Özgür Denizli

Ulysses: İyi mi Kötü mü? – Emily Temple

“Joyce yaşama veda etmeden önce kalbi kırık bir adamdı çünkü Ulysses’in 20. yüzyılın en iyi kitaplarından biri olacağından habersizdi. Öyle ki bu bekleyiş 21. yüzyılda gerçekleşti.” – Edna O’Brien

The Little Review’da ilk kez Mart 1918 ile Aralık 1920 yılları arasında James Joyce’un Ulysses’inin tefrika halinde yayımlanmasının üzerinden yüzyıl geçtiğini söyleyebiliriz. Sylvia Beach tarafından kitap formatında öncü baskısının da doksan altıncı yıldönümündeyiz. Üstelik bu tarih Joyce’un doğum günü ve kesinlikle bir rastlantı değil. Ulysess yazarlar ve okurlarca bir yaşam biçimi, zihne meydan okuma olarak addedilir ve sıklıkla en iyi kitaplar arasında zirveye yakın bir yerde dolanır durur.

Bu durum Ulysess’in küresel bir aşka dönüştüğü anlamına gelmez. Kitap birçok okur ve rüştünü ispatlamış yazar tarafından pek beğenilmiyor. Dahası, Joyce’un ustalık eserinin tiksindirici olduğuna dair fikirler bile mevcut. Bunu nasıl bilebiliriz ki diye soruyorsanız, sizin için Joyce’un bu kitabını beğenen ve karşı çıkanlar olarak çeşitli yazarlardan meydana gelen, içlerinde bir psikoloğun da bulunduğu yirmi iki kişinin çetelesini tuttuk. Nasıl hissedeceğinize dair karar vermek size düşer. Amazon’daki puanlama sisteminde bulunan tek yıldızlara bakıp bakmamak size kalmış.

BEĞENEN, Vladimir Nabokov:

Ulysses elbette Yunan mitleriyle alakalandırılır veya akademisyen zırvalarıyla bir imge koleksiyonuna dönüştürülmesine rağmen canlılığını sürdürür ve sanat çalışması olarak “kutsallığa” karşılık gelir. Bir keresinde, bir öğrencime (kahverengi yağmurluk giyen bir adamı bilmiyor ve onun geliş-gidişlerine dikkat bile etmiyorken) Homeros’un eserindeki bölümlerin başlıklarından alıntı yapma yoluna başvurduğu için C – (not puanlama sistemi), belki de D + vermiştim. Her yöntemle beni Joyce ile kıyaslasınlar bakalım! Eserlerimde kullandığım dil, Joyce’un şampiyonluk oyununda benim sadece topa dokunmam anlamına gelir.” – Vladimir Nabokov, 1965’teki bir röportajından.

KARŞI ÇIKAN, Roddy Doyle:

Ulysses iyi bir editör aracılığıyla tamamlanabilirdi. İnsanlar her zaman Ulysses’i yazılmış en iyi on kitap listesinde diri tutuyor, ancak ben onların gerçekten bu çabayı sağladıklarından kuşku duyuyorum. Eğer Dublin’de yaşayan bir yazarsanız ve bir diyalog sıralarsanız, herkes Joyce’tan esinlendiğinizi düşünür. Joyce’un yansıttığı dilin Dublin’de kullanıldığına dair düşünce bir saçmalıktan ibarettir. O Dublin aksanını icat etmedi. Bu durum Joyce’un omuzlarınıza yük olması ya da sizin onun konumunu taciz etmeniz gibi bir şey. Sinirlerim geriliyor.” – Roddy Doyle, 2004’te James Joyce’un doğum yıldönümünün bir kutlamasından.

BEĞENEN, T.S. Eliot:

“Günümüzde keşfedilen ve en önemli anlatıma sahip olan bu kitabı elimde tutuyorum.

Hepimizin ona borçlu olduğu, bundan hiçbirimizin kaçamayacağı bir kitap. Hakkında dile getirmek zorunda olduğum varsayımlarım var, ama okuru ayrıntılara boğarak methiyelerimle zaman kaybına uğratmak istemem. Bana, gereksinim duyabildiğim ve aynı zamanda okumayı yarıda bırakacağım kadar sürpriz, keyif ve dehşet sundu.” – T. S. Eliot, 1923’de yazdığı “Ulysses, Order, and Myth“ (Ulysses, Düzen ve Mit) adlı makalesinden.

KARŞI ÇIKAN, Paulo Coelho:

“Bugünlerde, yazarlar diğer meslektaşlarını kendilerine hayran bırakmak istiyorlar. Saf tarzıyla bu konuda büyük bir hasara yol açan James Joyce’un Ulysses’i bu kitaplardan biri. Oysa bir şey yoktur orada. Hayran bırakmak için soyunan bir budaladır Ulysses.” – Paulo Coelho, 2012’de Brezilya’daki bir gazeteye yazdığı görüş.

BEĞENEN, Ernest Hemingway:

“Joyce en harika kitabı yazdı. O kitap muhtemelen zamanın belini bükerek sizi yakalayacaktır. Bu arada, o ve onun tüm aile bireyleri açlıktan kırılıyor diye bir bilgi var, ancak her gece Michaud’s lokantasında, Binney ve benim haftada bir kez tiramola etmeyi sadece bir teklif olarak sunabileceğimiz sizler, onların tüm Keltik mürettebatını bulabilirsiniz.

Gertrude Stein, Joyce’un onu San Francisco dışında ikamet eden yaşlı bir kadın olarak hatırladığını söyler.  Kadının oğlu Klondyke’ta köşeyi döner ve yaşlı kadın etrafta gezinirken, hem elleriyle yazarken hem de konuşurken şunları söyler: “Ah benim zavallı Joey’um! Zavallı Joey’um! Çok para kazandın!”  Lanet İrlandalı. Bir şeyler hakkında homurdanmak zorundadırlar, ama bir İrlandalının açlıktan kırıldığını asla duymazsınız.” – Ernest Hemingway, 1922’de Sherwood Anderson’a yazdığı bir mektuptan.

KARŞI ÇIKAN, Donna Tartt:

“Hemingway’i sevmem ve biliyorum, Ulysses’i de aynı miktarda sevmem. Ayrıca, İlyada’ya olan ilgimin onda birini bile Odysseia’ya göstermedim.” – Donna Tartt, New York Times.

BEĞENEN, George Orwell:

“Bu kez güvenli bir şekilde Ulysses kopyamı edinmeyi başardım. Hiç okumamayı yeğlerdim açıkçası. Bende aşağılık kompleksi yaratıyor. Bunun gibi bir kitabı okuduğumda ve ardından kendi yazma sürecime geçtiğimde şan eğitimi alan ve kendi kendine bu sınavı geçebilen, davudi veya bir bariton sesi fena çıkarmayan iğdiş edilmiş bir haremağası gibi hissederim ama eğer kulaklarınızı eğip yakından dinlerseniz, her zamanki gibi o güzelim tiz sesini duyabilirsiniz.” – George Orwell, 1934’te Brenda Salkeld’a yazdığı mektuptan.

KARŞI ÇIKAN, Jonathan Franzen:

Ulysses’i bitiremedim. Bitirme tezinin konusu Ulysses olan bir danışmanın kafamın üstünde bir kamçı şaklatması gerekiyor ve o danışmana sahip değilim.” – Jonathan Franzen, Guardian’daki bir röportajından.

Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.

Kaynak: OGGİTO   (Çeviren: Mesut Keskinbıçak)

Exit mobile version