Hukukçular, siyasetçiler, gazeteciler ‘etki ajanlığı’ düzenlemesini değerlendirdi: Tüm toplumu susturmak istiyorlar
9. Yargı Paketi’ndeki “etki ajanlığı suçu” düzenlemesini hukukçular, siyasetçiler ve gazetecilerle konuştuk. Taslak düzenlemeye yönelik ortak fikir ise düzenlemenin sadece gazetecileri değil, tüm toplumu susturma çabası olduğu yönünde.
AKP’nin “yeni tip ajanlık faaliyetleri”yle mücadele için gerektiğini savunduğu teklife, MHP ise fon kullanan kuruluşları işaret ederek sahip çıktı. Adalet Bakanlığınca hazırlanan 9. Yargı Paketi taslağı içinde yer alan “Etki ajanlığı” düzenlemesi henüz Meclis Başkanlığı’na sunulmadı ancak kamuoyuna sızan taslak teklif üzerinde AKP grubunda çalışma sürüyor. Hazırlık tamamlandığında, teklifin mayıs ayı sonunda tamamlanıp Meclis Başkanlığı’na verilmesi öngörülüyor.
‘YENİ SUÇ KAVRAMI TÜM TOPLUMU SUSTURMAYA YÖNELİK’
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “devlet güvenliği ile ilgili belgeleri elinde bulundurma suçu”nu düzenleyen 339. Maddesine “diğer faaliyetler” başlığı ile eklenen taslağı iktidar partisi “yeni tip ajanlık faaliyetiyle mücadele” gerekçesine dayandırıyor. Artı Gerçek’e konuşan gazeteciler, siyasetçiler ve hukukçulara göre bu teklif, yeni suç kavramı tüm toplum katmanlarını susturmaya yönelik cezalandırma girişimi.
Teklifte yer alan ve kamuoyunda “etki ajanlığı” olarak nitelendirilen maddeyle TCK’nın 328. Maddesinde tanımlanan “casusluk” ve 339. Maddesinde düzenlenen “Devletin güvenliği ile ilgili belgeleri elinde bulundurma” suçlarına ek olarak yeni bir suç tanımı yapılıyor. Teklif taslağında TCK 339. Maddesine “A” bendi olarak “diğer faaliyetler” başlığı altında eklenen düzenlemede, “Devletin güvenliği ile iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda gerçekleştirilen bazı fiillerin” cezalandırılması öngörülüyor. Düzenleme kapsamında Türk vatandaşları, kurum ve kuruluşları ya da Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan veya yaptıranlar hakkında 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Suçun savaş, savaş hazırlıkları sırasında veya milli güvenlik açısından stratejik öneme sahip birimlerde görev yapanlarca işlenmesi ise ceza artırıcı neden olarak sıralanıyor.
9. Yargı paketinde yer alan “etki ajanlığı” düzenlemesini, Türkiye Barolar Birliği Başkanı (TBB) Erinç Sağkan, gazeteci kökenli milletvekilleri CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ve DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Başkanı Kıvanç El, DİSK Basın-İş Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Sekreteri Banu Tuna ile konuştuk.
ERİNÇ SAĞKAN: HUKUK KURUMLARI HENÜZ TASLAĞI GÖRMEDİ
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, kamuoyunda 9. Yargı Paketi olarak bilinen ve haziran ayında gündeme gelmesini bekledikleri bir torba yasa düzenlemesi ile karşı karşıya olduklarını söyledi. Sağkan, “Çok sayıda kanun hükmünde kararnamelerle düzenleme içeren ve yöntem itibariyle eleştirdiğimiz bu torba yasa ile birçok kanunun bir arada değerlendirilmesi, haliyle kapsamlı etkin şekilde inceleme ve üzerinde tartışma imkanı bulunmayan bir yöntemle yasalaşma sürecinin yürütüldüğünü görüyoruz” dedi. Bu yöntemin başlı başına sorunlu olduğunu söyleyen Sağkan, hala TBB gibi hukuk kurumlarının, meslek örgütleri ve akademisyenin bu taslağı görmediğini aktardı.
CHP’nin gazeteci kökenli Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ise 9.Yargı Paketi taslağında oluşturulan ‘etki ajanlığı’ suçu düzenlemesinin geçtiğimiz yıllarda dezenformasyonla mücadele adı altında getirilen ‘Sansür Yasası’nın devamı gibi olduğunu söyledi. Çakırözer, muğlak ifadeler, soruşturmalar ve hapis cezalarıyla ifade ve basın özgürlüğünün yok edilmesine yol açacak tehlikeli bir taslak ile karşı karşıya olduklarını söyledi. Bu taslağın bu haliyle Meclis’e gelmesi durumunda iktidarın hoşuna gitmeyecek yazı, makale kaleme alan gazeteciler başta olmak üzere, Türkiye’deki herhangi bir gelişmeye ilişkin açıklamada bulunan, paylaşım yapan kişilerinde ajan olarak ilan edilebileceğini söyleyen Çakırözer, şöyle devam etti:
“Mesela, Gazze’de yaşanan katliamlara rağmen Türkiye’nin İsrail ile ticaret yaptığını duyurmak ve bunu eleştirmek etki ajanlığı çuvalına sokularak konuşulması, tartışılması engellenebilecek. Bakıldığında amaç ajan yakalamak falan değil, halkın haber alma hakkı için mesleğini yapmaya çalışan gazeteciyi, eleştirel aklı, muhalefeti susturmak. Sansür yasası görüşmelerinde de bu düzenleme gazetecileri mesleklerini yapamayacak hale getirecek, basın özgürlüğünü yok edecek demiştik, dinlemediler. Yasa hayata geçti 41 gazeteciye 47 soruşturma açıldı. Gazeteciler hapse konuldu. Bu taslağın amacı da gazeteciyi, eleştirel aklı, muhalefeti, kendilerinden olmayanı baskıyla susturmak! Biz bunun karşısındayız. 9. Yargı Paketi taslağı bu haliyle Meclis’e gönderilmemeli. Gelirse de ifade özgürlüğümüzü, basın özgürlüğümüzü yok etmeyi amaçlayan bu düzenlemeye karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz.”
AYŞEGÜL DOĞAN: HEDEF AĞIZ BANTLAMA
DEM Parti’nin gazeteci kökenli Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan ise düzenlemeye ilişkin içeriği ve kapsamının belirsiz gibi görünmesine rağmen hedefinin gayet açık olduğunu ve yeni bir suç icat etme aracı olarak kullanılacağını söyledi. “Bu düzenlemenin ruhu adından da belli” diyen Doğan, “Hedef ağız bantlama. Oysa daha çok susturmak için değil, daha çok konuşan-tartışan bir Türkiye için yasal düzenlemeler yapmak gerekiyor” dedi. Doğan, şöyle devam etti:
“Belli ki sansür yasası yetmedi susturmaya, şimdi etki ajanlığı ile her söz ve eylem yasal düzenleme gerekçesiyle yine keyfi bir biçimde engellenmeye, cezalandırılmaya çalışılacak.
Taslağa göre herkes ‘etki ajanı’ olabilir hatta her eleştirel söylem etki ajanlığı kapsamına alınabilir. Adalet Bakanı mecburi bir düzenleme diye savunuyor. Hukukçular ‘dehşet’ kelimesiyle takip ediyor. Demokratik ülkelerde dehşet kelimesini hatırlatacak yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulmaz.”
