Çevre, İklim ve Sağlık için İş Birliği Projesi (ÇİSİP) ve Temiz Hava Hakkı Platformu çatısı altında bir araya gelen sivil toplum kuruluşları ve kurumlar, Türkiye’de hava kirliliği kaynaklı ölümlerin arttığına dikkat çekerek, Türkiye’nin Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 2021 yılında revize edilerek aşağı çekilen sınır değerlerini benimsemesi ve önlem alması çağrısını yineledi.
DSÖ, hava kalitesini ve kirlilik seviyelerini belirlemede en önemli ölçüt kabul edilen PM2.5 sınır değerini 2021 Eylül ayında güncelleyerek 10 μg/m3’ten 5 μg/m3’e düşürmüştü.
Türkiye’nin kullandığı hava kalitesi standart değerleri, ne DSÖ’nün halk sağlığını korumak için belirlediği güncel sınır değerlerini ne de bir öncekini karşılıyor.
Hava kalitesini ölçen bu değerlere göre ülkede hiçbir yerde hava kalitesi sağlıklı düzeylerde değil. İnsan sağlığına zarar verecek boyutta.
Hava kirletici maddelerden en büyük sağlık tehdidi oluşturan PM 10 için Türkiye’deki mevcut değer DSÖ’nün 2021 yılı öncesi için belirlediği değerin bile iki katıyken, PM 2.5 için ise tam bir ölçüm yok.
Türkiye’nin hedefi DSÖ sınır değerlerinin beş katı
DSÖ’nün güncel değerlerine uyum konusunda 2021 yılında tüm ülkeler sınıfta kalırken Türkiye’de de durum farklı olmadı.
Temiz hava için özellikle PM2.5 için ulusal limitlerin DSÖ hava kalitesi kılavuzuyla uyumlu olması ve ölçüm istasyon sayısının artması büyük önem taşıyor. Türkiye’de PM2.5 ölçümlerinin ülke genelinde yaygın olmaması ve sınır değerine ilişkin bir mevzuatın yürürlükte olmaması en büyük eksiklik olarak görülüyor.
Avrupa Birliği Müktesebatına uyum çerçevesinde 2021’de hazırlanan ve henüz taslak aşamasında olan yeni yönetmelik de ihtiyaçları karşılamaktan uzak.
Henüz yürürlüğe girmemekle birlikte taslak mevzuatta PM2.5 sınır değerinin 2021’de yıllık 30 μg/m3 olması azalarak 2029 için 25 μg/m3’e ulaşması hedefleniyor. Ancak bu değerler DSÖ’nün ne eski ne de yeni değerlerini karşılamıyor, hatta DSÖ’nün yıllık 5 μg/m3 olarak belirlediği yeni sınır değerinin neredeyse beş ila altı kat üzerinde.
Eski kriterlere bile uyulsa 45 bin erken ölüm önlenebilirdi
ÇİSİP ağında yer alan sağlık uzmanlarına göre 2021 yılında açıklanan yeni DSÖ hava kalitesi sınır değerleri dikkate alarak hava kirliliğiyle mücadele edilmesi, dolayısıyla yönetmelikte belirlenen değerlerin bu doğrultuda güncellenerek yürürlüğe girmesi gerekiyor.
Temiz Hava Hakkı ve ÇİSİP’deki uzmanların çalışmasına göre DSÖ’nün eski kılavuz değerlerine bile uyulsaydı, Türkiye’de yılda yaklaşık 45 bin erken ölüm engellenebilirdi.
2021 yılından bu yana geçerli olan daha düşük alt sınır değerlerine uyulması halinde ise daha fazla erken ölüm engellenebilecek.
Hava kirliliği tansiyon ve sigaradan sonra en büyük sağlık riski
Hava kirliliğinin her yıl 8 milyon erken ölüme yol açtığı tahmin ediliyor.
Bu ölümlerin 4.2 milyonu sanayi, trafik ve ısınma gibi kaynaklı dış ortam hava kirliliği, 3.8 milyonu ise evlerde ısınma ve yemek amaçlı kullanılan yakıtlardan kaynaklanan iç ortam hava kirliliğinden.
Yüksek tansiyon, tütün kullanımı ve bulaşıcı hastalıklardan sonra üçüncü önde gelen ölüm nedeni hava kirliliği.
2019 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından hazırlanan Küresel Hastalık Yükü araştırmasına göre dünya genelinde kadınlarda 2.92 milyon ölümün (tüm kadın ölümlerinin yüzde 11,3’ü), erkeklerde 3.75 milyon ölümün (tüm erkek ölümlerinin yüzde 12,2’si) hava kirliliğine bağlı gerçekleştiği hesaplandı.
Trafik kazalarından altı-yedi kat fazla ölüm
Türkiye’de ise, ÇİSİP’de yer alan uzmanların da destek verdiği Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından 2020 yılında yayınlanan ve DSÖ 2005 değerlerini baz alan araştırmaya göre 2017 – 2019 yılları arasında hava kirliliği nedeniyle trafik kazalarının neredeyse altı ila yedi katı kadar insan öldü.
Aynı araştırmaya göre hava kirliliği DSÖ kılavuz değerine indirilseydi; 2019 yılında tüm ölümlerin yüzde 7,9’u (31.476 ölüm) ve 2018 yılındaki tüm ölümlerin yüzde 12,13’ü (45.398 ölüm) önlenebilirdi. Yeni DSÖ değerlerinin baz alınması durumunda ise bundan da fazla ölüm engellenebilirdi.
Kaynak: DİKEN
