ifadelerin asılsız olduğunu vurgulayan kadın, işten çıkarılmasının sebebinin hamileliği olduğunu belirterek, İş Mahkemesi’ne başvuruda bulundu.
Kadın başvurusunda, adil davranma ilkesine aykırılık sebebiyle ayrımcılık tazminatı ile fazla mesai ücreti alacaklarının tahsilini talep etti.
İşveren ise, hamilelik sebebiyle işten çıkarıldığı iddiasının doğru olmadığını savunarak, davanın reddini istedi.
Mahkeme, davacının fazla mesai yapıldığı iddiasını ispatladığına, hizmet akdinin gerçekte davacının hamile olması sebebiyle kötü niyetli olarak feshedildiği iddiasını ise davacının ispat etmesi gerektiğine hükmetti.
Şahitlerin iddiayı doğrular şekilde beyanda bulunmakla birlikte, konu hakkındaki bilgilerinin davacıdan duyuma dayalı olduğunu belirten mahkeme, bunun dışında iddianın ispatlandığını kabule yeterli herhangi bir delil bulunmadığı için davacının eşitlik ilkesine aykırı davranıldığı ve akdin kötü niyetle feshedildiği iddiasına itibar edilmediğini bildirdi.
İHA’nın haberine göre bunun üzerine kadın kararı temyiz etti.
Başvuruyu inceleyen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi ise emsal bir karara imza attı.
Adil davranma ilkesinin bütün hukuk alanında geçerli olduğuna dikkat çekilen kararda, şöyle denildi:
Yargıtay, davacının işten haksız olarak çıkarıldığını belirterek, “Dosya içeriği ve mail yazışmalarına göre, davacı işçinin iş yerinde olumsuzluklara neden olan bir çalışmasının bulunmadığı, aksine yaptığı çalışmaların yöneticisi tarafından takdir edildiği, davacının hastane yazısı ile hamileliğini davalı işverenliğe bildirdiği anlaşılmaktadır” bilgisini paylaştı.
Mahkemenin kararını bozan yargıtay, şu ifadeleri kullandı:
Kaynak: KARINCA
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()