Özgür Denizli

Üniversiteler yüz yüze eğitime açılacak mı? Gençlik örgütleri YÖK’ün açıklaması hakkında ne düşünüyor?

2021-2022 akademik yıl açılışı yaklaşırken YÖK yüz yüze eğitim için çalışmaların sürdüğünü ancak pandeminin seyrine göre uzaktan eğitimin de tercih edilebileceğini söyleyen, netlikten uzak bir açıklama yayımladı. Yaklaşık 1,5 yıldır kampüslerinden uzak olan üniversiteliler ise sorumluların bu kadar süre geçtikten sonra gereken tedbirleri alması ve üniversiteleri yüz yüze eğitime açması gerektiğini söylüyor. YÖK’ün açıklaması ve iktidarın üniversitelere yönelik tutumuna dair değerlendirmelerini Sendika.Org’la paylaşan üniversiteli gençlik örgütleri iktidarın pandemiyi bahane ederek gençliğin sesini kısma çabasında olduğunu belirtiyor

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 11 Ağustos 2021’de Bilim Kurul’u toplantısı ardında yaptığı açıklamada aşılama nedeniyle bu yıl yüz yüze eğitime geçileceğini söyledi. “En net ve yüksek sesle ifade etmek isterim ki tüm okullarımız zamanında açılacak. Yüz yüze eğitimden vazgeçmemiz kesinlikle mümkün değildir. Tüm seviyelerde okullarımız yüz yüze eğitim verecek, uygulamalı eğitimler aralıksız olarak devam edecektir. Artık aşı var” diyen Koca, ilk ve orta derece bütün kademedeki okulların yüz yüze eğitime geçeceğini ve aşının tercih değil zaruri bir ihtiyaç olduğunu duyurdu.

Salgın sürecinde daha önce de Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullar dönem dönem açılırken, üniversiteler için aynı durum söz konusu olmamıştı. 2019’un sonundan beri kapalı olan, eğitimi çevrimiçi yöntemlerle yürüten üniversitelere dair açıklama ise 15 Ağustos’ta geldi.

YÖK’ün açıklaması netlikten uzak

Akademik yıl açılışına sayılı günler kala Yükseköğretim Kurulu’ndan (YÖK) gelen açıklamada yüz yüze eğitim için çalışmaların yürütüldüğünden söz edilse de geçen yıl olduğu gibi yine belirsiz ifadelerle uzaktan/çevrimiçi eğitime kapı aralanıyor. YÖK’ün açıklaması şöyle:

Bilindiği üzere 2019 yılının sonlarında başlayan ve 2020 yılının ilk aylarına damgasını vuran COVID-19 küresel salgını ile birlikte yükseköğretim kurumlarımızda uzaktan eğitime geçilmiştir. Uygulamalı eğitimlerin bir kısmına devam edilmesi ve özellikle harmanlanmış (hibrit) öğretimin de yaygınlaşması ile birlikte geçtiğimiz yıl “Küresel Salgında Yeni Normalleşme’’ çalışmaları yapılmıştır.

Salgının dinamik bir süreç olduğu göz önünde bulundurulduğunda, üniversitelerin ilgili kurulları tarafından salgının bölgesel ve yerel seyrine göre farklı programların farklı uygulamaları özelinde planlama yapılması gerektiği belirtilmiştir. Buna göre üniversitelerimizde “Koronavirus Komisyonları” oluşturulmuş, hızlı karar mekanizmaları tesis edilmiştir.

2021-2022 Eğitim ve Öğretim döneminde, Yükseköğretim Kurulu olarak örgün programlarda “yüz yüze eğitime” başlanması için gerekli çalışmalarımız yürütülmektedir. Salgının seyrine, altyapı imkanları ve yerleşkelerin kapasitelerine göre, COVID-19 salgınına yönelik tedbirler kapsamında yükseköğretim kurumlarımız tarafından gerektiğinde program özelinde yüz yüze ve çevrim içi öğretim yapılabilecektir.

YÖK açıklamada her ne kadar Hibrit (karma) öğretim modelinin uygulandığına dair vurgu yapmış olsa da, geçtiğimiz yıl yaşana gerçeklik farklıydı. Üniversiteler, bazı uygulaması kritik bölümler dışında, pandemi sürecini çevrimiçi eğitim modeli ile uzaktan geçirdi.

Geçen seneki açıklamaya benzer bir metin yayımlayan YÖK, örgün programlarda yüz yüze eğitime başlanması için gerekli çalışmaların yürütüldüğünden söz etmesinin ardından “Salgının bölgesel ve yerel seyrine göre” ibaresini eklemeyerek uzaktan eğitime açık kapı bırakmaktan geri durmadı.

“Yüz yüze eğitim koşullarını sağlayamayanlar istifa etmeli”

Üniversiteli gençlik örgütleri YÖK’ün açıklamasıyla ilgili değerlendirmelerini Sendika.Org’la paylaştı.

“Pandeminin başından bu yana her döneme, benzer bir belirsizlik ile başlıyoruz”diyen Öğrenci Dayanışması üyesi Sıla Öztürk şunları söyledi:

Saray rejiminden ayrı bir hatta olmayan YÖK de tıpkı iktidar gibi süreci yönetemiyor. Olağanüstü bir süreçten geçiyoruz. Bu süreçle ilk karşı karşıya kaldığımızda bilime kulak vermek gerektiğini düşünüyorduk. Yani bilim insanları yüz yüze eğitim için uygun koşullar oluşmuştur yahut oluşturulabilir demediği oranda yüz yüze eğitimi savunmamız mümkün değildi. Fakat bugün açısından bakıldığında yüz yüze eğitim için koşullar oluşturulabilir.

Yaygın bir aşılama ve hijyen koşulları sağlanarak kampüs/yurtlar ile üniversitelerde yüz yüze eğitim verilebilir. Online eğitimin gerek öğrenimde gerek sosyal, siyasal gelişimde yarattığı eksiklikler üniversite hayatını ve bilginin üretimi, aktarımı ve edinimi süreçlerini olumsuz etkilemektedir. Sorumluluk alanı ‘bakalım ne olacak, biz de ona göre hareket ederiz’ şeklinde bir yaklaşımı kaldıramayacak olan yetkililer bu açıklamalar ile yönetememe hallerini kendi ağızlarından açıklıyorlar.

Bu belirsizlik hali ailesinin bulunduğu ilin dışında üniversite hayatına devam eden arkadaşlarımız için ev ve yurt koşullarını ayarlamak açısından sıkıntılara yol açmaktadır. Geçinemeyen ve çalışmak zorunda kalan biz üniversiteliler için belirsizlik iş koşullarımızı da etkiliyor. Ve sosyal, psikolojik etkileri de cabası. Oysa yapılması gereken gerekli tedbirlerin alınarak üniversitelerin yüz yüze eğitim koşullarının sağlanmasıdır. Yapamayanlar istifa etmelidir.

“Üniversitelilerin öfkesiyle yüzleşmekten çekiniyorlar”

Öğrenci Kolektifleri’nden Umut Yıldız da “COVID- 19 nedeniyle ilk vazgeçilen üniversitelerimiz olmuştu” diyor ve gerekli tedbirler alınarak üniversitelerin yüz yüze eğitime açılması gerektiğini söylüyor:

1,5 yılı aşkın süre boyunca vaka sayılarındaki dalgalanmalar, aşının bulunmasına rağmen çeşitli varyantların olması bugün de gördüğümüz gibi üniversiteleri açmama konusunda AKP’yi cesaretlendiriyor.

Pandeminin ilk gününden beri hiç durmayan sermaye çarkları, yaz mevsimine girişimizle birlikte döviz ihtiyacı nedeniyle kaldırılan kısıtlamalar, tıklım tıklım yapılan AKP kongreleri, Erdoğan’ın çay atma ‘eğlenceleri’ karşısında pandemi sadece üniversiteler söz konusu olunca, o da üniversitelerin açılmasını engellemek için AKP’nin aklına geliyor.

2021 yılının ilk gününden beri başta kayyum rektörlere karşı direniş olmak üzere bir türlü üniversiteleri kendine hizalayamayan AKP biliyor ki kayyum rektörler halen varken, AKP hâlâ “Kadın Üniversitesi” rüyası görüyorken, memleketin dört bir yanı seller, yangınlar içindeyken üniversitenin kendisine olan öfkesini dindiremeyecek! Üniversitelerimizi kapalı tutarak üniversiteden de sizi memleket tarihinden silecek öfkesinden de kaçamayacaksınız. Talebimiz şu; derhal tedbirleri alınıp üniversiteler açılsın.

“Tedbirler alınıp üniversiteler açılmalı”

“Türkiye’de COVID vakasının resmi olarak ilk tespit edildiği günle beraber üniversiteler 3 haftalığına tatil edildi. Salgınla birlikte uzaktan eğitime geçildi 1,5 yıldır üniversitelerin açılmasına dair hiçbir zaman somut adımlar atılmadı”hatırlatmasında bulunan Öğrenci İnisiyatifi üyesi Sümeyye Köse de yüz yüze eğitim talebini yinelerken, uzaktan eğitime devam durumunda da öğrencilerin ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini söylüyor:

Kontrollü normalleşme adıyla AVM’ler, turizm alanları kısacası kar ve rant alanları hızlıca açıldı. Ancak online eğitimin yetersizliğine, öğrencilerin nitelikli eğitim taleplerine rağmen YÖK’ten üniversitelerin açılmasına dair bir adım gelmedi hatta YÖK’ün önerisi okulu dondurun oldu. Pandemi ve uzaktan eğitim sarmalında Boğaziçi direnişinin getirdiği hareketlilik okulların kapalı olmasına rağmen birçok üniversitede kendisini gösterdi. Örneğin kurulan dayanışma ağları üniversitede öğrencilerin taleplerini ilettikleri alanlar olarak var olmaya başladı. Pandemi döneminde bile hareketli olan üniversitelerin, yüz yüze eğitimde ortaya koyacağı talepler ve hareketlilik bugün iktidarı zorlayacak noktadadır.

Yaygın aşılamaya rağmen üniversitelerin açılması için hazırlıkların yapılmaması ve bir belirsizlik ortamının yaratılması iktidarın içinde bulunduğu yönetememe krizinin bir parçasıdır. Bugün milyonlarca öğrenci tablet, bilgisayar, internetten yoksun bir şekilde yaşamaktadır. Biz üniversite öğrencileri olarak yeterli tedbirlerin alınarak okulların açılmasını, gerektiğinde tüm öğrencilere online eğitim araçlarının ücretsiz bir şekilde sağlanmasını istiyoruz. Üniversiteliler olarak iktidarın rant ve talan politikaları yüzünden eğitim hakkımızın gasp edilmesine izin vermeyeceğiz.

“Üniversitelerin açılmamasının siyasi bir karar olduğunu biliyoruz”

1,5 yıldır üniversitelerden uzak kalan, kampüs hayatından uzaklaştırılmak istenen biz öğrenciler iktidarın pandemiyi kullanarak faşist baskıları artırdığını, üniversitelerin açılmamasının siyasi bir karar olduğunu biliyoruz” diyen Öğrenci Faaliyeti’nden Yasemin Aladağ’ın değerlendirmesi de şöyle:

Boğaziçi Direnişi ile üzerindeki ölü toprağını atan üniversite öğrencilerinin direnişinden korkan iktidar nasıl ki geçen dönem pandemi gerekçesiyle okulları açmadıysa bu dönemde pandemiyi gerekçe göstererek saray faşizmini memleketin dört bir yanında derinleştirerek, memleketin motor gücü olan üniversite öğrencileri kampüslerden uzak tutmayı planlamaktadır. Ekonomik ve siyasal kaygılarla girilen açılma sürecinin ardından vaka sayıları yine yükselişe geçmiş, halk sağlığı yine hiçe sayılmıştır.

Pandemiyi en başından itibaren faşizmin yeni yönetme biçimine çeviren Saray faşizmi, üniversitelerin kapatılmasını süreklileştirmek istemektedir. 2 senedir kapalı olan üniversitelerin tedbirlerin alınarak açılmasını gerekli önlemlerin alınmasını istiyoruz.

Kaynak: Sendika.Org

Exit mobile version