Türk Diş Hekimleri Birliği Genel Başkanı Ataç: “85 milyon nüfuslu ülkede 350 bin kişiyle ne doğru vaka sayısı ve artış hızını ne de demografik dağılımını tespit edemezsiniz”

Artan vaka ve ölümlere rağmen Sağlık Bakanlığının açıkladığı koronavirüs tablosunda tek değişmeyen yüzde 99,9’a varan filyasyon oranı. Tabloda veri sabitlense de sahadaki durum tam tersini gösteriyor.

Türk Diş Hekimleri Birliği Genel Başkanı Atilla Ataç, son dönemde filyasyon ekibi sayısıyla vaka sayıları arasındaki uçuruma dikkat çekerek “Pandeminin ilk dönemlerine günlük 5-6 bin vaka varken filyasyonda 1-1,5 milyon kişi vardı. Bugün ise 60 bin vaka karşısında filyasyondaki görevli sayısı ancak 350 bin civarında. 85 milyon nüfuslu ülkede 350 bin kişiyle ne doğru vaka sayısı ve artış hızını ne de demografik dağılımını tespit edemezsiniz” dedi.

FİLYASYON YANILGISI VAR

Filyasyon ekibindeki diş hekimleriyle irtibata geçerek Ankara özelinde bilgiler alabildiklerini söyleyen Ataç, “Örneğin filyasyon ekibindeki A kişisi ‘Dün 3 kişi ile görüştüm ama bugün 10 kişi pozitif çıktı’ gibi cevap verince ona göre bir görüntü beliriyor. Sahadan bize iletilen rakamlar Ankara’da vakaların katlanarak arttığı yönünde” dedi. Sağlık Bakanlığının yeni algoritmasına göre filyasyonda bir yanılgı oluşturulduğunu dile getiren Ataç “Mesela 4 kişilik bir ailede 1 kişi pozitif oluyor ve ilaca başlanıyor. Aslında ailenin tüm üyelerine de PCR testi yapılması gerekiyor. Ama algoritmaya göre ilaç bırakılıyor, semptomlar ortaya çıkınca PCR testi yapılıyor. Halbuki orada tüm aile üyelerinin tam izolasyonu gerekir. PCR testi yapılmamış yüksek temaslı kişilerin pozitifliğini bilmediğimiz için sayıların daha fazla olacağını düşünüyoruz” diye konuştu.

Fotoğraf: Atilla Ataç’ın kişisel arşivinden

EKİP AZ VE TEST YETERSİZ

İlk başlarda 1-1.5 milyona ulaşan filyasyondaki görevli sayısının vakalar 60 bine çıkmasına rağmen 350 bin civarında kaldığını belirten Ataç “Filyasyon, bir pandemide bölgesel olarak ortaya çıkan salgının demografik verilerini elde edip önlem almaya yönelik yapılır. 85 milyon nüfuslu Türkiye’de 350 bin kişi ile ne doğru vaka sayısını, ne artış hızını, ne de demografik dağılımı tespit edersiniz. Salgın yönetimindeki bir yanlış, filyasyon sayısının azlığı. İkincisi de semptomlara göre yapılan testler ve takibinde olan düzensizlik” ifadelerini kullandı.

SORUNLAR HÂLÂ ÇÖZÜLMEDİ

Daha önce geri çekilen ağız ve diş sağlığı merkezindeki hekimlerin vakaların artmasıyla filyasyon ekibine tekrar dahil olduğunu ifade eden Ataç, “Üniversitelere de sayı bildirilmiş filyasyon için ama sadece ağız ve diş sağlığı hekimleri tekrar filyasyonda yer alıyor. Filyasyonda birçok sorun yaşandı başlangıçta. Özellikle esnek çalışma, günlük gidilecek olan vakaların düzensizliği, yemek vb… Filyasyondaki arkadaşlarımıza kovid ödemeleri yapılacaktı ama düzenli bir şekilde yatırılmıyor. Maalesef bunlar daha çözülmüş değil. Örneğin; Çankaya’da yemek sorunu çözülmüş ama Mamak’ta çözülmemiş. İlçeden ilçeye değişiyor sorunlar” dedi.

Kaynak: Evrensel – Damla KIRMIZITAŞ

Etkili filyasyon yok, filyasyon sadece aile içine indirgenmiş durumda

İstanbul’da sahada çalışan filyasyon ekibi görevlileri: “Yüzde 99,9 filyasyon oranı gerçeği yansıtmıyor. Filyasyonu aile içine indirgedik. İşyeri ve toplu taşıma kaynaklı temaslılara ulaşamıyoruz”

Vakaların yüzde 40’ının bulunduğu Türkiye’nin en büyük ili olan İstanbul’da sahada çalışan filyasyon ekibindeki sağlık emekçileri, koronavirüs tablosunda yüzde 99,9 filyasyon oranının gerçeği yansıtmadığını söylüyor. Artan vakalarla Kovid pozitif ve temaslılarına ulaşmakta zorluk çektiklerine işaret eden sağlık emekçileri, “Filyasyonu aile içine indirgedik. İşyeri ve toplu taşıma kaynaklı temaslılara ulaşamıyoruz” dedi. Türk Diş Hekimleri Birliği Genel Başkanı Atilla Ataç’ın Evrensel’den Damla Kızıltaş’a verdiği bilgilere göre ise pandeminin ilk dönemlerinde filyasyonda 1-1,5 milyon kişi varken bu sayı 60 binli vaka sayısına rağmen 350 bin kişiye düşürüldü.

SİSTEM KİŞİ BEYANINA BAĞLI İLERLİYOR

İstanbul’da yaklaşık bir yıldır filyasyon ekibinde yer alan diş hekimi olan sağlık emekçisi “mış gibi” yapılan bir filyasyon yapıldığına dikkat çekerek “Filyasyon oranının yüzde 99,9 olarak açıklanması kesinlikle doğruyu yansıtmıyor” dedi. PCR testlerinin işlenmesiyle birlikte testi pozitif çıkanların sisteme yüklenmesiyle işlerinin başladığını ancak sisteme pozitif düşen kişinin beyanına bağlı bir durumun olduğunu aktaran sağlık emekçisi: “Kişi ‘Ben 500 kişilik bir fabrikada çalışıyorum’ demiyorsa sadece kişinin ev adresine gidilerek ilaçları veriliyor. Dolayısıyla işyeri veya diğer temaslıları belirlenemiyor” diye vurguladı.

POZİTİF VAKALARA RAPOR DÜZENLENMESİ İŞİ BİLE FİLYASYON EKİPLERİNE YÜKLENDİ

Kovid pozitif olan birinin rapor alma sürecinin de filyasyon ekiplerine yüklendiğini belirten sağlık emekçisi durumu şöyle özetledi: “Vatandaş sanıyorki devlet onları otomatikman raporlu olarak işleyecek. Ama durum böyle değil. Raporlandırma sisteminde çok büyük bir sıkıntı var. Kişinin işe gitmediği zamanlarda nasıl SGK sisteminden sayılabileceği ya da ne kadar rapor süresi olacağı ile ilgili herhangi bir sunusu olmayan bir sistem söz konusu. Ve bu iş filyasyon ekiplerine yükleniyor. Filyasyon ekiplerinden vatandaşlara rapor ihtiyacını sormak ve düzenlenmesini talep eden bir sistem söz konusu. Bu kadar çok vakaya teşhis, tedavisi, ilacının sorgulanmasına vakit ayırırken bir de vatandaşın ‘SGK’li mi, öğrenci mi, çalışıyor mu’ gibi sorgulama kısmına vakit ayırması bekleniyor. Yeterli birbirine entegre olan bir yazılım sisteminiz de yok. Aile hekimi raporu yazabilir ama ‘sistemde görmüyorum’ diyor. Filyasyon ekibinin gördüğünü aile hekimi göremiyor ve bu sistemi yükleyen Aile Bakanlığı. Ve işe başlama zamanı geldiğinde rapor olmadığında işten atılma korkusu başlıyor ve sonu gelmez bir telefon trafiği başlıyor.”

KOVID GEÇİREN VATANDAŞ DAHA SONRA TEMASLI OLARAK YAZILMIYOR

Bir başka mantıksızlık ise bir vatandaş pozitif çıksa bile izolasyon süresi bittiğinde daha sonra hanesinden bir başkası ya da kendisi pozitif olduğunda sisteme temaslı yazılmaması: “Sisteme temaslı olarak işlenmiyor 3 ay boyunca. Dolayısıyla işine gidip geliyor. Aşı olan kişiler için de geçerli bu. Mesela ben sağlık emekçisiyim iki doz aşı oldum. Kızım Kovid pozitif teşhisi alsa ben 6 boyunca sisteme temaslı olarak kaydedilmiyorum. Ancak aşıların koruma düzeyi, antikor seviyeleri ile ilgili dönüp hastalarla ilgili hiçbir çalışma yapılmazken neye dayanarak temaslı yazılmazlar?”

MÜLTECİLER SİSTEM DIŞI

6 ay Esenyurt’ta sahada çalıştığını anlatan sağlık emekçisi, “T.C. vatandaşlığı elde edememiş, sigortalı ve güvenceli çalışamayan çoğu mülteci, ana dillerinde sağlık hakkından yararlanamıyor. HES kodları yok, pozitiflerse de bu insanlar işlerine gidip geliyorlar ve böylece bulaş başka kişilere de taşınıyor. Vakaların emek boyutuyla ilişkisi çok fazla” dedi. Vaka sayıları çok olduğu için test için ekiplerin hemen gönderilemediğini de vurgulayan sağlıkçı, “2- 4 gün içinde gidebiliyor ekipler. Bu da vatandaşla bizi karşı karşıya getiriyor” diye ekledi.

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMDA TAKİP YOK

Kalabalık ortamların virüsün yayılımında en önemli etken olduğunu ama toplu taşımada her gün işine metrobüs, metro ve minibüsle gitmeye çalışanların pozitif vakayla aynı aracı kullansalar da temaslı olarak kabul edilmediklerini anlatan sağlık emekçisi, “Yolculuk temaslısı durumu bir tek tren ve uçaklarda var. Orada birisi poziitif çıktıysa diğerleri de sisteme temaslı olarak geçiyor ve karantina uygulanması gerek. Ancak kent içinde böyle bir durum yok. Hatta minibüslerde hâlâ HES uygulaması yok. Şehir içi ulaşımda temaslı takibi yapmıyoruz. Vatandaşı hasta eden uygulanan sistem. Ekonominin çarkları dönsün diye devam eden bir sistem var” diyerek tepki gösterdi.

İLAÇ VERMEKTEN ÖTEYE GİDİLEMİYOR

İstanbul’da sahada filyasyon ekibinde görev yapan Özlem Hemşire ise pandemi ilk başladığında kısıtlamaların olması ve vaka azlığı sayesinde daha iyi temaslı takibi yapabildiklerini söyledi. Ancak yeniden açılma ve vakaların artmasıyla süreç kontrol edilemez hale geldiğini anlatan Özlem hemşire şu bilgileri verdi: “Filyasyon ekipleri olarak bizler sisteme düşen pozitif vakalara gidip ilacını veriyoruz, yakın temaslı olan ev halkını sisteme ekleyip onlardan test almaya çalışıyoruz. Artık maalesef kişiler her yerde olduğu için çok detaylı bir sorgulama yapamıyoruz. Filyasyonu sadece aile içine indirgemiş olduk. Maalesef en başında yaptığımızı etkili filyasyonu şimdi yapamıyoruz. Eğer verilen yüzde 99.rakamı bütün pozitif hastalara ulaşıp ilaç vermekse evet bunu yapıyoruz. Yaklaşık 1 yıldır filyasyonda çalışan hemşireyim son aylarda toplu taşıma nedeniyle karantinaya aldığımız kimseye denk gelmedim. Yakın temaslı olarak eklediğimiz her kişiden test almak istesek de zamanımız buna el vermiyor.”

MOLA BİLE VEREMİYORUZ

Artan vakaların kendilerini direkt etkilediğini çünkü her pozitif vakanın adresine gittiklerini söyleyen Özlem Hemşire ekledi: “Şimdi aşırı yoğunluktan dolayı mola bile veremiyoruz. İş yükümüz çok arttı doğru düzgün yemek yemiyoruz, tuvalet ihtiyacımızı bile ertelemek zorunda kalıyoruz. Ayrıca virüsü kapma ve sevdiklerimize bulaştırma kaygısını yaşıyoruz.”

ETKİLİ FİLYASYON YAPILIRSA HER YER KAPATILIR

Tam bir filyasyon yapılması durumunda gıda, sağlık ve güvenlik dışında diğer tüm iş kollarının kapanması gerektiğine işaret eden Özlem Hemşire “Çünkü salgın çok yaygın. Etkin bir filyasyonla nüfusun büyük bir bölümü eve kapanmak zorunda kalacak. Bunu da ülkeyi yönetenler istemiyor. Gönül isterdi ki 4 hafta boyunca sağlık belediye, temizlik ve gıda satışı dışındaki tüm faaliyetler durdurulsun, aynı zamanda 4 hafta boyunca ülkeye giriş çıkışlarda çok sıkı tedbirler uygulansın. Toplumun daha hızlı ve etkili bir şekilde aşılansın. Ekonomik çıkarlar ve siyasi kaygılar değil halkımızın ve bizlerin sağlığını öncelik olsun. Aklın ve bilim yolu izlensin” diyerek sözlerini noktaladı.

Kaynak: Evrensel – Cihan ÇELİK
  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…