Özgür Denizli

Özgürlük peşinde bir hayat: Deniz Poyraz

Adını da geçmişini de direnenlerden aldı Deniz Poyraz. Görmediği Deniz Gezmiş’in direnişini adıyla yaşatırken, cesaretini saçlarını tarayan Rahşan Demirel’den aldı

İzmir’in merkezi Konak’a sadece 2 buçuk kilometre uzaklıkta olan Kadifekale’ye sırtınızı verdiğinizde tüm kent önünüzde seriliyor. 90’lı yıllarda göç yollarına düşürülen Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı ama artık yaşayamadığı bir yer. Gecekondularda yaşayan halkın yüzde 90’ı geçimini midye dolma satışından sağlıyor.

Deniz Poyraz’ın doğup, büyüdüğü eve yol alıyoruz. Kıt kanaat imkanlarla geçinen aile, bu binanın 3. katında kiracı. Her köşesi Deniz’in fotoğraflarıyla donatılmış salona buyur ediliyoruz. Bir halkın var olma mücadelesinin haklılığıyla gözlerimize bakan anne Fehime Poyraz, yorgun sesiyle anlatıyor ilk göz ağrısı Deniz’i…

Hani benim gençliğim? 

Devletin baskı ve zulmünden dolayı Mardin’in Ömerli ilçesine bağlı Tavuklu (Xirbêmirîşkê) köyünden zorunlu olarak İzmir’e göçen ailenin ilk çocuğu olan Deniz, 1983 yılında Kadifekale’de dünyaya gelmiş. En sevdiği şarkı “Hani Benim Gençliğim”, en sevdiği söz “Barış”tı.

Tarih 17 Haziran’ı gösterdiğinde, adaletin kör sağır olduğu ülkede hedef alınarak vuruldu. Geride ise direngen bir aile ve tıpkı sevdiği şarkıdaki gibi “çalınan çocukluğu, gençliği” kaldı.

Cenazeye işkence  

Anne Poyraz, kendilerine yaşamı zehir eden olay gününü şöyle anlatıyor: “Saat 10.30-11.00 gibi bize haber geldi. HDP il binasının tarandığı söylendiğinde Deniz’e bir şeyler olduğunu anladım. Çünkü sabahları partiyi o açıyordu. Zaten daha sonra yaşamını yitirdiğini söylediler. Hala buna inanamıyorum. Eşim komşunun evini boyuyordu, haber verdik, İnanmadı. Sonra partinin önüne gittik, ne görelim; en son gelen bizlerdik. Ne ettiysek cenazeyi görmemize izin vermediler. Oğlum gidip ablasını son kez gördü. İşkence edilmişti. Önce ayaklarından vurulmuştu, kaçmasın diye. Sonra başından vurulmuştu. Adli tıpa gittiğimizde cenazeyi görebildik. Gözaltları morarmış, başı aldığı darbelerden dolayı şişmişti. Öldürdükten sonra da işkence devam etmişti. Allah kimseye bu acıyı yaşatmasın ama kızımla gurur duyuyorum. Yaralarını gördüm, su döktüm ama ağlamadım. Asla ağlamayacağım da.”

Son anları 

Deniz’i anlatırken boğazı düğümlenen ve zorlukla yutkunan anne Poyraz, kızıyla olan son anısını ise şöyle aktardı: “Olaydan bir gün önce akşam eve geldiğinde beni sıkıntılı gördü. ‘Anne sana ne oldu’ diye sordu. Bende ‘kızım boğazım düğümleniyor, nefes alamıyorum’ dedim. ‘Öyleyse sana bir kahve yapayım’ dedi. Ben de fal bakmasını istedim. Kahve fincanına baktığında bir süre sessiz kaldı. Daha sonra ‘Anne cenaze görüyorum. Cenazenin altında da 4 kişi görülüyor’ dedi. Ardından ‘Anne daha fazla bakmayayım’ dedi ve fincanı götürüp yıkadı. O gece sıkıntım hiç bitmedi. Saat 04.00’da da uykuya dalmışım. Evden çıktığında son kez göremedim. Babası görüp uğurluyor. Öğlene doğru da katledildiği haberini aldık.”

‘Hayalleri çoktu’

Deniz’in ilk kez 17-18 yaşlarında gençlik çalışmalarında yer aldığını söyleyen anne Poyraz, “Yüreği hep kendi topraklarında, yeşil sarı kırımızı renklerdeydi. Mücadelesini bize miras bıraktı. Öğretmen olmayı çok istiyordu. Kürdistan’da anadilinde eğitim vermeyi çok istiyordu. Açık öğretimi okudu, diplomasını da aldı. Hayalleri çoktu, umutlu biriydi. Babası cezaevine girince ilkokul 4. sınıfta okuldan aldık. Ben işe gidiyordum, kardeşlerine bakıyordu. Onun sayesinde ayakta kalabildik. Büyük destekçimdi. Kararlıydı, ne yapmak istediğinden emindi. Mardin yöresine ait yemekleri çok severdi, ne zaman bu yemeklerden yapılsa eve arkadaşlarını da çağırırdı. Sıcakkanlı, aktif, çok sosyal biriydi” diye anlattı.

‘Rahşan saçlarını tarardı’ 

Deniz’in küçük yaşlarda tanıdığı Rahşan Demirel’den çok etkilendiğini belirten anne Poyraz, “Eşimin ailesinin evi ile Rahşan Demirel’in ailesinin evi birbirine çok yakındı. Eşim cezaevindeydi. Ben de işe gidiyordum, çocukları kaynanama bakıyordum. Okula gittiğinde Rahşan saçlarını tarardı. Aile dostuyduk. Hala da dostluğumuz devam ediyor. Rahşan eylemini gerçekleştirdikten sonra doğan kızıma adını verdim. Deniz, Rahşan’ın cesaretinden çok etkilenmişti. Rahşan’ın ölüm yıldönümlerinde çalışmalar yapar, cesaretini anlatırdı” dedi.

Kadın komisyonu kurdu 

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Göç Edenlerle Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği’nde (Göç-Der) Deniz’le birlikte çalışma yürüten Mehmet Şimay ise şunları söylüyor: “Deniz çok heyecanlı biriydi. Bir gün bana niye derneğin kadın komisyonunun olmadığını sordu. Ondan sonra birlikte bir komisyon kurduk. Verilen hiçbir görevden kaçmazdı. Halkına, diline, toprağına aşıktı. Anadilini bilmemek onu çok üzüyordu. 2008 yılında Göç-Der kadın komisyonunu tek başına kurdu ve 4 yıl bu görevi yürüttü. Geleceğe dair çok umutluydu. Bunun için de yapmayacağı hiçbir şey yoktu.”

Zulme karşı Newroz ateşi olan Rahşan Demirel’den de Deniz Poyraz’dan da geriye kalan tek anı kale… Şimdi ne kadar hüzünse o kadar kararlılık demek Kadifekale. Adaletsizliğe karşı ne öfke dindi ne de mücadele bitti.

Kaynak – Pınar Ural/İzmir-MA

 

 

Exit mobile version