Özgür Denizli

Tarihte Ege depremleri: Denizden geldi, kentleri yıktı

Antik Çağ’da yaşanan depremlerin tarihçesine göz attığımızda 70 km uzaklıktaki bir depremin İzmir’i etkilemesinin şaşırtıcı olmadığını görebiliriz. Antik Çağ tarihi, Ege ve Akdeniz’de açık denizde gerçekleşen depremlerin Türkiye kıyılarını ve iç kentleri geçmişte de etkilediğini bize gösteriyor.

Hepimiz 1999 depremi sonrasında İstanbul’u etkileyecek bir depreme odaklanmış olsak da Samos Adası açıklarında meydana gelen ve İzmir’i etkileyen deprem, Ege Denizi’nde yüzlerce fay hattı olduğunu gündeme getirdi. Uzmanlar, Ege kıyılarını etkileyebilecek fay hatları konusunda daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor. Antik Çağ’da yaşanan depremlerin tarihçesine göz attığımızda ise 70 km uzaklıktaki bir depremin İzmir’i etkilemesinin şaşırtıcı olmadığını görebiliriz.

Antik kayıtlara geçen en eski depremlerden biri MÖ 1600’de Thera’da (Santorini) volkanik patlama sonucu oluşan tsunami ve depremdir. Bu depremin başkenti Knossos olan Minoa uygarlığına büyük hasar verdi. Depremin yanı sıra tsunami oluştu ve tarım alanları bile zarar gördü. Santorini kalderası ile Kameni adasının ise 3600 yıl önce volkanik patlamayla bugünkü şeklini aldığı uluslararası bir araştırmayla 2018’de tespit edildi. [https://greece.greekreporter.com/2018/05/04/scientists-show-how-santorini-was-before-the-16th-century-bc-volcanic-eruption/]

Depremlerden sıkça etkilenen Bodrum’da (Halicarnassus) milattan sonra 11’inci ve 15’inci yüzyıllar arasındaki depremlerin kente tümüyle hasar verdiği bilinir. Antik Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri sayılan, milattan önce 350’de mermerden yapılmış Halikarnas Mozolesi bu depremlerle yıkılmış, dökülen taşları başka yapıların inşasında kullanılmıştı.

Antik Çağ’ın en ünlü depremlerinden biri, MÖ 226-227’de Rodos’ta yaşanan depremdi. Bu depremde Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri sayılan Rodos (Colossus) heykeli yıkılmıştı. MÖ 92’de Doğu Akdeniz kıyılarında büyük bir tsunami yaşandığı kayıtlara geçmiştir. MÖ 365’te Girit’in batısında olan bir deprem ise Doğu Akdeniz’den Sicilya’ya kadar yayılan çok geniş bir alanda hissedilmiştir. Milattan sonra 1303’te yine Rodos’ta olan bir depremin Akka’dan Tunus’a ve İstanbul’a kadar hissedildiği bilinir.

Antakya, Antik Çağ’da en çok depreme maruz kalan yer oldu. MÖ 69’da burada olan bir deprem Magosa’yı bile etkilemişti. Kısa aralıklarla yaşanan Antakya depremleri milattan sonraki yıllarda da devam etti. Amik – Antakya – Samandağ bölgesi Antik Çağ’dan beri deprem üreten bir bölge. MÖ 148’de Antakya kenti yıkıldığında İmparator IV. Antiokhos Traia şehri tamir ettirdi. Ancak MÖ 115’te daha büyük bir deprem yaşandığında, imparatorun bulunduğu binanın penceresinden atlayarak canını zor kurtardığı söylenir. Sonraki en büyük deprem 526’da yaşandı. Ayasofya’yı yaptıran İmparator Justinianus’un deprem sonrasında Antakya’ya yardım yolladığı bilinir.

Datça yarımadasına kurulan ve iki limanı bulunan Knidos (Tekir Burnu) antik kenti, Akdeniz ile Ege’nin ayrımında yer alır. MÖ 2. yüzyılda yapılmış, Yuvarlak Tapınak olarak bilinen Afrodit Tapınağı’nın bir kısmının, 344 yılındaki Rodos depreminde yıkıldığı bilinmektedir. (Fotoğraf: Knidos Afrodit Tapınağı)

Bugünkü Köyceğiz Gölü’nün eskiden liman olduğu alanda kurulan Kaunos antik kentinde, akropolis 152 metre yükseklikteki tepeye inşa edilmişti. MÖ 226’da Kaunos’tan 55 kilometre uzaklıktaki Rodos’ta yaşanan depremin Kaunos kentinin duvarlarını ve akropolisinin büyük bölümünü yıktığı bilinmektedir. Bu depremin ardından Kaunos kenti terk edildi.

Likyalılar, Antik Çağ’daki Ege depremlerinden en çok etkilenen uygarlıklardan biri oldu. Girit ve Kıbrıs merkezli depremler Likya kentlerine hasar verdi. Likyalılar döneminde Fethiye (Telmessos), körfezin hemen gerisine kurulmuştu. MS 528’de Fethiye – Meis merkezli bir deprem bütün alanı etkiledi. 1851’de Fethiye Rodos arasında gerçekleşen depremin tsunami yarattığı da bilinmektedir.

Eşen Nehri’nin alüvyonlu topraklarına kurulan Ksanthos (Kınık) şehrinde Antik Çağ’da deniz tanrısı Poseidon’a adanmış bir tapınak bulunuyordu. Poseidon aynı zamanda depremleri yöneten tanrı kabul edilir. Mitolojiye göre Ksanthos’un efsanevi kahramanı Sarpedon, Poseidon ile kavga ettiğinde deniz tanrısı bu kente 12 metre yükseklikte dalgalar gönderdi. Tektonik araştırmalar Ksanthos kentinin gerçekten iki büyük depreme maruz kaldığını gösteriyor. Kekova bölgesinde günümüze ulaşan deniz kıyısındaki ve denizin içindeki kent kalıntılarının çoğu yine depremler sonucunda bu hale geldi.

Demre Nehri’nin kenarına kurulan Myra antik kentinin limanı Andriake (Cayağzı), MS 142 ve 528’deki depremlerle hasar almıştı. Likya döneminde Finike Kumluca bölgesi ise en geniş düzlük araziydi. Milattan önce 1. yüzyıldan milattan sonra 2. yüzyıla kadar 300 yıl boyunca burada huzur içinde yaşayan Likyalılar, buradaki kenti oldukça geliştirmişti. Spor yarışmaları ve seremoniler düzenlenen bu kent, 142 yılında yaşanan depremde büyük hasar aldı. Hatta kentin yeniden inşası için diğer kentlerden para gönderildiği kayıtlara geçmiştir.

Antalya’nın düzlüklerinde kurulan Pamfilya, normalde deprem üreten bir bölge değildir. Ancak Rodos ve Girit’te olan bütün depremlerden etkilendiği bilinir. İlyada’da bahsedilen Termessos antik kenti, bir depremde su kemerinin hasar görmesi sonucunda, şehrin susuz kalması yüzünden terk edilmişti.

Ege ve Akdeniz bölgesinde antik kentlerin su kaynaklarının kenarlarına kurulması, özellikle liman kentlerinin depremlerden çok fazla etkilenmesine neden olmuştur. Bazı depremler limanları tümüyle toprakla doldurmuştu. Akdeniz’de kıyı kentlerini yıkan depremlerin çoğu, açık deniz merkezlidir. Açık denizden gelen depremlerin güçlü tsunamiler oluşturup kentleri yıktığı bilinmektedir.

Antik Yunanların daha önce depremde hasar gören yerlere, özellikle yeniden tapınak yaptıklarına dair yeni bir teori var. Depremler sonrasında topraktan yükselen sıcak gazlar ve sıcak kaynak sularından faydalanma isteğinin bunun sebebi olduğu düşünülüyor. Milattan önce 373’te depremde yıkıldıktan sonra aynı yere yapılan Delphi’deki Apollon Tapınağı’nın yanı sıra Efes, Knidos ve Hierapolis’in (Pamukkale) çok önceden depremlerde hasar alan yerler olduğu biliniyor. (http://www.sci-news.com/archaeology/earthquakes-cultural-significance-ancient-greek-world-05221.html)

Antik Çağ tarihi, Ege ve Akdeniz’de açık denizde gerçekleşen depremlerin Türkiye kıyılarını ve iç kentleri geçmişte de etkilediğini bize gösteriyor.

Kaynak: T.Levent Erel, Fatih Adatepe (2007). Traces of Historical earthquakes in the ancient city life at the Mediterranean region (Tarihsel depremlerin Akdeniz Bölgesi antik kent yaşamındaki izleri). J. Black Sea/Mediterranean Environment Vol.13, sf. 241-252 ve diğer yayınlar. (http://blackmeditjournal.org/wp-content/uploads/4-Traces-of-Historical-earthquakess.pdf)

Kaynak: DUVAR
Exit mobile version